KİMLİKLERİ, aidiyetleri ya da ülkemiz ve bölgemizle ilgili hiç de iyi niyetleri olmayanlarca düpedüz devşirilmiş olup, muhalif kisvesi ile millet ve devlet düşmanlığı yapanlar, mutsuz...
Hem de öyle böyle değil.
Çok, ama çok mutsuzlar...
Nasıl mutsuz olmasınlar ki, milletimiz, memleketimiz, devletimiz ve dahası bölgemiz için hakikaten güzel şeyler oluyor ve -inşallah- çok daha güzel şeylerin olacağına dair emareler de hayli yüksek...
Kötümser oldukları, dolayısıyla özellikle de terör örgütünün kendini feshi ve silahları teslimi sürecinde ve sonrasında çıkabilmesi muhtemel bazı aksaklıklar sebebiyle kaygılı olduklarını düşünmek, mümkün. Öyle gözükmeye de çabalıyorlar zaten. Ama yazıp çizdiklerine ve söylediklerine bakılınca meselenin daha derinlerde bir yerlerden kaynaklandığı, ister istemez sırıtıyor.
On yıllardır, sadece insan kaybına değil bugünkü bütçemizin birkaç misli maddi zararımıza sebep olan terör örgütünün kendini fesih ve silahları teslim aşamasına gelmesi ile ilgili yorumları, ne kadar samimiyetsiz olduklarını bir kez daha anlamaya vesile.
Ümitsizce çırpınmalarına baktığınızda, hepimizi sevindiren gelişmelerin sadece konfor alanlarını değil varlıklarını da tehdit ettiğini düşündüklerini anlıyorsunuz.
Milletimizin büyük bir memnuniyetle karşıladığı iç ve dış gelişmeleri itibarsızlaştırmak için çabalayanlar açısından dün söylediklerinin bugün tam tersini savunmalarının herhangi bir öneminin olmayışı, işin ibretlik yönü.
Sadece ellerinde cımbızla malzeme arıyor ve işe yarayabileceğini düşündükleri her konuda kafa karıştırmak için algı üretiyorlar. İçeride ve dışarıda canımızı yaktığı dönemlerde terör örgütüne gizli ya da açık destek vermeleri yanında, zihniyetlerini temsil eden CHP'nin PKK'nın siyasetteki uzantısı ile iş birliği yapmasını alkışladıklarının unutulduğunu zannediyorlar.
Bu güruh mensuplarının en iyi bildiği şeylerden birisi, terörsüz Türkiye sürecinde terörle mücadelenin zerre kadar esnetilmediği hususuydu. 'Madem böyle bir süreç başladı, harekatlar neden durdurulmuyor, kayyım uygulamalarına neden son verilmiyor?' ve benzeri soruları bunlar soruyordu çünkü.
Şimdi, fesih ve silah teslimi aşamalarının devletimiz tarafından sıkı bir şekilde takip edileceğini bildikleri halde, 'silahlar nerede, ne zaman, kime teslim edilecek?' diye başlayıp 'ya vermezlerse?' ya da 'KCK ne olacak?', 'PYD/YPG bu işe dahil mi?' gibisinden sorular sormaya başladılar. Bütün ümitlerinin milletimizin kafasını karıştırabilmek olduğunu belirtmeye bile gerek yok...
PKK'nin kendini feshi ve silah teslimi tartışılırken, birçok uluslararası konuda olduğu gibi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğindeki ülkemizin Rusya-Ukrayna probleminin çözümünde anahtar konuma gelmesi, bu güruhun mutsuzluğunu iyice artırmış olmalı...
Beter olsunlar!..