Nokta) Yeniden dönersek uçağın pilot kabinine; Pilotun adı Paul Tibbets. Ve üç yıl önce ölmüş adam. Bilmeyenler için anlatalım, dünyanın ilk ölümcül uçağının adı olan Enola Gay, aslında pilotun annesinin adıymış. Ama ne paradoks di mi? Sen kalk teyyarene önce ananın adını yaz, sonra git atom bombasıyla onca çoluk çocuğu öldür! Tabii Tibbets, bir gün hedefinin Hiroşima olacağını bilmiyordu, günahını almayalım.
Ve bu katliamdan üç gün sonra... Bu kez yer Nagazaki. 9 Ağustos'ta ikinci atom bombası patlıyor. Ve yüz binlerce kişi daha ölüyor. Bu arada kaderin oyunu, iki bombadan da kurtulan tek bir kişi var; Tsutomu Yamaguchi.
Vahşetlerden sıyırıp, vahşi medeniyete kadar yaşıyor Tsutomu. Dünyada 'üçer gün arayla iki kere atom bombasından kurtulan' tek insan.
Hiroshima'dan yaralı dönüyor evine, arkasından bir bakıyor ki; Nagazaki'de, tepesinde yine bir atom bombası daha!
Ondan da yırtıyor şanslı köftehor. Ve bu yıl 94 yaşında ölüyor. Biz de ardından düşünüyoruz ki; Bu şans mıdır değil midir diye?
Not; Yamaguchi, her iki patlamada da merkeze üç kilometre uzaktaymış. Ve sonrasında kanser olmuş. 2006 yılında çekilen bir belgeselde yer almış. Bu durumunu yıllarca neden kimseye söylemediği sorulduğunda, "Gereksiz ilgi çekmemek için" cevabını vermiş. Ve yaşamı boyunca nükleer karşıtı gösterilere katılmış.
* * *
AKP'Lİ BAŞKAN BİZE 'HAYIR' DEDİ!
İki gün önce bu köşede, Beykoz belediye başkanının kıydığı nikahla ilgili aldığım bir maile yer vermiştim.
Gönderen şöyle yazmıştı; "Bugün Beykoz'da bir nikaha gittim. Tesadüf bu ya belediye başkanı nikahı kıydı. Nikahı kıyarken kıza sordu. 'Evet' mi diye.
Yanıtı aldıktan sonra misafirlere döndü ve 'işte 12 Eylül'de de sizlerden bu cevabı bekliyoruz.
Evet diyeceksiniz değil mi?
Aslında hayır demek din bakımından da iyi değil. Her şeye evet deyin!' dedi. Ortalık müthiş karıştı. Kızın babası başkanın üzerine yürüdü. Bir taraftan kadınlar ağlamaya, sinir krizi geçirmeye başladılar. Kısacası başkan nikahın içine etti. İşte koskoca Beykoz'a yakışan başkan bu."
Mail böyleydi, ben de bir ekleme yapmıştım, "Haber eğer doğruysa, işte böyleleri referandumun ciddiyetini bozuyor" diye... Bunun üzerine başkanın basın danışmanı Abdurrahman Fidancı bey bir açıklama göndermiş; "Sayın Başkanımızın selamlarını ileterek, nikahı, AK Parti Beykoz Kadın Kolları Yönetiminden Fatma Ormancı tarafından davet edilerek kıydığını, 'Hayır Demek Günahtır' ifadesini kullanmadığını ki, (bu kayıtlarda mevcuttur) kendisinin nikah memuru değil, bir ilçenin belediye başkanı olduğunu, dolayısıyla, ülkemizi, bölgemizi, geleceğimizi yakından-doğrudan ilgilendiren konularda, çeşitli platformlarda görüşlerini açıklamasının gayet doğal olduğunu belirtmektedir. Hele yazıda şahsına ait hakaret içeren sözlerden dolayı da üzüntü duymaktadır..."
Ben de başkan selamlarımı iletiyorum. Ayrıca hakareti (yazının bana ait bölümünde) nerden çıkarıyorsunuz? Ben üslubum gereği olsa olsa biraz latife yapmışımdır.
Ayrıca dün de benzeri bir haber vardı televizyonlarda; İzmir Buca'da CHP'li Belediye başkanın oğlu evleniyordu Deniz Baykal da şahitti. Gelin ve damat da 'evet' dememek için, İngiltere prensi Charles'in rahmetli Diana'ya hitaben yaptığı gibi 'Kabul ediyorum' dediler bir ağızdan.
Üstüne üstlük Deniz Baykal da "evet" değil. "Şahitliği kabul ediyorum" dedi.
Sayın başkana söyleyin sayın basın danışmanı, yok mu birbirinizden farkınız? Ayrıca her iki taraf olarak bütün platformları kullanmaya devam edin hoş oluyor da, bizim bunlara bakarak mı evet ya da hayır diyeceğimizi sanıyorsunuz?