NE ANLAMA GELİR
Hiç çivi sökebilen başka bi çivi görmedim. Yapısı müsait değil bi kere. Ha arka taraftan tam çivinin olduğu yere çakarsan iter geri çıkarır denilebilir. O zaman da sökücü çivi n'olucak? Böyle kendi kuyruğunu yiyen yılan gibi bir atasözü. Bozuk saat bile günde iki kere doğru yeri gösterir... Aslında bu atasözü sevgilisinden ayrılan kadın veya erkeğin varolan acıyı unutmak adına kendini başkalarına vermesini anlatır. Bahanesi işte bu maddedir. Çok salakça. O çivinin bir yerlere kaçabilecegini de hesap etmek lazım... El kol hareketleriyle anlatılmaya çalışıldığında çok yanlış anlaşılabilen bir atasözü imiş.
Buna bizzat ben, şahsen tanık oldum. Aslında o çivi bizim öyle bir kaba yerimize batarki acısı büyük olur ve acı yüzünden otururken daha dikkatli otururuz. Hadi çivi çiviyi sökmesine söker de, gelen çivi, bir öncekinin bıraktığı o boşluğu tam olarak asla dolduramaz. Çiviyi çiviyle sökünce çivi sorunu ortadan kalkmaz. Aşk acısı çeken adama gidip başka kız bulmasını söylersin. Noolur? Başka aşk acısı yaşar sonunda. Bir şeye benzemez. çiviyle yaşamayı öğrenmemiz lazım bence. Rahmetli Barış Manço şarkısında güzel açıklamış aslında bu durumu :
Çivi çiviyi söker derler, Soğuktan donanı buz ile ovarlar... Ben zaten yanmışım dostlar, Peki, beni fırına mı verseler?
* * *
MİNİ FIKRA
Kadın bebeğiyle otobüse binerken otobüs şöförü kendini tutamayıp şöyle demiş: "Aman tanrım!. Ne kadar çirkin bir bebek!.." Kadın sinirle biletini kutuya atmış, en arka tarafa geçmiş, bir adamın yanındaki boş yere oturmuş. Adam dönmüş kadına; - Özür dilerim. Acaba az önce şoförle aranızda ne geçti?
- Büyük bir terbiyesizlik etti. Hakaret...
- Bir kamu görevlisi insanlara hakaret edemez. Suç teşkil eder.
- Doğru. Gideyim de şunu bir azarlayayım.
- Merak etmeyin, ben maymununuza göz kulak olurum...
LÜTFİ ALBAYRAK