Kimlere fitre verilir? Kimlere fitre verilmez?

Ramazan ayı sevincinin yaşandığı şu günlerde oruç tutmanın da huzuruna eriliyor. Elinde olmayan sebeplerden dolayı Ramazan orucu tutamayanlar ise bu durumu fitre vererek telafi etmek istiyor. Bu noktada her yıl olduğu gibi bu yıl da kimlere fitre verildiği, kimlere ise verilmediği merak ediliyor. Diyanet İşleri Başkanlığı her yıl olduğu gibi fitre miktarını da belirledi ve vatandaşlar ile paylaştı. Peki 2020 fitre miktarı ne kadar?

Giriş Tarihi 24 Nisan 2020, 19:28 Güncelleme 24 Nisan 2020, 19:49
Kimlere fitre verilir? Kimlere fitre verilmez?

İÇİNDEKİLER

Sağlık durumundan dolayı oruç tutamayanlar fitre ile ilgili soruları araştırdığı için yanıtlarını derledik. Fitre verilecek kişiler için belli ölçütler vardır ve buna uygun şekilde olması gerekir. Ayrıca fitrenin verileceği belli bir zaman da vardır ve bunun geciktirilmemesi önemlidir. Oruç tutamayanlar fitre miktarını öğrenerek fitre vereceği kişileri belirleyebilir.

FİTRE KİMLERE VERİLİR, KİMLERE VERİLMEZ?

Fitre, borcundan ve aslî ihtiyaçlarından fazla olarak nisap miktarı mala sahip olan her Müslüman'a vaciptir. Bireyin fitre ile mükellef olması için öngörülen zenginlik ölçüsü, zekâtta aranan nisaptır. Ancak fitrede zekât için öngörülen, malın artıcı olması ve üzerinden bir yıl geçmesi şartı aranmamaktadır.
– Ana, baba, büyük ana ve büyük babalarına,
– Oğul, oğlan çocukları, kız, kızın çocukları ve bunlardan doğan çocuklarına,
– Müslüman olmayanlara,
– Karı-koca birbirlerine zekât veremez.

FİTRE NE ZAMAN VERİLMELİDİR?

Sadaka-i fıtır, Ramazan Bayramı'nın birinci günü tan yerinin ağarmasıyla vacip olmakla birlikte, Ramazan ayı içinde de verilebilir. Hatta fakirlerin bayram ihtiyaçlarını karşılamaları için, bayramdan önce verilmesi daha iyidir. Ancak Bayram sabahına kadar sadaka-i fıtır verilmemiş ise, Bayram günlerinde ödenmesi gerekir. Zamanında ödenmeyip sonraya kalan fitreler ise, mümkün olan ilk fırsatta ödenmelidir.

Hadislerde sadaka-i fıtırın miktarı, arpa, hurma veya üzümden bir sâ' (yaklaşık 2.917 gram) buğdaydan yarım sâ' olarak belirlenmiştir. Sadaka-i fıtırın bu sayılan maddelerden belirlenmesi, o günkü toplumun ekonomik şartları ve beslenme alışkanlıklarından kaynaklanmaktadır. Hz. Peygamber ve sahabe dönemindeki uygulamalar dikkate alındığında, sadaka-i fıtır miktarı ile bir fakirin, içinde yaşadığı toplumdaki orta hâlli bir ailenin hayat standardına göre bir günlük yiyeceğinin karşılanmasının hedeflendiği anlaşılmaktadır. Buna göre günümüzde sadaka-i fıtır, bir kişinin bir günlük normal gıda ihtiyacını karşılayacak miktar, aynî gıda yardımı olarak verilebileceği gibi, bunun değerinde nakit de verilebilir. Ancak fakirin yararına olanı tercih etmek daha uygundur.

Ramazan Bayramı'nın ilk gününden verilmesi uygun olana fitre sadakası bayramdan 2 ya da 3 gün önce de verilebilir. Fıtır sadakası ve oruç fidyesini vermek durumunda olan kimsenin bunlardan doğrudan ya da dolaylı olarak yararlanmaması esastır. Zekât için de aynı kural geçerlidir.

2020 FİTRE NE KADAR?

Yapılan değerlendirmeler neticesinde Fıtır Sadakasının, Müslüman toplumların neredeyse tamamına yakın bir kesimi tarafından veriliyor olması dikkate alınarak, mevcut sosyo-ekonomik hayat şartları ve bir kişinin günlük asgari gıda ihtiyacı göz önünde bulundurularak 2020 yılı Ramazan ayının başlangıcından 2021 yılı Ramazan ayının başlangıcına kadar olan sürede 27.00 TL olarak belirlenmesine karar verildi.
Miktar belirlenirken hadis-i şerifler, sosyo-ekonomik şartlar ve bir kişinin günlük asgari gıda ihtiyacı göz önüne alınmıştır. Belirlenen bu miktar, "asgari miktar" olup, "sadaka-i fıtır"da verilecek meblağ konusunda bir üst sınır bulunmamaktadır. Bu konuda ideal olan, herkesin kendi hayat standardına göre asgari günlük gıda harcamalarına denk düşecek bir meblağı vermesidir. Söz konusu meblağ, gıda vb. şekilde ayni olarak verilebileceği gibi nakdi olarak da ödenebilir.

KİMLER ORUÇ TUTAMAZ?

Hastalık: Oruç tuttuğu takdirde hastalığının şiddetlenmesinden veya çok sürmesinden korkan kimsenin sonradan kazâ etmek üzere oruç tutmaması veya başladığı orucu bozması câizdir.

Yolculuk: Ramazanda yolculuğa çıkanların oruç tutmayıp sonraya bırakmaları câizdir. Ancak yolda meşakkate, bedenî bir halsizlik ve rahatsızlığa mâruz kalmak söz konusu değilse, oruç tutmak, tutmamaktan efdal

İkrâh (Tehdit ve Zorlama): Orucunu bozmadığı takdirde dövülmek veya yaralanmak veyahut öldürülmekle tehdit edilen bir kimse de oruç tutmayabilir.

Gebelik ve Emziklilik: Oruç tuttuğu takdirde kendisine yahut çocuğuna bir zarar geleceğinden korkan hâmile veya emzikli kadın, oruç tutmayıp sonradan kazâ eder. Emzirdiği çocuğun başkasının çocuğu olması hükmü değiştirmez.

Şiddetli Açlık ve Susuzluk: Açlık ve susuzluktan dolayı helâk olacağından veya aklî muvazenesinin bozulacağından korkan kimse orucunu bozabilir.

Düşkünlük Derecesinde İhtiyarlık: Böyle kimselerin de oruç tutmaması câizdir. Böyleler oruç tutmayacakları gibi, kazâ da edemeyeceklerinden fidye verirler.

Hayız - nifas hâli: Bu hallerde oruç tutulması haramdır.