BÜLENT ERANDAÇ

BÜLENT ERANDAÇ

Neslişah Sultan

Eklenme Tarihi 6 Nisan 2012
Türkiye, mana köklerine sarılarak, yeniden "biz" olarak, "biz" kalarak başlattığı bir medeniyet hamlesi içinde. Bir diriliş heyecanı içinde. Koskoca şanlı mazi yeni kitaplarla, filmlerle, sinemayla karşımızda yerini yeniden alıyor. Değerlerimize sahip çıkıyoruz.
Tarihimizle övünüyoruz. "Fetih 1453'' filmi rekorlar kırıyor. On milyonlar sinema kapılarında. Halkımızın 500 sene de geçse, İstanbul'un fethine, Fatih'e olan sevgisi var, merakı var. Osmanlı Hanedanının son temsilcisi, son zarif insan Neslişah Osmanoğlu'nun cenazesi, büyük kalabalıklar tarafından geçen hafta toprağa verildi. Elbette bunların derin anlamı var.
Yakın tarihimizi derinliğine analiz ederek yeni kuşaklara aktaran Prof.
Dr. İlber Ortaylı
hocama "Türkiye yakın tarihine neden bu ilgiyi gösteriyor. Osmanlı dönemine nedir bu merak" diye sordum. İşte aldığım cevap: "Osmanlı yeniden keşfediliyor.
Türk toplumu yedi asırlık tarihine ilgi duymaya başladı. Toplumsal düşüncenin tekâmül etmesi dolayısıyla 'Osmanlı İmparatorluğu, kurumları ve yaşam şekli nedir' gibi sorulara cevap aranmaya başlandı.'' Bu duygularla Ortaylı Hocamdan Neslişah Sultan'ı anlatmasını istedim.
İşte o notlar: "Neslişah Sultan, 1924 yılının 11 Mart gecesi doğmuştur. Hanedan defterine ismi Fatma Neslişah olarak kaydedildi. Deftere son kayıt Neslişah Sultan'ın ismidir.
Annesi ve iki kız kardeşiyle 3 yaşında iken Çatalca istasyonundan Avrupa'ya kalkan trene binmiştir.
Trenin bir köşesinde ağlayarak uykuya dalmış, dönüşlü olmayan bir pasaportla sürgün hayatına başlamıştır. Uzun ve renkli bir ömür önündeydi. Bu renklerin içinde trajik olaylar, hanedan üyelerinin sıkıntıları, Mısır Hıdiv hanedanından Prens Abdülmunim ile olan evliliği vardı.
Yahya Kemal'in söylediği gibi, (İstanbul'un en iyi Türkçe bilenlerinden anne Sabiha Sultan'ın beslediği yurt özlemi dolayısıyla sultan kız kardeşlere dikkatle öğretilen bir Türkçe, Fransa'daki liseden gelen mükemmel Fransızca ve dahası İngilizce, Almanca ve Mısır'da öğrenilen Arapça) göze batmaktadır.
Avrupa sanat çevrelerinde saygı gören bir kişilikti. Büyük orkestra şefleri ile görüşmekten zevk alırdı.
Neslişah Sultan şaşaanın içinde de zahmet çeken, öğrenen bir hanedan üyesiydi. Tarih bilgisi, edebiyat, coğrafya, bitki ve mutfak kültürüne olan derin bilgisi hayranlıkla gözlenen bir aydındı. Kayak, yüzme ve bilhassa binicilikteki mahareti herkesi hayran bırakıyordu.
Politikaya ilgi duymuş ve karışmıştır. Nitekim 1952-53 yıllarında Mısır'da Nasır rejimi ile sıkıntılı zamanlar yaşamıştır. 1952'de sultanlara çıkarılan afla Türkiye'ye dönmüştür. Kızları da onu izlemiştir."

MISIR'DA DARBE

Neslişah Sultan, uzun Mısır yıllarında Kahire yüksek toplumunda hadisesiz yaşamış, bir Osmanlı hanedan üyesi olduğunu her tavrıyla telkin etmiştir. Mısır'da askeri darbe üzerine siyasi bakımdan zor günler geçirmiştir.
Avrupa ve ardından Türkiye yılları sürmüştür. Kendi köşesinde yaşayarak hayatını tamamlamıştır.
Neslişah Sultan'ı milletimizin gençleri hassaten tanımalıdır.
Türkiye ve Avrupa büyük bir değerini kaybetmiştir. Bugün Avrupa'da da bir Neslişah yoktur.'' (Teşekkür: Gazetemiz Takvim'de yayınlanan ''Sultanlar''yazı dizimize gösterilen büyük ilgi için sonsuz teşekkürlerimizi ayrıca sunarız.
Neslişah yazımızı bu duygular içinde kaleme alıyoruz.)