Bir Allah'ın kulu yok mu?
Unutmadan dün Beşiktaş'ta Lens diye bir oyuncu vardı. Beşiktaşlılar sezon başından beri patlamasını bekliyor. En sonunda tribünler patladı "Dışarı" diye protesto etti. Dün forma giydiği ilk 45 dakikada 3'e bir yakalanan pozisyon öyle bir harcadı ki saç baş yoldurdu.
Cumartesi günü Beşiktaş'ın borcu açıklandı. Rakam 2 milyar TL'ye yaklaştı.
Nasıl ödenecek bilmiyorum ama Beşiktaş yönetimi iki gün önce Lens'i transfer ettiğini resmen açıkladı. Bunun maliyeti tam 55 milyon TL... 40 bin Beşiktaş kongre üyesi arasında bir Allahın kulu kongre üyesi bunu sorgulamaz mı; gerçekten inanılacak gibi değil!
Mert Aydın: Kırmızı gece
Tam sevinmiştik hafta sonunda.
Kimin kazandığından bağımsız gerginliğin az olmasıydı mesele. Ama aynı statta dün gece bu kez dirsekler, çirkin itirazlar, itiş kakış ve kırmızı kartlar başroldeydi.
Hafta sonu futbol resitali sunan Quaresma, bu kez oyuna girdikten kısa süre sonra önce dirsek atıp kırmızı kartı gördü. Yetmedi geri dönüp hesabı kapatmak istedi.
Önüne çıkana vurmayı ihmal etmedi.
İki takım oyuncuları birbirleriyle kavga etmekten bir süre futbol oynayamadılar. Volkan Demirel yılların tecrübesi. Takımının attığı ikinci golden sonra saçma sapan bir sarı kart gördü.
İspanyol rüzgarı
İkinci yarı ikinci sarı kartı görme çabasını sürdürdü ve atıldı. Alper sarı kartı varken Tolgay'ı herkesin gözü önünde itiverdi ve atıldı.
Halbuki ilk yarıda karşılıklı pozisyonlar vardı. Negredo ve Soldado karşılıklı goller atmış İspanyol rüzgarını hissettirmişti.
Beşiktaş, Lens'in bonservisini aldığı şu günlerde daha iyi bir performans bekliyordu. Ama Hollandalı oyuncu sahada hayalet gibiydi.
Birinci sınıf pas verdi
Bulduğu pozisyonda da Hasan Ali yetişene kadar düşündü. Fenerbahçe'de uzun süre sonra oynayan Mehmet yorulana kadar etkiliydi.
İkinci golde Şener'e verdiği pas birinci sınıftı.
Tabii art arda gelen kırmız Kartlar teknik adamların taktik planlarını alt üst etti.
Oyuncu değişikliği haklarını istedikleri gibi kullanamadılar.
Kaleci Volkan Demirel atılınca kırmızı kart görüp oyundan atılınca yerine oyuna giren Kameni ısınmadan kalesinde golü gördü.
Açıkçası uzun yıllar unutulmayacak bir derbi yaşandı.
Ne yazık ki unutmama nedenimiz sahada oynanan futbol olmayacak.
Bu sonuç 1 ay sonraki rövanşa bilinmezlik bıraktı. Az da olsa avantaj Fenerbahçe'de.
Dr. Gürkan Kubilay: Dispne
Trabzon maçını düşünen Güneş, 2 sol bekten sol kanadını kurmuş, ''belki bu sefer olur'' diye Lens'i başlatmış, aynı şekilde Akhisar maçını düşünerek rotasyona giden F.Bahçe, 4-4-2 başlamış, öne Alper ve Soldado'yu koymuş, orta sahanın sol dışını Ekici'ye teslim etmişti.
Maç önü A Spor yayınında ''Ekici'nin sağlam olduğuna inanmasa ilk 11'e koymaz, Talisca, Negredo ikilisi birbirine pas ile gol bulur, Soldado'da kalabalık giden F.Bahçe'nin gol ayağı olur'' demiştim.
Daha ilk yarı tümü oldu. Ama, 2 sol bek'in oynadığı kanat, buna rağmen en çok atak yiyen yer oluyordu. Babel ve Q7'nin olmadığı hücum aksiyonu, Beşiktaş'ın 30 dakikada sadece 3 orta yapabilmesini sağlıyordu.
Tüm atak şansı, Talisca'nın bire birdeki ataklarına kalıyor, maçın en kötüsü Lens'in ağırlığı ,hem orta yapmasını engelliyor, hem de bomboş pozisyonda ne pas verip, ne de şut atabildiği bir garabet durum yaratıyordu. Oysa atsa, 2. yarıya o başlayacak, Quaresma da belki atılmayacaktı.
Öndeki adamlarına Medel ve Tolgay'dan da pas bağlantısı yoktu. F.Bahçe ise Aatıf, Ekici ve Alper ile topu ayağında daha bilinçli tutan ve öne oynayan takımdı.
Bu, Beşiktaş'ı bozdu.