Tarihi 9 Nisan 2019

Neden soramıyorlar?

HDP eşbaşkanı Sezai Temelli "Bugün Türkiye'nin en bereketli toprakları burası. Buralar vadedilmiş topraklar" diyerek Türkiye'nin Güneydoğu bölgesini işaret etti. "Vaad edilmiş topraklar" sözü bize hiç yabancı değil...
İsrail bu cümleyi yıllardır kutsal kitabına dayandırarak hızla yayıyor, bölgede işgal üzerine işgal gerçekleştiriyor. Son olarak Suriye'ye ait altında 3.8 trilyon dolarlık petrol rezervi bulunan Golan Tepeleri'nin İsrail'e ilhakını tanıdığını Başkan Trump imza atarak dünyaya duyurdu. Ardından İsrail Başbakanı Netanyahu sıranın işgal altındaki Batı Şeria'ya geldiğini açıkladı.
"ABD ile birlikte hareket ederek bunu hayata geçireceğiz" dedi.
Üstelik bu projeyi seçim vaadi olarak öne sürdü. Ortadoğu'nun parçalanması adına yürütülen ABD merkezli operasyon tüm hızla devam ediyor. Condolize Rice'ın ABD Dışişleri Bakanıyken "Ortadoğu'da 22 yeni devlet daha kurulacak" açıklaması boşuna değildi. Hem bölgedeki petrol ve doğalgaz rezervlerine konacaklar hem de İsrail'in güvenliği için harekete geçeceklerdi.
Bugün gelinen noktada Suriye'nin neden parçalara ayrılmak istendiğini şimdi daha iyi anlıyoruz. Kuzeyinde tam sınırımızda kurulacak PKK Devleti, İsrail'in diğer devletlerle arasında tampon olacak ve güvenliğine katkıda bulunacak. Ayrıca Golan tepesi petrollerine konacak bir Tel-Aviv karşımıza çıkacak. Bölgenin en güçlü ülkelerinden Türkiye'den de PKK adına toprak koparılması İsrail'in güvenlik politikaları ile birebir örtüşüyor. Daha sonra hem Suriye'de hem Irak'ta hem de Türkiye'den koparılmış bu toprakları tıpkı Golan'da olduğu gibi ilhak etme hayaliyle yaşayan bir İsrail var. Baktığımızda da bu amaca hizmet eden bir Amerika çıkıyor karşımıza. Peki Amerika neden İsrail'in yayılmacı politikalarına kol kanat geriyor?
Bunu daha iyi anlamak için yaklaşık 20 gün öncesine gitmemiz gerekiyor. CIA eski Başkanı ve ABD Dışişleri Mike Pompeo Yahudiler'in Purim Bayramı'na katılmak üzere gittiği Kudüs'te CBN televizyonuna röportaj verdi. CBN İsrail'deki Hristiyan televizyonuydu. Programın sunucusu o röpotrajda Antik Pers İmparatorluğu döneminde Kral Ahasuerus'u Yahudiler'in öldürülmesine ilişkin bir plandan vazgeçirdiğine inanılan Kraliçe Ester'e gönderme yaptı. "Yahudiler bugün Purim Bayramı'nda Kraliçe Ester'in Tanrı'nın yardımıyla Yahudileri yok olmaktan kurtarmasını kutluyor. Trump da Ester gibi Tanrı tarafından Yahudileri kurtarmak için gönderilmiş olabilir mi?" diye sordu. ABD Dışişleri Bakanı Pompeo "Bir Hristiyan olarak bunun kesinlikle mümkün olduğuna inanıyorum" cevabını verdi. "Tarihi doğru biliyorsam, burada 3 bin yıla, 2 bin yıla dayanan olağanüstü bir inanç tarihini ve yönetimimizin Orta Doğu'daki bu demokrasinin, bu Yahudi devletinin ayakta kalmasını sağlamak için yaptıklarını görebiliyoruz. Burada Tanrı'nın rolü olduğuna eminim" diye devam etti. Ve soz sözünü söyledi; "Tanrı, Trump'ı İsrail'i İran'a karşı korumak için göndermiş olabilir." Bu sözler Amerika'da paralel güç olarak ortaya çıkan Evanjelistlere yani Hristiyan mezhebe yakışacak sözler. ABD Başkan Yardımcısı Pence de bu evanjelistlerin Beyaz Saray'a yerleştirdiği en büyük güç. Hıristiyan olarak dünyada Yahudiler'e hizmet ederlerse Cennetteki imparatorluğun bu Hıristiyanlar'a verileceğine inanıyorlar.
Siyonistler katolikler faize karşı diye gittiler Avrupa'da Hristiyan Protestan mezhebini kurdular. Dünya piyasalarının merkezlerinden biri olan İngiltere'yi de bu mezhebin merkezi haline getirdiler.
Aynı şekilde Yahudiler'e dünyada hizmeti, Cennette İmparatorluk kurmaya vardıran inanca büründürülen Hristiyan Evanjelistler de Siyonizmin kurduğu mezheplerden biri. Evanjelistler de İsrail'e vaad edilmiş topraklara inanıyor...
PKK'nın siyasi kanadı HDP'nin eşbaşkanı Sezai Temelli'nin de "Vaad edilmiş topraklar"dan bahsetmesi boşuna değil...
HDP ile ittifak yapanların neden sesi çıkmıyor? "Ne demek istedin Sezai" diye niye sormuyorlar? Yoksa seçim öncesi Temelli'den "Bizim sayemizde koltuklara oturacaksınız" diye gelen "Haddinizi bilin" çağrısı mı korkutuyor bu soruyu yöneltmeye?