Tarihi 13 Mart 2023

Yetkili memur

MARGARET Thatcer Özgürlük Merkezi'nde araştırma görevlisi Brett Schaefer, Risk sermayedarı ve Amerikalı yazar Bryan Johnson ile birlikte bir araştırma yaptı. Konu başlığı "IMF ve yardımları"ydı.
IMF politikalarını uygulayan 89 az gelişmiş ülkeyi hedef alan araştırmada 1965'den 1995'e kadarki ekonomik büyümeleri incelendi. Sonuçlar çok çarpıcıydı; Bu ülkelerden 48'i borç aldığı yıla göre kişi başına düşen zenginlik açısından bir ilerleme kaydetmemişti. 32'si daha da fakirleşmiş, bu ülkelerden 14'ünün ekonomisi borç aldığı yıla oranla en az %15 küçülmüştü.
IMF'in girdiği ülkelerde devleti yöneten en tepedeki isim ve hükümet, Amerika'dan atanacak bir memurun emrine giriyordu. O ne derse o oluyordu. Çıkarılacak yasalar dahi ona soruluyordu. IMF'in verdiği milyarlarca dolarlık borcun kullanımında hükümetler yetkisizdi. IMF memuru nereyi gösterirse, para oraya aktarılıyordu. 2000 yılında Türkiye IMF'ten borç aldığında, zamanın Maliye Bakanı Güneş Taner "Ben o parayı hiç görmedim" diye demeç veriyordu.
IMF'in dayatması sonucu, alınan milyarlarca dolar batık bankaların kurtarılması için kullanılmış, borcu Türk halkı ödemişti.
IMF'in girdiği ülkelerde ilk icraatı paranın hangi ailelere verileceği, kemer sıkma politikaları ve inim inim inletilecek halktan ağırlaştırılmış vergilerin toplanmasıydı. İkinci en önemli icraat ise, hangi madenlerin, hangi Amerikan veya İngiliz şirketine verileceğiydi.
Türkiye son iktidarla birlikte IMF'e olan bağımlılığını çöpe attı. Buna karşın şu anda yönetime talip muhalefetin tamamı değişik tarihlerde IMF'ten borç almamız gerektiğini haykırdı. İngiliz The Economist Dergisi küresel sermayenin ve IMF'in patronuna ait bir yayın organıdır. Son sayısında Türkiye'deki muhalefeti sayfalarına taşıdı.
"Erdoğan'ın mirasını yıkacaklar" diye manşet attı. Aynı saatlerde CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu da "Yurtdışından faizle borç alarak kaynak oluşturacağız" diye açıklamalar yaptı. Bunların hiçbiri tesadüf değildi. IMF 2020'den beri Türkiye'de kendilerine set çeken Erdoğan'ın gideceğine dair hesaplar ve planlar yapıyor. O planların baş mimarı 2020 yılında IMF'in baş ekonomisti olan Gita Gapionath'tır. Küresel sermayenin yayın organlarında "Dünyanın en kudretli 50 kadını" arasında gösterilen Gita, bankaların, şirketlerin, patronların kurduğu vakıf ve derneklerce ödüllere boğulan bir isimdir. IMF'te, devrilmiş Erdoğan iktidarı yerine gelecek muhalefet için 2020'de 20 kişilik bir masa kurulmuştur.
20 kişilik ekibin tamamı Türklerden oluşmakta ve şu an Genel Müdür yardımcısı olan Gita'ya direk olarak bağlı bulunmaktadır.
Gita, 2020 yılından beri Türkiye'de çok sayıda gazeteci ile yakın ilişkiler kurarak, "Lobi cephesi" oluşturmuş, Erdoğansız dönem için hazırlıklar yapmıştır. Türk masası ekibiyle yazdığı rapor artık muhalefetin iktidara geldiği dönemde uygulanacak bir plan olarak masasında durmaktadır. O planlarda "Kanal İstanbul'un yapımının durdurulması"ndan başlanıyor, İstanbul Havalimanı'nın diğer fazlarının iptaline kadar gidiyor. Türk Havayolları'nın Afrika destinasyonlarının azaltılmasına kadar dayatmalar bulunuyor. Daha da önemlisi 3. Bölgedeki Bor madenlerimizin işletim hakkının 99 yıllığına Amerikan şirketine verilmesi isteniyor. Tabii bu rapor hazırlandıktan sonra Türkiye'de dünya çapında gelişmeler oldu. Türk Savunma sanayiinde muhteşem büyüme gerçekleşti.
Tük insansız hava araçları "Savaşların seyrini değiştiren tarihi silah" olarak dünyaya damga vurdu. Çok sayıda ülke bizden alabilmek için adeta birbirini ezdi. Dünyanın konuştuğu SİHA'larımızı itibarsızlaştırmak için kendini yırtan CHP'lilerden biri de Faik Öztrak'tı. Ankara Hilton otelinde, İYİ Parti milletvekili Merkez bankası eski Başkanı Durmuş Yılmaz ile birlikte IMF'le yaptıkları gizli görüşmeler ortaya çıktı. Durmuş Yılmaz da o tarihten beri "IMF'ten borç almalıyız" diye bağıran isimlerden biriydi.
Gita'nın, iktidarı devralacak muhalefet döneminde Türkiye'nin yapılandırılması projesinde mutlaka bu SİHA'larımız ve başka çok sayıda projemizin de "Durdurulması" için şart koşulacaktır. En başta dediğimiz gibi IMF, kaşıkla verip, kepçeyle alıp gittiği ülkelerde, perde arkasında soygun yaparak ülkeleri fakirleştirmiş ve kendine bağımlı hale getirerek memurlarla yönetilmiştir.
Unutmayın... IMF'in en büyük amacı YETKİSİZ Cumhurbaşkanlarıdır. İsterse bırakın 7'yi 700 tane yardımcısı olsun önemli değildir. Onlara göre tek yetkili vardır o da Amerika'dan gönderecekleri memurdur.