Prof. Dr. Nihat Hatipoğlu kaleme aldı: Kalbinizi tövbeyle yıkayın
Prof. Dr. Nihat Hatipoğlu, 11 ayın sultanı Ramazan'da Takvim okuyucularıyla bir araya geliyor. Hatipoğlu, bugünkü köşesinde 'Kur’an-ı Kerim bu ayda indi' başlıklı yazısıyla okurlarımızdan gelen soruları yanıtladı. İşte Prof. Dr. Nihat Hatipoğlu'nun 11 ayın sultanı Ramazan ile ilgili 5 Nisan 2022 tarihli yazısı...
Dilerseniz, bir an için kalbinizi elinize alın. Yüreğinizi gözetleyin. Kirlendiğini, yıkanması gerektiğini hissediyor musunuz? Nasıl temizleyeceksiniz? Neyle? Belki gözyaşlarıyla, belki tövbeyle, belki bir mazlumun duasıyla...

Esirgeyen ve bağışlayan Allah'ın adıyla... Kutlu bir mevsimdeyiz. Bir fırsat dönemindeyiz. Rahmetin, sevginin, merhametin kapıları sonuna kadar açık. Kutlu Müslüman'ını bekliyor. Rabbi'yle iyi olan, kalbiyle iyi olan, çevresiyle iyi olan, insanlıkla iyi olan, kahır değil avuç avuç rahmet sunan Müslüman'ı. Başkasının günahından önce kendini sorgulayan, caddede kıvranmış bir uyuşturucu kurbanını gördüğünde iliklerine kadar titreyen Müslüman'ı. Bugünlerde kalbimizi, vicdanımızı tarayalım. Tam bir hesaplaşmaya girelim kendimizle, kendimize acımadan. Hayattan ne anlıyoruz? Nefes alıp vermek ne demektir? Ölüm nedir, ölüler nerede? Acaba dönebilseler neler konuşacaklar? Nelerden dem vuracaklar? Gözlerimizin ta içine bakıp nelerden sakmamızı söyleyecekler? Hangi erdemlerden bahsedecek, kimlerin başlarının kırık, orada milyonlarca pişmanlık yaşadıklarını anlatacaklar? Belki dillerle değil, sadece bakışlarla, kelime ve harfsiz konuşacaklar. Belki insan olma misyonundan nasıl isyan misyonuna yıkıldığımızı anlatacaklar. Dilerseniz, bir an için kalbinizi elinize alın. Yüreğinizi gözetleyin. Kirlendiğini, yıkanması gerektiğini hissediyor musunuz? Nasıl temizleyeceksiniz? Neyle? Belki gözyaşlarıyla, belki tövbeyle, belki bir mazlumun duasıyla... Kimileri bir lokmanın mahrumiyetini yaşarken, içinde bocaladığınız sınırsız lüks ve israfın, başkasını hor görmenizin ne denli bir insaf ve vicdan kaybı olduğunu düşünebiliyor musunuz? Gelin hep beraber, "Kapına geldik ey merhametlilerin merhametlisi; kalbimizle, elimizle, dilimizle, kalemimizle yaptığımız bütün isyanların pişmanlığından kapına geldik. Sen bize kapıyı örtersen gidecek yerimiz yok" diyelim. Ve şöyle yalvaralım: "Yarabbi, hidayete ulaşmış olduktan sonra kalbimizi eğriltme."

SADAKA VE NİYET
Özellikle Ramazan aylarında yardımlaşma ve dayanışma artınca, biraz da konulara yabancı olanlarımız tarafından merak edilen bir husus vardır; sadaka kime verilir, kime verilmez? Elbette bu konu önemlidir ve bilinmesi gerekir. Ancak belki de bundan önce bilinmesi gereken şey, sadakanın kime verilip kime verilmeyeceğinden ziyade, sadaka verirken insanın içindeki niyet ve samimiyettir. Gösteriş uğruna, bin bir şatafat ve tantanayla yapılan büyük bir yardım kişiye fayda sağlamayacağı gibi, bazen bir insanın diğerine içten gülümsemesi, ona hadsiz sevap kazandırabilir. Burada ölçü, ihlas, samimiyet ve niyettir, Allah rızası için vermektir. Bazen niyet, verilen bir kömür parçasını değeri ölçülemeyecek elmas hükmünde kılabilir.





Kabir ziyareti şart mı? Uzaktan dua okuyamaz mıyız?