Tarihi 25 Ocak 2021

Taşeron korsanlar

"ZAMANLAMA manidar" deyimini sıkça kullanırız. İngiliz Financial Times gazetesi 10 gün önce "Erdoğan'ın büyük oyunu" başlığını verdiği bir derin analiz yayınlamıştı. Türkiye'nin son yıllarda birçok bölgede olduğu gibi Afrika'da da Osmanlı İmparatorluğu'ndan kalan tarihi mirasa sahip çıktığını öne sürmüştü. Bu analizin zamanlaması manidardı. Zira 10 gün sonra Nijeryalı korsanlar, M/V Mozart isimli Türk gemisine saldırıyor, mürettebattan 1 kişiyi öldürüp, 15 kişiyi kaçırıyordu. Hiçbir şey tesadüf değildi.
Bugüne kadar o bölgede 100'ü aşkın gemi rehin alma olayı yaşanmıştı. Ancak çok ilginçtir ki rehin alınan gemiler içinde bir tek Batı ülkelerine ait olanı yoktu. Nijerya dünyanın en büyük petrol rezervlerine sahip ülkelerinden biriydi. Ancak halkına en pahalı petrolü satan da oydu.
Yabancı petrol şirketlerinin büyük savaşı vardı. Sömüre sömüre doymayan Batılı ülkelerinin çıkar kavgaları tavan yapmıştı.
Bu kavga öylesine büyüktü ki, Nijerya'yı üçe bölünecek noktaya getirmişti. Ne kadar çok çatışma o kadar çok petrolün sömürülmesi demekti. Bu ülkede çatışma çıkarmak da çok kolaydı. 240 etnik grup vardı. Ülkenin güneyinde Hristiyanlar hakimdi. Kuzeyinde de Müslümanlar vardı. Hristiyanlar kiliseler vasıtasıyla çok sayıda mezhepsel yapıya bölünmüştü. Müslümanlar da şiiler, vehabiler, sünniler diye bölünerek birbiriyle çatıştırılıyordu. Bu çatışmaların getirdiği kaos ve kan gölü ülkede yüzlerce silahlı grubu da doğurmuştu. Kontrol edilemeyen ve parayla çok kolay satın alınabilecek, uyuşturucudan, korsanlığa kadar her elbiseye sokulabilen silahlı gruplardı bunlar.
Arkalarında Batı ile işbirliği yaparak servetine servet katan zengin elitlerin koruması vardı. DEAŞ'ın CIA tarafından kurulduğunu bizzat açıklayan kişi ABD eski başkanı Trump'tı. Çad dahil diğer komşu ülkeleri parçalanmaya kadar götürecek bir tehdit haline gelen Boko Haram terör örgütünün merkezi de Nijerya'ydı.
Batı'nın kurduğu vehhabi mezhebinden DEAŞ üretenler, Nijerya'da da vehhabi Boko Haram'ı kuruyorlardı. Sonrasında da Boko Haram DEAŞ'a katıldığını tüm dünyaya ilan ediyordu. Nijerya'da ve civar ülkelerde çıkarlarını korumak isteyen Batılı ülkelerin tamamı bu örgüt içinde istihbarat elemanları ile cirit atarak istedikleri gibi yönlendiriyorlardı. Cumhurbaşkanı Erdoğan işte Batılı ülkelerin kan gölüne çevirdiği Nijerya'ya defalarca gidiyor, kazan kazan modeli ile büyük anlaşmalara imza atıyordu. TİKA vasıtasıyla da Nijerya'da gönüller fethediliyor, Türk nüfuzu korkusu Batı ülkelerini sarıp sarmalıyordu. Hatta Nijerya basınında anket yapılıyor ve büyük farkla Erdoğan "Küresel Müslüman Kişilik" seçiliyordu. Uluslararası alanda güçlü ve etkili lider tanımlaması medya manşetlerinde yer alıyordu.
Dönelim Financial Times'a... "Türkiye Afrika kıtasında ABD, Fransa, Çin ve Rusya'ya karşı koyuyor" diyordu. Afrika kanallarında yayınlanan Türk dizilerinin etkisini "Çarpıcı" olarak değerlendiriyordu.
Ticaret, yardım ve dizilerin, kıta üzerindeki Türk etkisini pekiştirmede etkili olduğu vurgulanan yazı dizisinde "Afrika'ya dönüş" başlığı altında Ankara adeta hedef gösteriliyordu. Bakın ne diyordu Financial Times; "Osmanlı İmparatorluğu'nun çöküşü sonrası yıllarda Türkiye, Afrika'yı büyük ölçüde görmezden geldi. Türk yöneticiler, Afrika yerine Avrupa'ya odaklanmayı tercih etti ancak son 15 yılda Erdoğan kıta ile bağların canlanmasına öncülük etti.
Türkiye, 2009 yılından bu yana Afrika'daki büyükelçilik sayısını 12'den 42'ye çıkardı.
Erdoğan, 20'den fazla başkente seyahatler düzenleyerek Afrika'yı sık sık ziyaret ediyor." Özellikle Fransa'nın Erdoğan'ın yaptığı bu seyahatlere çıldırdığını vurguluyordu İngiliz gazetesi. Senegal'de bile Erdoğan'ın "Yılın kişisi" seçildiği hatırlatılıyordu. Türkiye'nin kıtada kurduğu askeri üsleri gündeme getiriyor "Afrika'da çocuklara Erdoğan ismi veriliyor" diyordu. Türkiye'nin Afrika ile olan 25 milyar dolarlık ticaret hacmini 50 milyar dolara götürebileceği uyarısı yapılıyordu.
"50 milyar dolar" hedefinin büyük olduğunu göze sokmak için de "Bu rakam AB ile yapılan ticaretin üçte birine denk geliyor" güzellemesi yapılıyordu.
Bu uyarı, Afrika'yı sömürenlerin cebinden milyarlarca dolar uçması demekti. Evet Financial Times'ın zamanlaması ve Batı'nın oyuncağı Nijeryalı silahlı grupların hemen ardından Türk gemisine saldırması tesadüf değildi. Sinir uçlarımızı test ediyorlar.
Türkiye gerekeni yapacak ve bu olayda gücünü gösterecektir.