Tarihi 27 Eylül 2021

Ne yani

STOCKHOLM Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü var. Son dönemlerde bizi anlatan raporlar hazırlıyor.
Okudukça gülümsüyorum.
Kısaltılmış adı SIPRI.
Türkiye'nin 2014-2018 yılları arasında 2009- 2013 dönemine kıyasla silah ihracatını yüzde 170 artırdığını yazıyordu geçen yıl. 2015-2019 yılları arasında ise silah ithalatını yüzde 48 azalttığımızı duyuruyordu dünyaya.
Yani milyarlarca doların cebimizde kaldığını söylüyordu. Şimdi bu rakamlar her geçen gün çığ gibi daha da büyüyor.
Neden atacak bir mermi bile bulamazken bu hale geldik? SIPRI bunun da cevabını veriyor. "Bunda kendi teknolojisini geliştirmesi ve başka ülkelerden alınması beklenen silah teslimatının gecikmesinin etkisi var" diyor. Kibarlık yapıyor Batı'ya. "Müttefiğine düşman gibi davranıp kafasına göre ambargo uyguladı" diyemiyor.
Bir zamanlar İsrail ile askeri anlaşmalar yapmıştık. Hava sahamızı onlara vermiştik. İsrail uçakları vızır vızır uçuyordu tepemizde. Savunmamız da onlara emanetti güya.
Bir tek ülkenin anahtarını vermediğimiz kalıyordu.
O dönemde İsrail aşkına "Filistin gecesi" düzenlendi diye 28 Şubat post modern darbesi bile yapıldı bu ülkede. İsrail ağzımıza bal çalmak için Heron tipi İHA'lar verdi. Ancak tamamı sorunluydu. Birkaçı düştüğü için kullanılamaz hale geldi. Diğerleri de teknik nedenlerle uçamadı. ABD Kongresi de bu dönemde Predator ve Reaper tipi İHA'ların bize satışına izin vermedi. HDP'nin PKK'sını da üzerimize saldılar bol bol. Binlerce terörist vardı o dönemde dağlarımızda.
Şimdi 100 küsura düşmüş İHA'lar sayesinde. Onların da sonları yakın.
Hal böyle olunca ABD merkezli Havacılık ve Uzay Çalışmaları Enstitüsü Pentagon'a ağlayan raporlar yazıyor.
Bu enstitünün çalışan uzmanı Daniel Gettinger "Türkiye sadece ihracat yapmakla kalmıyor, diğer ülkelerin kendi İHA'larını üretmesi konusunda işbirliği yapıyor" diyor.
Hemen her gün savunma sanayiinde geldiğimiz noktayı yazıyorlar, çiziyorlar, konuşuyorlar.
İşin içine askerler, siyasiler, istihbaratçılardan sonra sivil toplum örgütleri bile girdi.
Mesela İngiltere merkezli Drone Wars adındaki sivil toplum kuruluşu...
Akıncı İHA ile Türkiye'nin hem en gelişmiş SİHA üreticilerinden biri olarak konumunu güçlendireceğini hem de ihracat politikasını geliştirebileceğini dünyaya ilan ediyor.
The Intercept adlı haber sitesi bile "Türkiye nasıl ABD'ye kafa tutarak öldürücü bir İHA gücüne dönüştü" başlığı ile makale yayınlıyor.
"Türkler dünya çapında İHA'ları öldürücü bir şekilde kullanması açısından ABD ve İngiltere ile artık rekabet ediyor" diye avaz avaz bağırıyor.
Merkezi Washington'da bulunan Jamestown Vakfı da önceki gün Türkiye'nin savunma sanayii alanında çok önemli işlere imza attığını bir rapor haline getirdi. Jamestown Vakfı, geçtiğimiz yıl da özellikle SİHA konusunda Türkiye'yi "Yeni teknolojiler"i en iyi kullanan ülke olarak göstermişti. Türkiye'nin savunma sanayinde yerlilik oranını yüzde 70'ler seviyesine çıkardığını ve bunun yeni dönemde en büyük kozumuz olduğuna dikkat çeken Jamestown Vakfı, askeri ihracat konusunda da çok önemli adımlar attığımızı raporunda dert hale getiriyor. Türkiye'nin 5-6 yıl önce yüzde 80 dışa bağımlı olan askeri savunmasının yerlileşmesi sonrasında NATO'da da etkinliğini arttırdığına dikkat çekiyor.
Kolay değil, bir mermi için NATO ülkelerinin kapısında yalvarıyorduk.
İki hurdayı verdiklerinde havalara uçuyorduk. Şimdi kimseye eyvallahımız yok.
Vermezlerse vermesinler.
Üretir yaparız. NATO'da da dik yürür, kararlarda etkili oluruz.
Zaten bu tablo adamları kahrediyor. Delirtiyor.
Başkan Erdoğan'ın "Biden ile iyi başlangıç yapmadık" demesi boşuna değil. Onlar her şeyiyle tam bağımlı olduğu için "Peki" diyen Türkiye'ye alışıktılar. Şimdi İHA ve SİHA'larımızla saç baş yolarken gemilere dikine inen ve kalkış yapabilen DİHA'larımız ortaya çıktı. Ve insansız savaş uçakları, denizaltılar, tanklar, toplar yolda. 10 yıl, 20 yıl, 50 yıl sonrasının silah sistemleri ve teknolojilerini geliştiriyoruz.
Nereye bakacaklarını, neyi konuşacaklarını şaşırdılar. Bu tablodan kurtulmak için bir yerlerini yırtıyorlar. O yüzden "Muhalefete seçimde destek vereceğiz" diye açık açık konuşacak hale geldiler. Hani "Ne yapacağız uçak gemisini, İHA-SİHA mı yiyeceğiz" diyen muhalefetimiz var ya...
Onlardan bahsediyorum.
27 ABD'li Temsilciler meclisi üyesinin Dışişleri Bakanı Blinken'e mektup yazıp "Türkiye SİHA üreterek bölgedeki güç dengelerini değiştiriyor ve ABD çıkarlarına zarar veriyor" diye mektup yazması boşuna mıydı? Ne yani!