3 soru 3 cevap

KEREM ALKİN

KEREM ALKİN

Eklenme Tarihi 20 Nisan 2025

Trump yönetiminin tetiklediği 'ticaret savaşları' kasırgasının dinamikleri nedir?
Başkan Trump'ı son 40 yılda göreve gelmiş olan diğer ABD başkanlarından ayıran en temel özellik, doğrudan iş dünyası ve özel sektörün içinden gelip başkan olmasıdır. Reagan, baba Bush, Clinton, oğul Bush, Obama ve Biden, ya vali, ya senatör, uzun zamandan beri zaten Amerikan siyasetinin içinden ve Vaşington'un çarklarından geçmiş isimlerdi.

Bir o kadar da Amerikan reel sektörünün ve özellikle KOBİ'lerin, işgücünün temel gerçeklerinden kısmen uzaktılar.
Trump, ABD'nin dünya imalat sanayinde, pek çok stratejik sektörde kan kaybettiği, birçok eyalette ekonomik zorlukların derinleştiği, işsizlik ve sokakta yaşayan insan sayısının tırmandığı, iş hayatının içinde olması nedeniyle bunların tümünün farkında olduğu bir dönemde başkan oldu.
Ancak, 2017-2021 başkanlık döneminde, Cumhuriyetçi Parti'nin ileri gelenlerini dahi, kendi yönetim ekibini dahi ticaret savaşları ve ekonomide atılması gereken adımlar konusunda ikna edemedi. Bu nedenle, çok daha güçlü bir şekilde yeniden başkan seçildiği bu dönem, 2025-2029 döneminde Trump 'ABD'yi yeniden yüceltmek adına', ikiz açıklar, 1,1 trilyon dolara dayanmış dış ticaret açığı ve 1,2 trilyon dolara dayanmış federal bütçe açığı için seferberlik başlatmış durumda.

Yüksek ek gümrük vergisi tarifeleriyle tetiklediği 'ticaret savaşları' kasırgası ile, Trump'ın dört hedefi var. Birincisi, Çin, Meksika, Avrupa Birliği ve Kanada lehine yüksek oranda dış ticaret açığı verdiği ülkeleri ticaret müzakereleri masasına oturup, dış ticaret açığını en az yüzde 50 azaltmak. İkincisi, son 30 yıl giderek hızlanan bir şekilde ABD dışındaki ülke ve kıtalara yatırımları ve fabrikaları kaydırmış olan Amerikan şirketlerini yeniden ABD'ye geri getirmek. Çünkü, ABD'nin sıkıntı yaşayan eyaletlerinde, işsizliğin arttığı bölgelerde istihdam ve yerel ekonomiyi ayağa kaldırmak istiyor.

Üçüncü hedef, Çin'in dünya ekonomi-politiğinde artan gücünü frenlemek ve bilhassa müttefik ülkeleri daha fazla ABD ile ticaret yapmaya ikna etmek. Dördüncü hedef ise, küresel petrol fiyatlarını 50 dolara düşürmek, bu sayede hem Ukrayna Savaşı'nı bir an önce sona erdirmek, hem Suudi Arabistan'ı Orta Doğu politikalarında ikna etmek için alan kazanmak; bir yandan da, Amerikan halkının daha ucuz benzin kullanmasını sağlamak.
Biden döneminde 2 bin 400 dolara yükselmiş olan ortalama bir Amerikan ailesinin yıllık akaryakıt masraflarını, bir önceki başkanlık döneminde olduğu gibi tekrar bin 900 dolara indirmek.

Başkan Trump'ın bu dört hedefi gerçekleştirmek adına çok hızlı davranması, önümüzdeki temmuz ayına kadar sonç alması gerekiyor. Bu iş uzarsa, ABD ekonomisine zararı da, enflasyonun yükselmesi, ABD'nin ticaret partnerlerini kaybetmesi adına a ölçüde maliyetli olacak.

Dünya ticareti bundan nasıl etkileniyor, etkilenecek?
Uluslararası ekonomik teşkilatları ve önde gelen ekonomistler 2025 yılı tahminlerinde küresel büyüme için yüzde 2,8 ile 3,2 arasında bir artış, küresel ticaret için ise yüzde 3,1-3,3 aralığında bir büyüme öngörmekteydi. 2025'te küresel ticaretin ise yüzde 4 büyüyeceği tahmin ediliyordu.
Ancak, mevcut küresel ticaret savaşları kasırgası Dünya Ticaret Örgütü'nü (DTÖ) bir önceki küresel ticaret büyüme tahmini olan yüzde 3-3,3 aralığındaki büyüme tahmininden, 2025'de tersine yüzde 0,2 daralacağı beklentisini getirdi. 2025 öngörülerinde bu ölçüde bir sapma uluslararası ekonomi çevrelerini de sarsmış durumda.

Daha şimdiden dahi yüzde 0,2 daralma öngören DTÖ, ABD ile önde gelen ekonomiler arasında ticaret müzakerelerinden bir sonuç çıkmaması ve 90 gün ertelenmiş olan 'karşılıklı' tarifeler devreye girmesi halinde, 2025'te daralmanın yüzde 0,6'ya bile ulaşabileceğini belirtiyor. Endişe edilen bir diğer konu, ABD ve önde gelen ekonomilerin 'kısasa kısas' haline getirebileceği 'tarife gerginliği'nin, ülkeler arasında diğer ticaret ilişkilere de yayılma riski. Nitekim, Başkan Trump'ın seçilmesiyle birlikte AB ve önde gelen ülkelerine yönelik sertleşen söylemi, Trump yönetiminin sert üslubu, Avrupa'dan ABD'ye turizm amaçlı ziyaretleri de olumsuz yönde etkilemiş durumda. Ayrıca, karşılıklı gerginliklerden doğrudan yabancı sermaye yatırımları iştahının da etkilenmesi riski var. Bu nedenle, ticaret savaşları gerginliği diğer ekonomik ilişkiler alanlarına sirayet ederek, kıtalar arası ekonomik ve ticari 'parçalanma'yı hızlandırır ise, DTÖ uzmanları 2025'te küresel ticaretteki daralmanın yüzde 1,5'i dahi bulmasından endişeliler.

Küresel ticaret savaşlarından Türkiye'ye ne tür fırsatlar çıkacak, hangi sektörler öne çıkacak?
Türkiye, iki 'siyah kuğu', hem 'Kovid-19' küresel virüs salgını sürecinde, hem de Rusya-Ukrayna Savaşı'nın başlangıcından bu yana, bir yandan dirençli, çözüm odaklı ve kapsayıcı ekonomik becerileriyle, bir yandan da uluslararası siyaset ve diplomasi alanındaki yapıcı, dengeli, tutarlı ve ilkeli tutumu ile ne kadar kıymetli bir ülke olduğunu, hakiki bir dost olduğunu, her daim güven duyulacak bir müttefik olduğunu defalarca kanıtlamıştır. Öyle ki, Türkiye'nin stratejik otonomiye dayalı savunma ve güvenlik odaklı teknolojik atılımları, dünya savaş doktrinlerini değiştirecek başarıları ve becerileri, pek çok gelişmiş ve önde gelen gelişmekte olan ülkenin Ülkemiz ile işbirliğini hızlandırma gayretlerini yoğunlaştırdı.

Güneydoğu Asya, yani ASEAN ülkeleri, öncelikle Endonezya ve Malezya, Latin Amerika tarafında Brezilya, Meksika, küresel ticaret savaşlarının tırmandığı böyle zorlu bir dönemde, Türkiye'nin ihracat hacmini 270 milyar dolar ve ötesine taşıması adına, 'güvenilir liman' ülke algısını daha uzak coğrafyalara taşıması, söz konusu ülkelere ticaret heyetleri ve ziyaretlerin sıklaştırılması, sektör sektör işbirliğinin derinleştirilmesi çok önemli.
Türkiye'nin küresel ticaret savaşları boyutunda, her kıta için tedarik zincirinde öne çıkan talep arayışlarını detaylandırması kritik önemde.
Bunun yanı sıra, 1. ve 2. kuşak komşu ülkelerle ile ticaret hacmini derinleştirmesi mümkün. Ayrıca, Çin'in bu derece yüksek ek gümrük tarifesi oranları ile hayli zorlanacağı ABD pazarında, öne çıkan eyaletlerin yüksek gümrük tarifesi uygulanacak ülkelerden temin etmelerinin pahalı olacağı ürünleri tespit edip, Türk ihraç ürünleri için yeni fırsatlara yönelik yol haritası oluşturmak önemli.

Bu noktada, ilk etapta tekstil, hammadde ve ara mamulleri, hazır giyim, halı ve elektrikli ekipman gibi sektörlerdeki fırsat penceresi hızlı değerlendirmeli. Bunun yanı sıra, otomotiv yedek parçası, beyaz ve elektronik eşya, mobilya ve petro-kimya ürünleri ile ilgili fırsatlar iyi analiz edilmeli.
Türkiye hızlı hareket eder ise, 16 milyar doları aşan ABD'ye ihracat hacmi 20 milyar dolara sıçrayabilir.