Ekrem Kızıltaş

EKREM KIZILTAŞ

Tarihi 15 Mayıs 2020

Azıcık dürüst olun be!...

Olacak olan bu idi. Salgın başlarken 'Adana Belediyesi'nin 1.000 kişilik sahra hastanesi açtığı' yalanını pazarlamaya çalışan Kılıçdaroğlu, biterken sahra hastanelerinin israf olduğunu iddia etmiş…

Türkiye'nin, sağlı alanındaki ciddi gelişmeler sebebiyle tedavi konusunda rahat olmasının, daha kötü tablolar umanların canını sıktığı malum. Eğer salgına hazırlıklı olmayıp, bazı gelişmiş ülkeler gibi korona tedavisi konusunda problemler yaşasaydık ortalığı karıştıracak olanlar, takdir edemedikleri başarıları itibarsızlaştırmaya çalışıyorlar. Hem de acemice…

Son 18 yılda, hastane ve tedavi kurumları 2 bin 600'den 5 bin 500'e, yatak sayısı 240 bine, doktor sayısı 92 binden 161 bine, sağlık çalışanları da 378 binden 1 milyon 25 bine yükseltilmeseydi, Kovid-19 salgınında neler yaşanabilirdi, düşünmek bile zor.

Sağlık alanındaki bu gelişmeleri 'zaten olacaktı' şeklinde yorumlayanlara da, 18 sene önce

Türkiye'deki yoğun bakım yatak sayısı 2 bin 200 iken, günümüzde 40 bin olduğunu yani 20 kat artırıldığını hatırlatmak yeter.

Durum şu: Eğer birçok sahada olduğu gibi sağlık alanında da 2000'li yıllara göre kat kat ileri gitmemiş olsaydık, mevcut vaka sayılarında hizmet verme konusunda bile ciddi sıkıntılar yaşayabilirdik.

Tedbirler sebebiyle salgın sürecinin hafif geçtiği, herkesin malumu. Ancak, ağzı olduğu için konuşanlar sebebiyle, belki telaffuz bile edilmemesi gereken bazı hususların altını çizmekte de fayda var.

Ülkemizin sağlık sisteminin en güzel taraflarından birisi de, vaka sayıları şimdiye kadar gerçekleşenin üzerinde seyretseydi bile tedavi konusunda herhangi bir sıkıntı yaşanmayacak oluşu. Gerek normal yatak ve gerekse yoğun bakım kapasitemizin altında seyreden vaka sayısına bakarak, alınan tedbirleri israf diye nitelemek ise, akıl dışı bir tutum.

Hatırlayın, Kovid-19 ortaya çıktığında sağlık kuruluşlarında gerekli düzenlemeler yapılırken, 'ne olur ne olmaz' diye salgına yönelik sahra hastaneleri için de düğmeye basılmıştı.

'Döviz gelir' korkusu!..

Devletin attığı adımları görmezden gelenler, kısa bir zaman önce Adana'daki bir fuar binasını '1.000 yataklı sahra hastanesi' diye yutturmaya çalıştıklarını da unutmuş olmalılar ki, salgın düşme eğilimine girince 'israf' edebiyatına başlıyorlar.

Altı çizilmesi gereken konu, herhangi bir sahra hastanesi ile virüs salgınında görev yapacak sahra hastanelerini aynı kefeye koymanın yanlışlığı. Kolay ve hızlı bulaşan bir virüse karşı 'sahra hastanesi' de kuracak olsanız, tecrit şartlarını karşılamanız gerektiğini tıp fakültesine yeni başlayanlar bile bilir.

Gerektiğinde kullanılması niyetiyle salgın için yapılmaya başlanan hastanelerin, şartların değişmesi durumunda başka amaçlar için kullanılacak olması da, son derece akıllıca bir fikir.

Şimdi bu girişime karşı çıkanların, ilerde 'ne zaman karşı çıktık ki' diyecekleri de kesin… Tıpkı Şehir Hastanelerinde olduğu gibi.

Başta CHP Genel Başkanı olmak üzere, sağlık alanında alınan mesafeyi 'israf' diye niteleyenlere biraz dürüst olun demekten başka söylenebilecek bir şey yok…

Salgının başladığı günlerde sahra hastanelerine karşı çıkamayıp, 'devletin yapamadığını'(!) bir belediyenin yaptığını iddia edenlerin, salgın düşme eğilimine girince 'sahra hastaneleri israftır' edebiyatı başlatması dürüstlük değil

Allah korusun koronada ikinci dalga olursa büyük görevler düşecek hastanelerin yurtdışı hastalara hizmet verecek olmasına da 'ülkeye döviz gelecek' diye bozuluyorlardır herhalde…

Bunlar varken düşmana gerek yok…