Peki ya sizler bizi okurken nasıl şarkılar dinlersiniz acaba?
Bilebilsek, daha ortak bir duyguda buluşabilirdik belki...
Hadi şimdi bir kaç meslektaşımın yazılarına göz atalım ve biraz tahmin yürütelim; Mesela Hakkı Yalçın ustamız, "Dün gece yolda yürürken, bütün bunlar takıldı aklıma.
Sokak lambasından yüreklere aynı umut ışığı girmiyordu. Bazıları ardına kadar açmıştı kapılarını. Sevgiye, haksızlığa karşı direnişe, umutlara. Çığlıklarını duyuyordum yürekli insanların. 'Kahrolsun bu pis düzene alkış tutanlar' diye haykırıyordu..." demiş dünkü yazısında.
Sizce Usta'nın kulaklarında çınlayan şarkı hangisi olabilir? Durun, adınıza tahmin yapıyorum; Portekiz fado'larının en hüzünlüsü! Hem de Amalia Rodrigues'den.
Bülent Erandaç dostumsa, "2'nci Cumhuriyet'in Birinci Cumhur/Başkanı olarak Tayyip Erdoğan liderliğinde, içinde yaşadığımız 21'nci yüzyılda Yeni Türkiye'nin BÜYÜK OLMA süreci başlayacak" diyor. Hayır yanıldınız sevgili okur, "Birlikte yürüdük bu yollarda" değil. Yazarın gönlünde olan, doğrudan "Dağ başını duman almış" marşıdır, kalıbımı basarım...
Genç arkadaşım Mehmet Akarca ise, "Bedelli Askerlik bir an önce tekrarlanmalı!
Hele koşullarını, maliyeyi-bürokrasiyi fazla devreye sokmadan, bizzat; ülke için bir şans olan Genel Kurmay Başkanımız ve ülke için bir şans olan Başbakanımız birlikte kararlaştırırlarsa" demiş yine dünkü Takvim'de; Gençtir, büyük ihtimal Şebnem Ferah filan dinliyordur diye düşündüm önce. Ama konuya bakınca kesin 'yanık asker türkülerimizden biridir'dedim. Hayır 'Harbiye Marşı' olamaz. Ne o öyle, bir yanda bedelli, diğer yanda "Yaşa varol Harbiye, yıkılmaz satvetinle!"
Bendenize gelince, hangi konuda kalem oynatırsam oynatayım mutlaka 68 kuşağının parçalarını dinleyerek yaparım işimi. Ve şöyle düşünürüm; Şimdi 'Canadian Sunset'in melodisine kaptırmışım gidiyorum ya, acaba 'Fıldır fıldır Hayriye' şarkısı eşliğinde okunma ihtimalim var mıdır?' İşte o zaman, ne huşu içinde anlattığım denizin mavisinin o kadar mavi, ne satırlar arasında estirdiğim meltemin o kadar tatlı ve ılık kaldığına inanırım. Bu yüzden, sizlerle her gün buluştuğumuz bu köşelerde, keşke bilebilsek 'o anda yüreğinizden hangi şarkılar geçmekte?' İşte o zaman değmeyin yazının keyfine...
'Med Cezir' hata ediyor!
Star'da yayınlanan 'Med Cezir' dizisi oyuncularından Ali Aksöz, sinemanın yeni Yılmaz Güney'i olma yolunda emin adımlarla ilerliyordu. Ama ne olduysa son bölümde senaristler tutup bu genç adama 'sevgilisinden para kabul eden' bir sahne yazdılar. Nitekim konu komşu (dizi bir ATV'de bir de bizim evde izlenir) bu duruma isyan ettiler. "Yok şekerim çocuğun karakterini değiştiriyor bunlar, bilerek kötü yapıyor Ali'mizi!"
Ayaklanmanın nedeni aslında Ali Aksöz'ün orta yaş hanımların tam da 'dişlerine göre' olması!' Hele de Çağatay Ulusoy'un körpeliğiyle kıyaslandığında. Bu yüzden, 'Turhan Seyfioğlu kılıklı bu yeni Yılmaz Güney'lerini yere göğe koyamıyorlar.
Karıma soruyorum, "Oğlanı nasıl buluyorsun?" "Fena bi şey" diyor.
Özellikle ve kıskançlıkla 'oğlan' dediğimin, sizin gibi o da farkında.
Sonuç, Bu genç adam sırf 'Çağatay' harcanmasın diye bilerek ve göz göre göre harcanıyor. Beyaz perdemizin yıllardır aranılan 'yeni çirkin kral' umudu da böylece sonraki baharlara kalıyor... Tabii bulunabilirse.