Karıncayı bile incitmeyen alim

Osmanlı’da 24 yıl Şeyhülislamlık yapan Zembilli Ali Efendi, yüzlerce idamı önledi. Padişahın karıncaları öldürmesine bile izin vermedi.

Kaynak GAZETE Giriş Tarihi 07 Haziran 2018 Güncelleme 07 Haziran 2018, 00:00
Karıncayı bile incitmeyen alim

İÇİNDEKİLER

Osmanlı'nın 8. Şeyhülislamı olarak görev yapan Zembilli Ali Efendi, aslen Aksaraylı'dır. Karaman'da 1455'te doğdu, 1525'te İstanbul'da vefat etmiştir. Evinin penceresinden dışarıya bir zembil sarkıtırdı. İnsanlar sorularını bir kağıda yazıp zembilin içine atardı. O zembili yukarıya çekip cevabını yazar, tekrar zembili sarkıtırdı. Bu nedenle "Zembilli Ali Efendi" adıyla meşhur oldu. Yavuz Sultan Selim Hân döneminde görev yapan Zembilli Ali Efendi, hak adamı ve doğruluğu ile dikkati çekmiştir. Padişahın her hareketinde, İslâmiyet'e uymasında yardımcı olmuştur. 1516'da yapılan seferler için fetva vermiştir.



HER HÜKMÜ DİNE UYGUN
Her türlü dünya zevkine karşı koyarak kendisini ibadete veren, Zembilli Ali Efendi, dine uymayan her çeşit hükme-karara şiddetle karşı çıkardı. Yavuz Sultan Selim Hân'ın, şiddetli hareketlerini bile teskine muvaffak oldu. Bir defasında Yavuz Sultan Selim, Topkapı Sarayı hazinesi görevlilerinden 152 kişinin sorumsuz davranışlarından dolayı idamını emretmişti.
Zembilli Ali Efendi, bu kararı duyunca derhal Dîvân-ı Hümayun'a koştu. Vezirler ayağa kalkıp saygı ile karşıladılar ve baş köşeye oturttular. Şeyhülislâmın divana gelmesi âdet olmadığından, niçin geldiğini sordular.
Padişahla görüşmek istediğini söyledi.
Huzura alınınca Yavuz Sultan Selim'e "Fetva vazifesinde bulunanların bir işi de padişahın ahi- retini korumak, onları dinen hata olan şeylerden sakındırmaktır. 152 kişinin idam edilmesine ferman çıktığını duyduk. Öldürülmeleri için dinen bir sebep tespit edilmiş değildir.
Bunların af buyrulması rica olunur" dedi. Bu sözlere kızan Yavuz Sultan Selim, "Bu iş saltanatın gereğidir. Âlimler böyle işlere karışırsa devlet idaresi kargaşaya uğrar. Sorumsuzluklara göz yummak, beğenilecek tutum değildir. Bu işlere karışmak sizin vazifeniz değildir" diye tersledi. Zembilli Ali Efendi, Yavuz Sultan Selim'in bu sözleri karşısında;
"Bu karar ahiretiniz ile ilgilidir ve buna karışmak da bizim vazifemizdir. Eğer affederseniz ne iyi ne güzeldir. Yoksa ahirette cezaya müstehak olursunuz" dedi. Kızgınlığı yatışan padişah, "Affettik" diyerek lütuf gösterip, neşe ile sohbete başladı. Sonra da o kişileri azarlayıp tekrar aynı görevlerine dönmeleri için emir verdi. Zembilli Ali Efendi, bir defasında da aynı şekilde ipek ticaretinde yanlış yapan 400 kişinin idamını durdurdu.
Yavuz Sultan Selim, Zembilli Ali Efendi'den çok etkilenip onu şeyhülislâmlıktan sonra en yüksek makam olan kadıaskerlik vazifesine tayin etti.
Bunu da bir yazı ile kendisine bildirdi.
Ancak Zembilli Ali Efendi, bu teklifi önce nezaketen kabul etti. Sonra da şöyle bir cevap yazıp gönderdi: "Velâkin hazret-i Hak ile ahdim vardır ki: Söz veya kaleminden (Hükmettim!..) kelimesi çıkmaya...
Ol ahdimizi korumak yüzünden, vukû bulan kusurumuzu af buyurmak, bu duacınızın sonsuz recâlarıdır..." Yavuz Sultan Selim, Zembilli Ali Efendi'nin dünyaya, dünya malına ve mevkiine rağbet etmediğini, ahirette kurtuluşu istediğini görerek çok sevindi. Ona beş yüz altın hediye gönderdi.
Zembilli Ali Efendi, Kanuni Sultan Süleyman devrinde de vazifesinde kalıp Rodos Seferi'ne katıldı. Rodos'un fethinden sonra orada imamlık ve hatiplik yapıp, İslâm müesseseleri kurdu. Bir gün Kanuni Sultan Süleyman Hân, meyve ağaçlarını karıncaların sarması üzerine ne yapacağını düşünür.
Karıncaları kırmak için meseleyi Zembilli Ali Efendi'ye güzel bir beyitle sorar ve şöyle der:
"Dırahtı (ağacı) sarmış olsa eğer karınca.
Zarar var mı karıncayı kırınca." Zembilli Ali Efendi de zarif bir ifade ile sorulan bu sorunun altına şöyle yazarak cevap vermiştir:
"Yarın divânına Hakk'ın varınca Süleymân'dan alır hakkın karınca." Zembilli Ali Efendi, 24 yıl şeyhülislâmlık yaptı. Ömrünü, ilme, talebe yetiştirmeye ve İslâm'a hizmete harcamıştır. Kendisine "Mevlânâ Sûfî Ali Cemâlî" de denilmiştir.

YARIN: HIZIR ÇELEBİ EFENDİ

MEVLÜT YÜKSEL / İSTANBUL'UN MANEVİ SULTANLARI