Ünal Aysal bombaladı!

Galatasaray Başkanı Ünal Aysal'dan, Futbol Federasyonu'na sert eleştiriler...

Giriş Tarihi 19 Mayıs 2012, 00:00 Güncelleme 19 Mayıs 2012, 17:36
Ünal Aysal bombaladı!

İÇİNDEKİLER

Geçen sezon tarihinin en başarısız günlerini yaşayan Galatasaray'da Adnan Polat'ın yerine başkanlık koltuğuna oturan Ünal Aysal şampiyonluğa giden süreci anlattı. Hem yeni bir yönetim hem teknik heyet hem de yeni oyuncularla zorlu maratondan alınlarının akıyla çıktıklarını söyledi. Şike olaylarının patlamasıyla, 'Bu sistemde ne işim var' diyerek gitmeyi bile düşündü. Ancak Galatasaray sevgisi ağır basınca kurduğu başarılı sistemle Sarı-Kırmızılı takımın şampiyonluğa giden yolunu açtı. Başkan Ünal Aysal, Akmerkez'deki ofisinde Zaman Gazetesi'nden Hacı Hasdemir'in sorularını cevapladı:

İlk şampiyonluğunuzda neler hissettiniz?

Aslında çok bir şey hissetmedim. Sezon içinde zaten şampiyon olacağımız duygusunu fazlasıyla yaşamıştık. Sezon başında biraz sendelemiştik ancak ardından devamlı puan farkını açarak iyi bir sezon geçirmiştik.

Play-Off'taki düşüşü neye bağlıyorsunuz?

Bu kupanın diğer kupalardan farklı bir tarafı vardı. Normal ligi oynadık ve puan farkını yakalayınca rehavete kapıldık. Önüne de ikinci bir koşu konulmuş gibi düşündü oyuncularımız. Fenerbahçe ise bizi yakalamak için bunu bir şans olarak gördü. Onlar güçten düşmedi, bilakis bu şanslarını iyi değerlendirmek için final serisinde daha moralli oynadı.

Sezon başında hem yönetimin hem de takımın yeni kurulması bir risk miydi?

Evet. Ama biz bu riski almak zorundaydık. Takım sıfırdan kuruldu. Düşünün son Kadıköy'de oynadığımız F.Bahçe maçında sahada Hakan Balta dışındaki bütün oyuncular yeniydi. Diğeri ise yepyeni bir yönetim işbaşındaydı. Bunun sancılarını çok yaşadık. İtiş kakışla anlaşmanın yolunu bulduk.

Yönetim sorunlarını nasıl çözdünüz?

Fikir ayrılıklarını hoşgörüyle yönettim. Bazı şeyleri duymadım, görmedim.

F.Bahçe şampiyon olsaydı ne düşünürdünüz?

Geriye bakarak düşündüğüm zaman şunu görüyorum. Eğer biz Play-Off'un son maçında kupayı kaybetseydik çok ciddi bir moral bozukluğu olurdu. Çünkü ne yaparsanız yapın, ne kadar uğraşırsanız uğraşın bazı insanlar formülü bulup yine şampiyon olabiliyorlar diye düşünülürdü.

3 Temmuz'da başlayan şike olaylarından dolayı koltuğa oturduğunuza pişman oldunuz mu?

Şaşkınlık oldu. Futbolda işlerin bu boyuta kadar geldiğini düşünmemiştim. Senelerdir sporda bazı şeylerin döndüğünü duyuyordum. Ancak tapeler, dosyalar, gözaltılar ortaya çıkınca inanın gözüm korktu. Böyle bir sistem varsa benim burada ne işim var dedim.

Türk futbolu nasıl temizlenir?

Burada en önemli görev Federasyon ve Kulüpler Birliği'ne düşüyor. Bu iki kurum iyi organize olur ve kurumsal yapılarını buna göre kurarlarsa sorunlar ortadan kalkar. Federasyon başkanları kulüp yönetimlerinden kesinlikle gelmemelidir. Oraya gelen insan içindeki takım sevgisini atamaz.

Demirören'in size ve F.Bahçe'ye verdiği kupa görüntülerini nasıl değerlendiriyorsunuz?

İki resmi yan yana koyarsanız her şey ortaya çıkar. Gerçi bizde fotoğraf çekilecek durum yoktu. Saracoğlu'nda ışık yoktu. Stat sulana sulana göl olmuştu. Ayaklarımız suya batarak kupa aldık. Hatta almadık, Federasyon Başkanı kupayı Ayhan'ın eline attı. Vermemek için de bütün gece direndi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan devreye girmeseydi kupayı alabilir miydiniz?

Hem alabilirdik hem de alamazdık. Şöyle ki, devletin temsilcisi vali ile futbolun otoritesi Federasyon oradaydı. Bütün bir gece kupayı almak için çok uğraştık ancak bir türlü vermediler. Sonunda devreye Başbakan'ımız girdi. Onun talimatıyla yarım saat içinde ortam hazırlandı. Burada Federasyon'un tarafsızlığından bahsedemeyiz.

Federasyon seçimlerinde neden etkili olmadınız?

Federasyon seçimlerinde etkili değil seyirci olduk. İstesek de etkili olamazdık. İnanılmaz bir organizasyonla karşı karşıya kaldık. Bu kadar güçlü bir oluşumla mücadele etmemiz çok zordu. Bu yüzden sadece genel kurulda bir kulüp başkanının federasyon başkanı olmasının haysiyet kırıcı olduğunu söylemekle yetindim. Bu kez seçimlerde etkili olmak zorundayım. Biz sonuna kadar çalışıp, içinde en sıhhatli ortamda futbolun oynanacağı kurumun oluşmasında yardımcı olmalıyım. Gelen, sadece tarafsız şekilde futbolu yönetsin. Tabii bu yönetimin devletin de desteğini alması gerekiyor.

21 günlük hak mahrumiyetini değerlendirir misiniz?

Böyle bir cezayı neden aldım anlamadım. Spor ahlakına uygun davranmadığım içinmiş. Ben Federasyon'un seçmeniyim. Ben Federasyon'u kritik etmezsem kim edecek? Zaten herkes Federasyon'dan korkuyor. Aslında bu durumda kendilerini sorgulamaları gerekiyor. Beni arayan herkes verilen cezanın ne kadar komik olduğunu söylüyor. Ben bunu yapmazsam nasıl kulüp başkanlığı görevimi yürütebilirim?


Şike soruşturması yüzünden ceza alacağınızı düşünüyor musunuz?

Biz UEFA'dan ceza alacağımızı kesinlikle düşünmüyoruz. Çünkü gerekli tedbirlerimizi aldık. Buna devletimizin de müsaade edeceğini zannetmiyorum. Başbakan'ımızın da bizi koruyacak tedbirleri alacağını düşünüyorum. Başka takımlara verilecek cezalar da çok fazla bizi ilgilendirmiyor.

Terim bir gün G.Saray'a başkan olur mu?

Başkanlıktan ziyade Fatih Terim'e Alex Ferguson modeli daha çok yakışır. Başkanlıktan ziyade federasyon ve uluslararası alanlarda üst düzey yöneticilik yapabilir. Ancak tabii gelecekte neler yapacağına en iyi kendisi karar verebilir.

Sezon başında yönetim içinde Terim'i oyladınız mı?

Bunların hepsi şehir efsanesidir. Hiç kimse oylanmadı. Seçildiğim günün ertesinde Fatih Terim'le randevulaştık. Karşılıklı olarak uzun ve çok yararlı bir görüşme yaptık. Ben Fatih hocayı gelmeden önce biraz araştırdım. Geldikten sonra da yönetimde hiç kimseyi konuşturmadım.

Terim için 'heyecanını kaybetmiş' açıklamasından pişman mısınız?

Maalesef sezon başında Fatih Terim konusunda şu farkı yakalayamamışım. Fatih hocanın o günkü hafif tedirginliğini heyecan kaybı olarak değerlendirmişim. Ancak zamanla şunu fark ettim ki eski Terim'le yeni Terim arasında daha tedbirli davranma ve tecrübe farkı varmış. Bunu da aradan bir yıl geçtikten sonra rahatlıkla söyleyebiliyorum.

Hocanın takımdan ayrılması gündeme geldi mi?

Abdurrahim Albayrak hem çok sevecen hem de çok heyecanlı bir yöneticidir. Zaten onu sempatik yapan da bu heyecanıdır. Fatih Terim'le Florya'da bire bir yaşıyor. Herkesin olduğu gibi Terim'in de zaman zaman farklı duygular yaşadığı oluyor. Böyle bir olayı da Albayrak yaşamış. Yönetim içinde bazı arkadaşların konuşması hocamızı rahatsız etmiş. Böyle sinirli bir anında da Albayrak beni aradı. Ancak ben ona sakin olmasını tavsiye ettim. Hocamız da sakinleştikten sonra bunları unutarak ne kadar iyi bir profesyonel olduğunu zaten gösterdi.

Albayrak'ın şampiyonluktaki payı nedir?

Yönetim kurulu içinde 16 kişiyiz. Abdurrahim Albayrak kadar özveriyle çalışan, bu kadar vaktini ayıran ve gerektiğinde cebinden para veren bir kişi daha görmedim. Bu kadar kalben bu işin içinde birinin olması çok zor. Bu çok faydalı mı faydasız mı bilmiyorum. Bazen de soğuk olmak gerekiyor.