Tarihi 6 Mart 2018

Kanlı elleri çimento ile yıkayanlar

Fransız ve İsveç ortaklığı ile kurulan bir şirket var. Adı; Lafarge- Holcim Group... 650 milyar dolarlık hacme sahip dünyanın en büyük şirketlerinden biri. İnşaat malzemeleri üretiminde dünya lideri. 76 ülkede yatırımı, 83 bin çalışanı var. Sadece 2005 cirosu 16 MİLYAR Euro.
Suriye'de de bir çimento fabrikası var.
Nitekim savaşın başladığı günden beri Lafarge Suriye içindeki fabrikasında çimento üretmeye devam etti. Çünkü savaş onlar için daha çok para getiren bir ortamdı. Ne kadar yıkım, o kadar çimento üretimi demek. Savaş süresince orada kaldılar. Fabrikaları 3 vardiya durmaksızın üretime devam etti.
Kasaları doldukça taştı. İnsanlar birbirini öldürdükçe onlar ellerini ovuşturdu.
Terör ve çatışmaların durmak bilmediği, oluk oluk kanın aktığı, önüne gelenin önüne geleni kesip biçtiği bir ortamda, savaşın tam ortasında hiçbir şey yokmuş gibi çimento üretmek mümkün mü?
Terörden ve kandan beslenenler için bu gayet kolay. Nitekim bu Fransız-İsveç şirketi terör örgütlerine milyonlarca dolar rüşvet dağıttı. "Al bu parayı bana dokunma. Sen de kazan ben de" dedi.
DEAŞ-PKK-El Nusra üyesi teröristlerin cebine bu şirketten para yağdı.
DEAŞ'ın en güçlü olduğu dönemde ülke içinde tırlarla tonlarca çimento dağıtmak kolay mıydı? Fransızlar için çok kolaydı bu işler. DEAŞ'ın kontrol noktalarından TIR'larına geçiş serbestisi tanıyan belgelere bile sahiptiler. Yani gidip DEAŞ'ın önüne milyonlarca dolar koyup serbest geçiş belgesi alacak kadar gözlerini kanlı para bürümüş kansız tüccardı bunlar.
Lafarge-Holcim Group'un Fransız ve İsveçli elemanlarının kılına dokunmadı DEAŞ. El Nusra da, PKK da sahiplendi onladı. Korumalar tahsis ettiler hep birlikte. Gül gibi baktılar çimentocu elemanlara. Savaşın ortasında piknik yaptırdılar hep birlikte. Suriye'deki bu çimento fabrikasından gelen milyonlarca dolarlık rüşvet terör örgütlerine silah olarak gitti. Binlerce insanın kalbine, midesine, göğsüne de mermi olarak...
Çimento fabrikasının elinde insan kanı vardı. O da bir katildi. Suriye'deki terör örgütlerinin tamamına para yağdırdıkları ortaya çıkınca hiç utanmadılar. Hiç sıkılmadılar. Hatta çıkıp bir basın toplantısı yaptılar. "Terör örgütlerine verdiğimiz parayı ABD ve Fransız devlet adamlarına bildirerek dağıttık" diyerek kendilerini haklı göstermeye çalıştılar. O basın toplantısından dünyanın ayağa kalkması lazımdı. "DEAŞ-PKK-El Nusra'ya çimento fabrikasından giden milyonlarca dolara hangi Fransız ve Amerikan devlet adamları izi verdi" diye yer yerinden oynamalıydı.
O devlet adamları deşifre edilip adaletin önüne çıkarılmalıydı. Çimento fabrikası kapatılmalı, yöneticilerinin tamamı tutuklanmalıydı. Ancak hiçbir ses çıkmadı. Kimse bu itiraflarla ilgilenmedi.
Dönüp bakan olmadı. Lafarge-Holmes Group Suriye'de savaşın ortasında çimento üretmeye, para basmaya devam etti. Onun ürettiği çimento ile Afrin'de tüneller yapıldı. Hem de öylesine tünellerdi ki, bir mühendislik harikasıydı.
Konuştuğum bomba uzmanları ilginç şeyler anlatıyordu. Tek yolu olan uzunlamasına tüneller yapılsa buraya atılacak bir bomba basınç etkisi yaparak tüm tünelleri yerle bir ediyordu. Ancak Amerikalı askeri uzmanlar ve Fransız çimento mühendisleri kafa kafaya verip birlikte o tünellerin planlarını çizdiler.
Tünellerin içine sağa ve sola giden başka tüneller de kazdılar. Böylece atılan bombanın oluşturacağı basıncın sağa sola dağılmasını sağlayarak tünellerin tamamen yıkılmasının önüne geçtiler.
İşte geçtiğimiz hafta bu tünellerden çıkan terörist alçakların baskınıyla yüreklerimiz yandı. DEAŞ dahil PKK ve El Nusra'ya milyon dolarlar dağıtan Lafarge'ın rüşvet operasyonuna izin veren devlet adamları kim? Taş taş üzerinde durmayan Suriye'de bir çimento fabrikası nasıl ayakta kalarak üretime devam ediyor?Buna kimler göz yumuyor? Terörist katillerin kanlı ellerini çimento ile yıkayan BATI'nın Türkiye'deki hayranları... İkide bir "Batı uygarlıktır" diyen içimizdekiler... Var mı sizin de iki çift lafınız?