Tarihi 5 Şubat 2019

Uçaklara binenler

JOHN Simpson BBC Dünya Haberleri editörü... İngiliz devletinin resmi yayın organında dünya haberlerini yönetmek herkesin harcı değil. İngiliz istihbaratı tarafından yetiştirilip, oraya monte edilmen gerekiyor. John'da detaya girmeden önce ahaber'de Yaz-Boz'da yayınladığımız ABD askeri istihbarat örgütü NSA ajanı Wayne Madsen'in bir röportajını hatırlamakta fayda var.
Wayne Madsen Paris'in hemen dışındaki Neauphle-le-Chateau köyünden gelip uçağa binen bir yolcuyu anlatıyordu.
O yolcu, İran'da Şah'ı devirmeye giden Humeyni'ydi. NSA Ajanı Wayne Madsen "Uçaktaki yolcuların yarısı CIA ajanıydı" diyordu. Allah Allah, CIA ajanları bu uçağın içine nasıl binebilir diye düşünebilirsiniz. Halbuki bir İranlı da CIA ajanı olabilir. Nitekim o uçakta Humeyni'ye en yakın isimler de vardı. Mesela Ayetullah Murataza Mutahari... Radikal Humeyniciler bir suikastle öldürdü. Mesela Hasan Lahuti Eşkavari... O da Humeyni yanlısı olarak uçaktaydı. Devrimden iki yıl sonra hapse atıldı. Cezaevinde zehirlenerek öldürüldü. En ilginç isimlerden biri de Sadık Kutbuzade'ydi... Humeyni'ye aşkından dolayı İran'a devrim için dönüş uçağına alınıyordu. Devrimden sonra Dışişleri Bakanı oluyordu. Ancak Humeyni'yi öldürmek ve İslam devrimini yoketme çabaları iddiasıyla sessizce idam ediliyordu. Uçaktakilerden biri de Daryuş Farouhar'dı. Humeyni ile devrim uçağına binme şerefine nail olmuştu.
Ancak bir süre sonra eşiyle birlikte Humeyni'nin kurduğu istihbarat örgütü tafarfından öldürüldü. Wayne Madsen "Humeyni'yi İran'a indiren uçak CIA ajanları ile doluydu" derken acaba bu isimleri mi kastediyordu? ABD vatandaşı CIA ajanları da var mıydı?
Bildiğimiz tek şey devrim uçağının Batılı ajan kaynadığıydı. En yetkili ağız, Amerikalı askeri istihbaratçı böyle diyorsa kesinlikle doğruydu. Humeyni'yi taşıyan uçakta yukarıda bahsettiğim BBC'nin derin editörü John Simpson da vardı. John uçaktaki anısını anlatıyordu geçtiğimiz hafta; "Humeyni'nin yardımcılarından biri, İran hava sahasına girer girmez, Şaha bağlı hava kuvvetlerinin uçağımızı düşürmeyi planladığını bildirdi.
Biz gazeteciler bu haber üzerine çekinmiştik ama uçaktaki Humeyni yanlısı devrimciler sevinçle bağırıp ağlamaya başladılar; şehit olmak istiyorlardı." diyordu. Şah yanlısı Hava Kuvvetleri mensupları o uçağı düşürecekti. Ancak Amerika'dan "İçinde ajanlarımız var. Onlara birşey olursa gerisini siz düşünün" uyarısı geldi. O gün Şah o uçağı düşürseydi bugün bambaşka bir dünya olacaktı. Geçtiğimiz hafta FBI, CIA gibi tüm istihbarat örgütlerinin başkanları Amerikan senatosunda hesaba çekildi.
O toplantıda istihbaratçı başkanlar "İran imzalanan nükleer çalışma yapmıyor" dediler. Başkan Trump, CIA ve FBI başkanlarına ateş püskürdü.
"Çok safsınız" diye dalga geçti.
Pentagon İran'a bir bahane ile dalacaktı.
Tıpkı İngiliz istihbaratının "Saddam'ın kimyasal silahları var" diye düzmece rapor düzdüğü gibi... Amerika'nın korkulu rüyası Çin'in en büyük enerji deposu ve destekçisi İran'ı yalanlarla halledecekler.
Oraya başka uçaklar kalkacak. İçinde yine CIA ajanları olacak. Çin'in milyarlarca dolarlık petrol anlaşmaları yaptığı Venezuala'ya da CIA'nın yetiştirdiği muhalif başkan adayını George Washington üniversitesinden alıp götürdüler. Şimdi o CIA güdümlü darbecinin taraftarları Venezuela sokaklarına Amerikan bayrakları asıyor.
İpekyolu projesiyle dünyaya kafa tutan ve 22 trilyon dolarlık GYSM yakalayarak SÜPER GÜÇ olmaya hazırlanan Çin, İran'ı kendisi için tedarikçi ve ABD'ye karşı tampon ülke olarak kullanıyor.
Gidiyor Amerika'nın arka bahçesi Venezuala'ya, orada askeri üs kurmaya hazırlanan Ruslarla birlikte yerleşip, adeta komşu oluyor. Dünyada kıtalararası çıkar savaşı yaşanıyor. Türkiye bu savaşın tam merkezinde. O yüzden kirli ittifaklarla, içerideki elemanlarıyla Ankara'yı almak için kendilerini yırtıyorlar. Yoksa savaşı kaybedecekler. Türkiye'de yapılan her seçime bu gözle bakmadığımız sürece, geleceğimiz ve çocuklarımız birilerinin uçağına bindirilecek. Uçak nereye inerse... Tercih sizin...