Tarihi 18 Aralık 2019

Mahkum

BAŞKAN Erdoğan'ın, müttefiklik kavramını çöpe atan Amerikan kongresine gönderdiği mesaj gündeme bomba gibi düştü.
Böyle müttefiklik mi olurdu?
Yalanlarla inşa edilen sözde soykırım silahını Türkiye'ye doğrultan kongre üyelerine Erdoğan "Gerekirse İncirlik ve Kürecik üslerini kapatırız" diyerek sopayı indiriyordu. Geçmişte sözde Ermeni soykırım tasarısını reddeden kongre üyeleri şimdi ne olmuştu da değişmişti?
Dün "Hayır" diyenler bugün "Evet" diyordu. Yani bunlarda demokrasi, hukuk vs anlayışın zerresi yoktu. Bugün İsrail ile gerilim yaşıyor, Trump'la anlaşmalar yapıyor, Suriye'de Kürt koridorunu engelliyorduk. Doğu Akdeniz'de sondaj yapıyor, Tel Aviv'in Rum kesimi ve Mısır'la yaptığı "Akdeniz" anlaşmalarını dar alana hapsedip adeta çöpe atıyorduk. İsrail'i her yerde dövüyor, sondaj gemilerini bile kovalıyorduk. Bu nedenle Erdoğansız, 28 Şubat döneminin Türkiyesi en büyük hayalleriydi. Sincan belediyesi sadece Filistin'i anma gecesi düzenledi diye ertesi gün tankları yürütecek ve postmodern darbeyle iktidarı indirecek kadar güçlüydüler ülkemizde. Filistin için bir gece yapılması bile yasaktı bu memlekette. Tel Aviv'den gelen kudretli emir demiri kesiyordu adeta. O yüzden şimdi Amerikan kongresindeki İsrail aşığı senatörlerle saldırıyorlar Türkiye'ye... Ellerindeki son barutları da tüketiyorlar.
Başkan Erdoğan'ın "Kürecik'i kapatırız" demesi boşuna değil. Bölgedeki ABD unsurlarına bir tehdit olduğu zaman Kürecik'teki radar sistemleri derhal bilgilendiriyor.
Ancak daha da ötesi İsrail'e İran veya civar ülkelerden gelecek saldırılara da derhal kilitleniyor. Yani aslında Kürecik üssü İsrail'in güvenliği için hayati değer taşıyor.
Sistem İsrail ve Katar'da da var. Ancak İran'a kör, oradan gelecek saldırılar için yetersiz.
Erdoğan Amerika'daki İsrail lobisine "Kürecik" ile şamar indiriyor. İsrail her bakımdan Türkiye'ye muhtaç durumda. Uzun vadede bölgede yaşaması Türkiye'ye bağlı. Buldukları doğalgazı bile Türkiye üzerinden ucuza Avrupa'ya sevk edebilmek için nabız yokluyorlar. En büyük hayalleri her alanda Türkiye ile birlikte yürüyebilmek.
Bunun için Erdoğan'ın gitmesi, işbirlikçi bir yönetimin gelmesi onlar için oksijen kadar önemli.
Ankara ile barışmak için can atıyorlar, tanıdıkları işadamları ve siyasiler vasıtasıyla kulis yapıyorlar. ABD yönetimine de bu konuda baskı yapıyorlar.
Bir taraftan da Türkiye'yi masada el sıkışmaya zorlamak için her türlü saldırıyı gerçekleştiriyorlar. Bugün Doğu Akdeniz'den tutun, Suriye ve Libya'da dahil karşımıza dikilen gizli güç hep İsrail oluyor. Kuklaya çevirip kucaklarına oturttukları Suudları ve BAE'yi üzerimize salıyorlar. Ne yaparlarsa yapsınlar her defasında Osmanlı tokadını yiyorlar.
Buna da mahkumlar.