Tarihi 3 Ağustos 2018

Makak

PAPAZ Brunson krizi dallandı, budaklandı ve büyüyerek bu günlere geldi... Aslında hepimiz "Papaz" diyoruz adama... Bu doğru bir yaklaşım değil...
"Casus Brunson" diye yazmamız, konuşmamız gerekiyor.
Adam yıllarca Amerikan Özel Kuvvetleri'nde çalıştı, operasyonlara katıldı...
Bugün FETÖ'yü besleyip büyüten CIA ajanı Graham Fuller ile ilişkisi var.
Yüzlerce defa Şanlıurfa Suruç'a, Diyarbakır'a, Sur'a gitti. Yüzlerce ziyarette tek bir kilise dahi açmadı ama Suruç'ta patlama olduğundan oradaydı. Kobani ve Sur olaylarında da bu bölgedeydi. 15 Temmuz darbe girişiminde bir ABD'li askere başarısızlık karşısında nasıl üzüldüğünü anlatan mesajlar attı. O mesajlar şimdi devletimizin savcısında.
Ve dahası üzülmesine rağmen "Biz kazanacağız" diyen biri. Bundan daha da öte FBI ajanı Edmonds dün "Brunson'ın CIA yetkilileri ile ilişkileri var.
Kaynaklarım sağlam" diyor... Bilgiyi CIA'daki dostlarından aldığını söylüyor.
CIA içindeki bir kanadın cezaevinde aynı istihbarat örgütüne mensup casus Brunson'u zehirleyerek öldürmek istediğini de haykırıyor. Bu iddiasını da CIA'daki kaynaklarından aldığını belirtiyor.
ABD-Türkiye ilişkilerini tamamen bitirmek ve dönüşü olmayan bir yola sokmak için CIA içindeki bir kanadın gizlice çalıştığının altını çiziyor.
Bu açıklamalara baktığımızda Türkiye'nin neden son anda casus Brunson'u cezaevinden çıkarıp ev hapsine aldığını daha iyi anlıyoruz.
Güvenlik güçlerimiz içinde önemli görevlerde olanlarla görüştüm. Casus Brunson ev hapsinde de yalnız değil. Türk istihbaratı evin etrafında ve içinde sıkı güvenlik tedbirleri almış durumda, kuş uçurtmuyor.
İstihbaratçı casus Brunson'ın etrafında istihbarat savaşları yaşanıyor.
Amerika için Brunson çok önemli bir isim... 15 Temmuz ile direk bağlantıları net bir şekilde ortaya çıkacak diye korkuyorlar.
Bu yüzden yaptırım kararları aldılar.
İki bakanımız hedef alındı bu yaptırım kararlarında. İçeriğinde Amerika'daki mallarına el konması da var.
Adalet bakanı Gül "ABD'de tek bir dikili ağacım yok" dedi. Ancak İçişleri Bakanımız Süleyman Soylu aynı konumda değil. ABD'deki mal varlığını açıkladı.
"FETÖ adında bir malımız var" dedi.
Evet FETÖ ABD tarafından el konulan ve kullanılmak üzere CIA'ya devredilen bir maldır. Amerika bu mala güvenerek Türkiye'ye el koyacağını zannetti. Casus Brunson 15 Temmuz öncesi Türkiye'de çok büyük deprem olacağını iddia eden mesajlar attı. O deprem malın darbe girişimiydi.
Mal kaybedince mal mal baktılar ve nasıl üzüldüklerini o yüzden mesajlarla anlatmaya çalıştılar.
Halkbankası Genel Müdür yardımcısını İran ambargosu kapsamında, "Türkiye'yi sıkıştırma operasyonu" çerçevesinde siyasi kararlarla tutukladılar. Ankara'nın her itirazında "Yargıya karışamayız. Ah o da ne? Siz hukukun üstünlüğüne inanmıyor musunuz ayol" dediler.
Casus Brunsonları tutuklanınca yargı, hukuk, adalet onlar için bir anda maymuna döndü. İşte bu kadar aptal, ikiyüzlü, yalancı ve sahtekar bir makak maymunu var karşımızda. Asıl amaçları Kasım'da yapılacak Amerikan seçimleri... Daha da ötesi bu ay sonunda İran'a başlatacakları ambargo. Türkiye'nin de buna uymasını istiyorlar. Petrol ve doğalgaz alımı da bu yaptırımlar dahilinde. Yani "Siz ülke olarak donun, umurumuzda değil" demeye getirecek kadar açık vicdansız ve alçak takılıyorlar... Türk halkının öfkesini, nefretini kendi ayaklarına sıkarak büyütüyorlar. Tek alternatif olduklarını zannediyorlar, Türkiye'ye yurtdışından kredi ambargosu bile uygulamaya kalkıyorlar.
Halbuki önceki gün bir Rus generali ile sohbet ettik. "Amerika'daki 290 milyar dolarımızı çekip aldık, Moskova'ya getirdiğimizde ardımızdan makak maymunu gibi baka kaldılar. Bizde şu ara para çok. Ankara neden bize uğramıyor" dedi. Bize kaybettireceklerini, diz çöktüreceklerini zannediyorlar. Makak beyinliler buradaki malı almak istiyorsa, oradaki malımızı göndermek zorunda.
Birisi Necip Fazlı Kısakürek'e "Maymun'a dönmüşsün Necip" der...
Kısakürek adama sırtını döner ve "Şimdi de duvara döndüm" cevabını verir.
Makak bunun ne anlama gelebileceğini çok iyi düşünmeli...