KİŞİSEL İZLENİMİNİZ NEDİR, ŞİKE VAR MI?
70 klasör tape var. Bunları ben yazmadım. "Hiçbir şey yok" şeklinde davranmak doğru mu bilmiyorum.
"SAVCI İLE KONUŞTUKTAN SONRA ŞÜPHE DUYDUNUZ MU?"
İçeride anlatılanları duyunca şaşırdım. "Hiçbir şey olmamış" diyemedim. Sadece Fenerbahçe'nin adı geçmiyor, iddianamede birçok kulüp var.
"OLAYIN UEFA BOYUTUNDA NELER YAŞANDI?"
UEFA'ya gittik. Bir an önce karar verilmesini istediler. Bence de bir an önce karar vermek gerekiyor. "UEFA'yı dinlemeyelim" diyenler var. Yunanistan'da mahkeme devam ederken, Olympiakos Volou küme düşürüldü. Tahkim, cezayı kaldırdı. UEFA, devreye girdi ve Volou'yu 3 lig birden düşürdü. Burada olayı ortaya çıkaran emniyet güçleri. 6222 sayılı yasa nedeniyle. Bu yasa olmasa biz hiçbir şey olmamış gibi devam edecektik. UEFA'nın Türkiye'de medya takip sistemi var. Bu işle ilgili de bir masa oluşturmuşlar ve başına birini getirmişler. Mesela bu konuşmalarım da yarın UEFA'ya gidecek.
"HERKES ÜSTÜNÜZE GELMEYE BAŞLADI..."
Temmuz'da herkes şaşkındı. Bu arada Avrupa kupası maçları başlamıştı. Kulüplerin, Avrupa kupalarına gidip gitmeyecekleri belli değildi. Biz orada UEFA'ya şunu sorduk; Bu takımlar Avrupa kupalarına devam edecek mi? Yanıt olarak, "Lig tescil edilmiş. Bizdeki listede kim varsa o takımları Avrupaya alacağız" dediler. O gün Etik Kurulu'nun basın toplantısını yaptığımız gündü. (15 Ağustos) Etik Kurulu raporunda "Savunma alınmadan bu görüşlerin hayata geçirilmesi mümkün değil" denilmişti. O gün için doğru olan kararları aldık. Zaman zaman bu kararları değiştirdik. Bu süreç çok başarılı bir şekilde yönetilmiştir. Yoksa bu lig oynanamazdı. Etik Kurulu kararı uyarınca alacağımız karar doğru olmazdı. Örneğin o raporda İstanbul Büyükşehir Belediyespor'un adı geçmiyordu. 9 Aralık'ta iddianamede gördük ki, İstanbul BŞB'nin de adı eklenmiş. O gün karar verseydik ne olacaktı? Bize gelen 26 klasör 70 klasöre döndü.
0'DAN FAZLA TÖLERANS YOK MU?
Fenerbahçe yöneticilerinden yaptığımız görüşmeler iki aşamalıydı. Bir toplantı yapıp devam kararı aldılar. UEFA, bir Makedon takımına 8 yıl ceza verdiğini söyledi. Şampiyonlar Ligi, UEFA'nın amiral gemisiydi dediler. "Biz 2007 yılında bu talimatları değiştirdik" diyorlar. 2007'de sıfır tolerans uygulamasına döndüler.
26 Ocak'taki Genel Kurul'da Abdullah Kiğılı, "Futrboldaki en ağır suç ırkçılıktır" dedi ve Terry olayını anlattı. Bunlar çok farklı şeyler. Futbolda en ağır suç maç bağlamadır. Şike bir numaralı suçtur. 2 numara doping, 3 numara ırkçılık, 4 numara ise holiganizm. "Her şeyi affederiz, şikeyi affetmeyiz" diyorlar. Bir takımın yöneticileri tutuklu. Polis çıkıyor "19 maçta şike var" diyor. Tüm bunlar yaşanırken, 0'dan fazla tolerans yok mudur? "En ufak bir şüphe dahi olsa adı geçen takımı bu organizasyona alamayız" diyorlar. "Fenerbahçe çekilmezse siz göndermeyin. Yoksa tüm takımlarınız hakkında şu soruşturmayı yaparız" diyorlar.
"8 YIL MEN UYARISI"
Mehmet Ali Aydınlar, şike süreciyle ilgili çarpıcı açıklamalar yaparken Beşiktaş ile Trabzonspor'un 8 yıl men cezasıyla karşı karşıya olduklarını söyledi. Süreçle ilgili olarak Aydınlar şunları söyledi: "15 Ağustos'ta beni Nihat Özdemir aradı. "TFF'ye gelebilir misiniz?" dedim. Ali Koç ile birlikte geldiler. "Etik Kurulu raporunu inceledim. Fenerbahçe'nin Şampiyonlar Ligi'ne gitmemesi sizin yararınıza. Giderseniz Fenerbahçe çok daha büyük cezalarla karşılaşabilir. Fenerbahçeliliğiniz gereği bu şampiyonaya gitmemelisiniz" dedim. Şu an UEFA Avrupa Ligi'nde mücadele eden 2 takımımız büyük risk taşıyor. Suçlu oldukları ortaya çıkarsa, Trabzonspor ve Beşiktaş Avrupa kupalarından 8 yıl boyunca men edilecekler."
"7 AYDIR YAŞADIKLARINIZDAN DOLAYI PİŞMAN MISINIZ?"
Değilim. Bunların yaşanması gerekiyormuş. Farklı bir dünya ile karşılaştım. Aslında bu farklı dünyanın içindeydim. 1992'den beri spor yöneticisiydim. Hasan Doğan görev almamı istemişti. Olmak istememiştim ama 'ismin olsun yeter' dediler. Yeni bir dünya tanıdım. Kaderde bunları da yaşamak varmış.
"TFF BAŞKANLIĞINA ADAY OLMANIZI BAŞBAKAN MI İSTEDİ?"
İşin doğrusu kulüpler istedi. Ben de bu istekleri kırmayıp görevi kabul ettim. Çok çalışan bir insanım. Yıllardır futbol camiasının içindeyiz. Başbakan ile sadece istişarede bulundum.
"PEKİ BAŞBAKAN SİZİ ARAR VE 'GERİ DÖN' DERSE..."
Başbakan'ın bu işlere gireceğini sanmıyorum. Türkiye'de futbol özerk. Siyasetçiler fikirlerini ileri sürebilir, ama ne olacağını belirlemezler.
"GÖREVE GELİRKEN ŞİKE SORUŞTURMASINDA HABERDAR MIYDINIZ?"
Bilseydim, kesinlikle girmezdim. Seçildikten sonra Bodrum'a gittim. Teknemde telefonu açtığımda arka arkaya mesajlar gelmeye başladı. Ardından bir arkadaşım mesaj attı, "TV'lere bak" dedi. O gün hiçbir şey yapmadım, bekledim. Ertesi gün İstanbul Emniyeti'nden arayarak, savcının görüşmek istediğini söylediler. 'Durum vahim' dedim diye eleştirildim. Hala 'vahim' diyorum. Vahim olmasa bu kadar yönetici tutuklu olur mu?