Tarihi 13 Eylül 2023

Herif

HERİF diyeceğim biri Henri... Ona adam diyemiyorum. Aklını Türkiye ile bozmuş densizin biri çünkü. Eşi CIA'da üst düzey yönetici. Bu herif de yıllarca CIA Ortadoğu Masası Şefliğini yapan ve FETÖ terör örgütünü kuran Graham Fuller'in yardımcısı. Birlikte kitap bile yazdılar. Hem PKK'yı övdüler o kitapta hem de "Ilımlı İslam" diye alkışladıkları FETÖ'nün dünyaya ve insanlığa büyük hizmetler yapacağını öne sürerek methiyeler düzdüler. Teröristbaşı APO İtalya'ya kaçınca CIA adına onunla görüşmek üzere Roma'ya giden de bu ikiliydi.
15 Temmuz öncesi, Gezi olaylarını organize etmekten tutuklu bulunan Osman Kavala'yı cezaevinde ziyaret edip "Az kaldı sabret.
Yakında çıkacaksın" diye sözler veren de bu herifti. Selahattin Demirtaş HDP Eşbaşkanı olarak Washington'daki Holiday Inn otelinde basın toplantısı yaparken hemen yanı başında oturan kişi de oydu. Nerede Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne karşı olanlar varsa onların yanı başında yavşak gibi biten bu heriften başkası değildi. PKK'nın ABD temsilcisine kefil olup ülkede kalmasına referans mektubu yazacak kadar alçaktı bu adam olmayan. CIA'da çalışıyordu ama İzmirli bir Yahudi ailenin de çocuğuydu.
Kendisi gibi CIA'da üst düzey görev yapan eşiyle birlikte Heybeliada'da bir otelde bile kaldılar. Güya yaşlılık romantizmi yaşıyorlardı. O gece kaldıkları otelde 11 yabancı daha vardı. Onlarla kapalı kapılar arkasında güya muhabbet ediyorlardı.
15 Temmuz darbe girişiminin yaşandığı geceydi o akşam. Darbeyi CIA adına bu herif yönetiyordu Heybeliada'dan. Ertesi gün apar topar karısıyla birlikte topuklayarak Türkiye'den kaçtı. Amerika'ya varınca FETÖ'yü övdü. "Darbe girişimi ile ne alakası var" diye demeçler verdi.
FETÖ'cüler tutuklandıkça kahrından ölmek üzere olduğunu gösteren açıklamalar yaptı.
Henri'nin ABD'de en yoğun görüştüğü kişilerden biri de CHP ABD temsilcisiydi. Son seçim öncesi ağlıyordu binlerce kilometre öteden.
"Maalesef Erdoğan kazanıyor" diyordu gözyaşlarıyla. "Türkiye, Batı etkisinden uzaklaştırılmasına İZİN VERİLMEYECEK kadar önemli bir ülkedir" diyerek, bizde "Kazanınca Batı'dan afferim alacağız" diye resmi açıklama yapan muhalefete sonsuz destek veriyordu. Sonuçları önceden bilerek anırması normaldi. Çalıştığı CIA sokak sokak anket yapıyordu çünkü Türkiye'de.
İlk görenlerden biriydi anket sonuçlarını, bu Henri dediğimiz herif. Joe Biden'a sesleniyordu seçimler yapılmadan daha.
"ABD Başkanı derhal seçimleri kazanacak olan Erdoğan'ın Türkiyesi'ne yaptırımlar uygulamalı.
Erdoğan'ı sert bir dille uyarmalı" diye çığlık atıyordu. "Beyaz Saray maalesef kapsamlı bir çalışma yapmalı gelecek Erdoğanlı 5 yıl için" diyerek de boynunu büküyor, mahsunlaşıyordu. Hatta makale yazıp Türkiye'ye askeri müdahale çağrısı yapıyordu seçimler öncesinde. Ege ve Akdeniz'de kaza süsü verilerek başlatılmış bir Türk-Yunan çatışmasının organize edilebileceğini söylüyordu. Suriye'nin kuzeyinde bir ABD-Türkiye çatışması planlanabileceğini de belirtiyordu.
Çatışmanın Kıbrıs'a taşınması halinde Türkiye'ye daha derin ve dramatik sonuçlar yaşatılabileceğini söylüyordu.
İşte bu CIA'nın Türkiye düşmanı herifi Henry Barkey, bizde seçimler bitmiş, Erdoğan zaferini ilan etmiş, aradan günler, aylar geçmiş ne yaptı biliyor musunuz?
ABD'nin önde gelen Siyonist kuruluşlarından CFR'de seminere katılıp yine hüngür hüngür ağladı. Türkiye'de seçimleri muhalefetin adayı yüzünden kaybettiklerini söyledi. Ve bir de "Ahh" çekti. "Belediyeden Ekrem İmamoğlu aday olsaydı" keşke dedi.
"Ekrem de Ekrem" deyip, Kılıçdaroğlu neden hala koltuğunda oturuyor diye bağırdı.
Henri, Ekrem'i istiyor artık. Kemal Bey'den nefret ediyor kaçıncı kez kaybetti diye.
Erdoğan 20 yıldır iktidarda diye üzüntülerini dile getiriyor, Türkiye "Batı'dan afferim alamayacak" diye dövünüyor. Herifin dövünmesini de normal karşılıyorum.
20 yıldır başka bir Türkiye var çünkü karşılarında. Geçmişten bir örnek vereyim de size ne demek istediğimi daha iyi anlayın.
Mesela ABD 11 Eylül saldırısı sonrası Afganistan'a girme kararı aldı. "Neden işgal başlıyor" konulu da gerekçeleri anlatan bir rapor hazırladı. Ankara'da Amerikan elçisi, zamanın Başbakanı Ecevit'i ziyaret edip, raporu sundu. O görüşmeden sonra Ecevit daha raporu okumadan gazetecilerin karşısına çıktı. "Tatmin oldunuz mu rapordan" diye gelen soruya.
"Ne demek tatmin oldunuz mu? En büyük müttefikimiz tatmin olmuşsa tabii ki biz de olacağız" dedi. Geçmişte Türkiye'de işleri raporları okunmadan bile yürütüyorlardı. Şimdi o raporlar yüzlerine çarpılıyor. Henri ne yapsın? Ağlayacak tabii...
Ben asıl onun "Ekrem" sevgisine takıldım.
Acaba neden "İlla da Ekrem" diyor bu CIA'nın darbeci HERİF'i? İngiliz elçisiyle kar-kıyamette rakı-balıkla meşhur olan Ekrem Bey'in, bize ayıracak zamanı var mı acaba? Bizi aydınlatabilir mi?