Tarihi 13 Haziran 2018

Muhalefet neden terörle mücadeleyi desteklemez?

TÜRKİYE 15 Temmuz sonrası terörle mücadele stratejisini değiştirdi.
Milli güvenliği için açık tehdit olan terörü ve unsurlarını sınır dışında yok etme stratejisini izliyor Türkiye.
Artık sınırları içerisinde teröre karşı savunma pozisyonunda olan bir Türkiye yok!
Türk milletinin yegane temsilcisi olan seçilmiş iktidarın, orduyu sevk ettiği, plan ve stratejileri belirlediği bir Türkiye var.
İktidarın teknolojinin bütün imkanlarını seferber ederek Mehmetçiğin işini kolaylaştırdığı, İHA ve SİHA'lara yaptığı yatırımlar ile terör karşısında büyük askeri başarıların kazanıldığı bir Türkiye var.
Son yıllarda Türkiye'nin terörle mücadelede büyük adımlar atarak başarılar kazandığı gün gibi ortada.
El Bab ve Afrin harekatları ve elde edilen başarı bunun en net göstergesi.
Başkomutan Cumhurbaşkanı'nın kararlılığı, azmi ve iradesiyle başlatılıp yürütülen ve başarıyla tamamlanan bu harekatlar sonrası sıra Kandil'e geldi.
Kandil; PKK'nın kendisine vatan kabul ettiği, Türkiye'ye, Mehmetçiğe, kadın ve çocuk sivil vatandaşlara karşı düzenledikleri hain terör saldırılarının merkezi, teröristlerin ahırı!
Kandil'in neresi olduğunu Türkiye'de bilmeyen yok!
Çünkü Kandil'den türeyen bela bu milletin belası.
Ancak işe bakın ki birileri Kandil'in neresi olduğundan habersiz!
Kim dersiniz?
Tabii ki Kılıçdaroğlu'nun başını çektiği ana muhalefetimiz CHP ve onun adayı Muharrem İnce!
Bir de Demirtaş'ın başını çektiği HDP!
Nitekim Türkiye Kandil'e operasyon başlattığında Kılıçdaroğlu harekatı "sorun Kandil'i almak değil, terörü çözmek" açıklamasıyla küçümsedi.
Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce ise "Kandil'de terörist kalmadığını" iddia etti.
Senaryo benzer; tıpkı Afrin harekatında olduğu gibi...
Harekata toptan karşı çıkmak mümkün olmadığı için TSK'nın Afrin'e girmesini engellemek üzere kamuoyu oluşturma yoluna başvurarak "Afrin'in içine girmek farklı bir şey. Siz yaklaşık 500 bin nüfusa sahip bir kente niye gireceksiniz? Kimin terörist olduğunu nasıl bileceksiniz? Afrin merkeze girilmesin.", diyen Kılıçdaroğlu ve onu destekleyen ekibi, Kandil harekatı içinde aynı stratejiyi izliyor.
Türkiye'nin terör ile mücadelesinden o derece rahatsızlar ki beyannamelerinde açık açık "TSK'nın Suriye'deki misyonunu gerekli diplomatik adımlarla desteklenerek, en kısa zamanda başarıyla sona erdirilmesini temin edeceğiz" diyorlar.
Kandil harekatıyla ilgili eleştirilerin diğer kısmında ise 7 Haziran seçimlerinden sonra "birlikte iyi salladık" ittifakının 24 Haziran seçimleri için dışlanmışı HDP var.
Hani şu tüm Türkiye'nin partisi olduğunu iddia eden, özgürlük ve demokrasi kavramlarının suyunu çıkaran, "PKK sizi tükürüğüyle boğar, tükürüğüyle" diyen ve sırtını YPG'ye ve YPJ'ye yaslayan HDP!
Kandil'in siyasi uzantısı olan HDP'nin milletvekili Ayhan Bilgen, Kandil harekatı başlar başlamaz "Eğer muhalefet Afrin operasyonunda olduğu gibi bir pozisyon takınırsa, psikolojik üstünlüğünü kaybetmiş olur. Onun için muhalefetin bu operasyonun önüne geçip, açık yüreklilikle iktidarın asıl amaçlananı masaya yatırması ve kamuoyuna tartışmayı başlatması gerekir." açıklamasında bulundu.
CHP, İP ve Saadet'e, Kandil harekatı karşısında izlemeleri gereken yolu gösterdi.
CHP de zaten tam olarak bu yolu izledi.
İP ve Saadet ise hala Kandil'in neresi olduğu bellidir, terörle sonuna kadar mücadele edilmelidir, diyemedi!
Akşener, gözünü HDP oylarına dikmiş olmalı ki "Selahattin Demirtaş'ı başkan yardımcısı yapacak mısınız" sorusu karşısında retorik kasarak Kürt seçmene göz kırpma yolunu seçti.
Muhalefet terörle mücadele etmek yerine terörle mücadele edenlerle mücadele etme yolunu seçmiş durumda.
Ne diyelim!
24 Haziran'da söz milletin!