Tarihi 25 Şubat 2022

Yeni dünya

AB lideri Almanya "Rusya Ukrayna'ya saldırırsa Kiev askerlerine miğfer yardımı yaparız" diye tehdit ediyordu. Bütün dünyayı güldüren bir yardım ve tehdit şekliydi bu. Oyun vardı.
Zavallılar göremiyorlardı.
Komiklik yapıyorlardı. Şimdi aynı Almanya, Rusların başkent Kiev'e bile saldırdıklarını görünce vehameti anladı.
Ülkenin en üst düzey yöneticilerinden "Bu savaş durdurulmazsa Avrupa olarak büyük bedel öderiz" açıklamaları peş peşe gelmeye başladı. Evet bedel ödeyecekler. Çünkü Rusların Ukrayna işgali, Yeni Dünya Düzeni'nin ayak sesleriydi.
Batı'da "Rusya çökecek" diyenlerin sayısı artmaya başlamıştı. Rusya bu işgalle "Yeni düzende ben de varım, ben de söz sahibiyim" diyordu.
2. Dünya Savaşı'nda herkes ölen milyonlara, yıkılan şehirlere bakarak bunları konuşurken, Rus-İngiliz ve Amerikan Başkanları Yalta'da dünyayı paylaşıyor, Yeni Dünya Düzeni'ni konuşuyordu.
Yeryüzü, Yalta'daki gerçek fotoğrafı yıllar sonra öğreniyor, anlamaya ve konuşmaya başlıyordu.
Ancak olan olmuştu.
Dün İngiltere Başbakanı Boris Johnson'u izledim.
Ruslara saydırıyor, Avrupa'ya gaz veriyor, "Ukrayna'nın yanındayız" diye avaz avaz bağırıp çığlık atıyordu.
Aynı İngilizler Hong-Kong'u Çin'den 100 yıllığına kiralayıp, komünist ülkenin topraklarında kapitalizmin zirvesini yaşayan küçük bir adacık kurmuştu. 100 yıl sonra kiralama dönemi bittiğinde, komünist Çin'e İngiliz ve Amerikan küresel sermayesi ile kapitalizm girmiş ve devasa ülkeyi trilyonlarca dolarlık fabrikaya dönüştürmüştü.
Hong-Kong'da yıllarca kapitalizm eğitimi almış ve yetiştirilmiş binlerce beyaz yakalı insan gücü artık Batı planıyla burjuvaya döndürülen Çin'in hizmetine sokuluyordu.
100 yıllık plan buna derlerdi.
Küresel Sermaye'nin sahibi haline geldiği Çin, Ruslarla müttefikti. İngiltere de küresel sermayeyi soktuğu Çin'in akıl hocalarından biriydi. O yüzden birbirlerine göbekten bağlı olanlardan İngiltere'nin, dostu Çin'in müttefiki Rusya'ya saydırması bana komik geliyordu.
Çünkü her şey BÜYÜK bir OYUNDU.
Rusya'nın Ukrayna işgali dünyada sadece ABD menşeli tek kutuplu dünyadan kopuşun bir başlangıcıydı. Çok kutuplu dünya geliyordu.
Artık nüfuzu ve gücü olanlar söz sahibi olacak, diğerleri de bu şemsiyelerin altında söz dinleyen sınfına girecekti. Ukrayna gibi, Rus yanlısı liderini devirip, Batı yanlısı gözüküp, ne NATO ne de AB içinde olamayanların başına gelecekler de bunlardı.
Ekseni olmayanların ekseni kayacaktı. Ukrayna bu anlamda Yeni Dünya Düzeni masasındaki güçlerin, yeryüzüne mesajıydı.
ABD yıllardır AB'ye "Rus gazını almayın, bende kaya gazı var" diyordu. Rus doğalgazının yüzde 60'ını alan AB ülkeleri dinlemiyordu.
Ukrayna'yı NATO'ya alacakmış gibi davranıp Rusları kışkırtan ABD, askeri ortaklığın kapısını açmayarak Kiev'i Moskova'nın kucağına oturtuyordu.
Rusya'nın işgale başladığı günde de AB "Yaptırım uygulayacağız. Rus doğalgazının yüzde 60'ını almayarak Moskova'yı batıracağız" diye çığlık atıyordu. Halbuki Rusya iki ay önce doğalgazının yüzde 60'ını Çin'e satma anlaşması yaparak bugünün hazırlığını yapmıştı bile. Üstelik petrol de vardı Ruslarda... Ve doğalgazpetrol fiyatları bu savaşla uçuyordu. Zaten 700 şirketine de ambargo vardı. 15'ine daha gelecekmiş önemli değildi.
Çünkü 150 yeni şirket daha kurmuştu. Dedik ya planın bir parçası olursan, her şey sinek vızıltısı gelir. O yüzden ABD'nin de düşman gördüğü ve hiçbir güç ve nüfuzu kalmayan AB bu operasyonla sinek vızıltısı haline getirildi. ABD askerlerini Almanya'dan çekerek yığınak yaptırdığı Polonya'ya kaydırdı.
"Yeni dünya düzeninde Avrupa'daki partnerim Polonya" diye bas bas bağırdı. Ortadoğu ülkelerini de son dönemde Türkiye'ye yönlendirdi. Mısır'dan tutun, BAE hatta İsrail'e kadar hepsi sıraya girdi. İngiltere bile Türkiye ile partner olmak için kendini yırtıyor. AB de çaresiz ve yeni kurulacak NATO'ya muhtaç hale getirildi. Bizim muhalefet düne kadar savunma ve uzay sanayine yapılan yatırımlarla dalga geçiyordu.
Bunun ne kadar önemli olduğu, yeni bir dönemin başladığı, Türkiye'nin ne kadar önemli olduğu Karadeniz krizi ile tekrar ortaya çıktı. Allah'a şükür ki bizi söz dinlemeyi sevenler yönetmiyor. Böylesine bir dönemde "Söz sahibi" olmak isteyenlerle yürüyoruz.