Tarihi 15 Mart 2019

Küçük hesap uzmanlığı

TABLO bir bana mı garip geliyor acaba? Şunun şurasında yerel seçime 15-16 gün kaldı. Yerel de olsa, genel de olsa nihayetinde seçim.
Atmosfer gergin de olsa, sakin de olsa; beka sorunu olsa da olmasa da 31 Mart'ta seçime gideceğiz.
Ve beğenin beğenmeyin CHP, AK Parti'den sonra aldığı oy itibariyle ikinci sırada yer alıyor. Kılıçdaroğlu liderliği çokça sorgulansa da bu partinin genel başkanı.
Ama ortada yok!
Arada televizyon programlarına katılmasa hiç gören olmayacak. Ne doğru düzgün bir miting yapıyor, ne basın toplantısı, ne seçim çalışması.
Haydi diyelim kampanya stratejisini değiştirdi CHP. Büyük mitinglerdense daha küçük ölçekli seçim çalışmaları yapıyor. Öyle olsa bile genel başkanın sokağa çıkması gerekmez mi? Sivil toplum örgütlerini, esnafları ziyaret edip, mahalleleri, parkları, caddeleri, sokakları arşınlaması gerekmez mi?
Acaba diyorum tepkiden mi korkuyor? Sokağa çıktığında diğer partililer değil ama kendi seçmeni tarafından yuhalanmaktan mı çekiniyor? Atatürk'ün partisi diyerek CHP'ye oy veren vatandaşlar karşıma dikilir de, 'Neden HDP ile üstü kapalı seçim ittifakı yaptın?' diye hesap sorar kaygısı mı taşıyor? 'PYD bize saldırmaz' lafını hangi akla hizmet söyledin diye yakasına yapışılmasını mı istemiyor?
Öyle ya televizyon programları bile zor geçiyor Kılıçdaroğlu için.
Karşısındaki gazeteciler 'eğer seçimleri kazanamazsanız istifa edecek misiniz?' sorusunu sorunca bütün dengesini yitiriyor. Partilileri sorsa soruyu bir şekilde geçiştirir.
Ya yuvarlar ya da en olmadı soruyu soranı ihraç eder, aday göstermez vesaire. Ama gazeteciler hem de kameranın önünde sorunca işin rengi değişiyor. İstifa edeceğim dese bir türlü; koltuk elden gidecek. İstifa etmeyeceğim dese başka türlü; iyiden iyiye diktatörlüğünü ilan etmiş olacak.
İstifa meselesiyle kalsa neyse. Ama gazeteci milletinde soru bitmiyor.
Geçen birisi 'Muharrem İnce'yi neden İstanbul adayı yapmadınız' sorusunu yöneltti. Kemal Bey pek hikmetli bir cevap verdi; bir başarı hikayesi yok. Aslında gazeteci işin peşini bırakmamalıydı. 'Peki başarı hikayesi olmayan birini neden cumhurbaşkanı adayı gösterdiniz?' diye ikinci soruyu sormalıydı. Ama yapmadı.
Anlayacağınız sokağa çıkmak, seçim çalışması yapmak imkansız Kılıçdaroğlu için. Televizyon da zor. Hal böyle olunca daha çok parti genel merkezinde oyalanıyor anlaşılan. Hesap uzmanı ya, hesap kitap yapıyor; seçim gecesi neyi neyle toplarım da oyumuzu milyonda bir arttırdık, oradan üç buçuk, buradan beş buçuk yeni seçmen kazandık derim de, kendimi başarılı çıkartırım.
İyi de buna hesap uzmanlığı değil, küçük hesapçılık derler!