Gelin biz birkaç ay öncesine gidelim. Ruslar'ın Hazar Denizi'nden Suriye'deki hedefe fırlattığı bir füze İRAN'a düşüyordu. İran nere, Suriye nere idi! Meraklı olmak her zaman iyidir, dün emekli bir asker ile konuştum bu konuyu. "Artık elektro-manyetik silahlar dönemi.
Yönlendirilmiş Enerji Silahları deniyor buna" diyerek söze girdi. Lazer silahları, mikrodalga silahlar yani. Biz pek bilmiyoruz bunları, konuşmuyoruz da hiç. ABD Irak'a girdiğinde Bağdat'ta yerlerde kavrulmuş askerler bulundu. İlk o zaman gündeme geldi bu elektro-manyetik silahlar. Ve çok ilginçtir 7 ay önce ABD, Doğu Akdeniz'de bir tatbikat yaptı. Bir savaş gemisinden havadaki maket uçağı LAZER silahı ile vurdu.
Emekli asker dostum "ABD bu denemeyi neden Rus uçağı düşürülmeden önce Pasifik'te değil de Doğu Akdeniz'de gerçekleştirdi" diye soruyor. Ve daha da gerilere gidiyor; "Suriye bir uçağımızı düşürmüştü. O uçak parçalanarak düştü, füzeyle vurulan bir uçak parçalanarak değil yanarak düşer.
Nitekim bizim düşürdüğümüz Rus uçağı füzeyle vurulduğu için yanarak düştü. Halbuki Suriye'nin düşürdüğü bize ait uçak parçalanarak düştüğünde fotoğraflara da baktım. Uçağın sadece kokpiti yanıktı, tıpkı bir lazer veya mikro dalga silah ile vurulmuş gibi. Ne mermi izi vardı, ne de füze izi!"
Suriye'nin elinde elektro manyetik silahlar yok. Eğer sınırımızda düşürülen Türk uçağı mikro-dalga silahlarla vurulduysa bunu kim yaptı? Bizi savaşa sokmak isteyen Batılı ülkelerden biri mi, yoksa Şam'ın yanında yer alan Ruslar mı? Türkiye sınırında düşürülen Rus uçağı, bir rövanş mı yoksa ardında Rus General'in de dediği gibi ABD mi var?
İstediğin kadar soru üret... Uçak krizi sonrası Suriye'ye dengeleri değiştirecek Rus S-400 füzeleri yerleştirildi. Şu anda Danimarka'dan bir savaş gemisi yola çıktı. O savaş gemisi tamamen elektro-manyetik silahlarla donatılmış durumda. Rusların Lazkiye'den Ankara'yı vurmak için fırlatacağı bir S-400 füzesini, hedef saptırıp belki de Tahran'a düşürecek etkiye sahip... Bölgemizde müthiş satrançlar oynanıyor, peşpeşe inanılmaz hamleler geliyor. İçeride kısır çekişmelere odaklanıp, ANKARA ile boğuşmak yerine tüm ülke olarak sınırımızın dibinde oynanan oyunlara kilitlenmemiz gerekiyor.
Ankara'nın enerjisini ve AKLI'nı içeride tutmak isteyenlerin başında PKK terör örgütü, malum yapılar ve dünyada ne olduğunu anlayamayanlar geliyor. 2006 yılında İsrail Lübnan'a girdiğinde ABD Dışişleri Bakanı Rice "Lübnan'da yaşanan acılar YENİ ORTADOĞU'nun DOĞUM SANCILARI" diyordu. İsrail Lübnan'ı yıkıyordu... Rice "Bu yıkım KREATİF yani özgün, SANATSAL YIKIM" diyordu. Yeni bir Ortadoğu kurmak için ESKİSİNİ sanatsal çalışmayla YIKMAK gerekiyordu. Irak ne kadar sanatsal yıkılırsa İsrail'e, Suriye ne kadar kreatif yıkılırsa Tel-Aviv'e yarıyordu. Onun için siyonist baronların dergisi TIME dün 8 kişilik YILIN ADAMLARI listesine DAEŞ'in kurucusu Ebubekir El Bağdadi'yi koyuyordu. Yılın Adamı olacak kadar önemliydi TIME için Bağdadi! 30 bin kişilik DAEŞ Irak ve Suriye'de Danimarka'dan daha büyük toprağa sahip olup KREATİF bir YIKIM gerçekleştiriyordu. Bu sayede onlarca savaş gemisi, yüzlerce savaş uçağı ve yüzbinlerce askeri bölgeye topluyordu.
Ve dahası Danimarka'yı bile elektromanyetik silahlarla donatılmış savaş gemisi gönderecek hale getiriyordu. İşin en ilginç yanı ise dünya DAEŞ'in sattığı petrolü konuşuyor, herkes "Kim satıyor bunu" diye birbirini suçluyordu. O kadar silah, o kadar füze, o kadar LAZER teknolojisi ile DAEŞ'in petrol üretim tesislerini yok etmek kimsenin aklına gelmiyordu. Elektro-manyetik silahla bir uçağı düşürmenin veya bir petrol üretim tesisini vurmanın maliyeti acaba ne kadardı? Dedim ya az önce meraklıyım diye, asker dostuma yönelttim bu soruyu; "Eğer elinde elektro manyetik silah teknolojisi varsa bir hedefi vurmanın maliyeti 1 DOLAR" dedi. DAEŞ'in 10 tane petrol tesisi olsa, ortadan kaldırmanın maliyeti 10 DOLAR... Ve düğüm DAEŞ'in ilk girdiği MUSUL'da çözülecek, sonra Rakka'da!
Ankara'yı rahat bırakıp, tamamen bölgeye, oynanan müthiş oyunlara çevirmek gerekiyor!
Çünkü; Sanatsal Yıkım Patronlarınca Yılın Adamı Adayı seçilen Bağdadi'ye kimse kıyamıyor!
