Hasan Sabbah kimdir, nasıl öldü? Haşhaşiler ve Hasan Sabbah'ın tarihteki yeri nedir? İşte hayatı

Uyanış Büyük Selçuklu dizisi için günlerdir süren geri sayım sona erdi. Tanıtımlarıyla tarihi dizi sevenlerin dikkatini çeken dizide pek çok ünlü isim yer alıyor. Dizide dikkat çeken tarihi karakterlerden birisi ise Haşhaşi Hasan Sabbah oldu. İzleyiciler bu kapsamda Hasan Sabbah kimdir, nasıl öldü sorusuna yanıt arıyor. Peki, Haşhaşiler ve Hasan Sabbah'ın tarihteki yeri nedir? İşte hayatına dair bilgiler...

Giriş Tarihi 28 Eylül 2020, 19:43 Güncelleme 28 Eylül 2020, 19:44
Hasan Sabbah kimdir, nasıl öldü? Haşhaşiler ve Hasan Sabbah’ın tarihteki yeri nedir? İşte hayatı

İÇİNDEKİLER

Bu akşam saat 20.00'de TRT 1 ekranlarında Uyanış Büyük Selçuklu dizisi başlıyor. Özellikle tanıtımları ve oyuncu kadrosuyla dikkat çeken diziye dair detaylar merak konusu olmaya başladı. Seyirciler şimdi Uyanış Büyük Selçuklu dizisinde yer alan tarihi karakterleri araştırıyor. Dizide dikkat çeken tarihi karakterlerden birisi de Hasan Sabbah oldu. Peki, Hasan Sabbah kimdir, nasıl öldü? Haşhaşiler ve Hasan Sabbah'ın tarihteki yeri nedir? İşte hayatı? İşte hayatı

HASAN SABBAH KİMDİR?

Hasan Sabbah (1050 - 12 Haziran 1124), Nizârî-İsmaili Devleti'nin ve Haşhaşî fedai grubunun kurucusu.

Din alimi olmak isteyen Sabbah tahsilini devam ettirmek için Rey şehrine gitti. On yedi yaşına kadar bağlı kaldığı Oniki İmam Şiiliğinden, karşılaştığı Fatımî daisinin etkisiyle İsmaililik mezhebine geçiş yaptı. Sabbah'taki yeteneği fark eden Irak bölgesi başdaisi İbn Attaş kendisine Fatımî Halifesi Müstansır'ın yanına gitmesini ve Darülhikme'de İsmaili mezhebi hakkında eğitim almasını tavsiye etti. İsfahan civarında iki yıl İbn Attaş'ın vekili olarak davette bulunduktan sonra Azerbaycan, Musul, Sincar, Rahbe, Şam, Sayda, Sur ve Akka üzerinden 1078 yılında Kahire'ye ulaştı. Burada başdai Ebu Davud tarafından karşılandı ve Halife Müstansır-Billah ile görüştü, ilgi ve alakasına mazhar oldu. Halife, kendisini vekil olarak seçti ve ileride Horasan bölgesinde dailik yapmasını istedi.

Hasan Sabbah, Halife Müstansır'dan sonra hilafet makamına veliaht Nizar'ın geçmesini isterken vezir ve başkumandan Bedr el-Cemali ise Ahmed el-Müsta'li'nin geçmesini istiyordu. Sabbah'ın muhalefetiyle karşılaşan el-Cemali, Sabbah'ı önce hapse attı ardından da ülkeden sürdü veya diğer bir rivayete göre Sabbah Mısır'dan kaçtı ve 1081 yılında İsfahan'a ulaştı. 9 yıl boyunca İran'ı baştan sona dolaşarak Batıniliğin propagandasını yaptı. İran'ın kuzeyine yöneldi. Özellikle Deylem bölgesi ile ilgilendi. Bu bölge İslam'ı zorla kabul etmeyen, toprakları zor fethedilen, savaşçı ve eski gelenekleri sürdüren yerli bir halkın kontrolündeydi. Bu propagandadan çok etkilenen Gilan, Mazenderan bölgelerinde 3 yıl boyunca çalışarak dağlardaki savaşçıları ve gönderdiği dailer sayesinde bölge halkını yanına çekti. Sabbah'ın faaliyetlerini izleyen Selçuklu Veziri Nizâmülmülk yakalanması için emir verdi. Bunun üzerine Hasan Kazvin'e kaçtı. Burada müstahkem Alamut Kalesi'ni karargahı olarak seçerek Nizârî-İsmaili Devleti'ni 4 Eylül 1090 tarihinde kurdu.

Alamut Kalesi'ne yerleştikten sonra kaleyi ele geçirilemez ve kuşatmalara dayanacak şekilde tahkim ettirdi ve yiyeceklerin uzun süre bozulmaması için depolar yaptırdı. Bundan sonra Alamut askeri ve idari merkezi oldu. Halife Müstansır'ın ölümünün ardından yerine Sabbah'ın muhalif olduğu diğer oğlu Müsta'li-Billah geçti. Sabbah bu durumu kabul etmeyerek Nizar'ı destekledi ve adına hutbe okuttu. İsmaililer'in Müstaliyye ve Nizariyye olarak ikiye ayrılmasıyla Sabbah Alamut'ta Nizariler'in lideri konumuna geldi ve Fatımîler'le ilişkilerini bütünüyle kesti.

Nizariler'i Fatımîler'den ayıran en önemli fark Nizariler'e düşman olanların fedailer tarafından öldürülmesinin dini bir vazife olarak kabul edilmesidir. Müritlerinin eğitim almasını yasaklayarak cahil kalmalarını sağlamıştır. Onların eğitim almasına gerek yok, çünkü Allah'ı tanımak akıl ve fikirle değil masum imamın yol göstermesiyle mümkündür. Ayrıca müritlerine cenneti vadediyor ve cennetteki mutluluğu dünyada hissetmeleri için onlara esrar içiriyordu ve bu şekilde emirlerini koşulsuz yerine getiren fedai haline geliyorlardı.

Sonunda Hasan Sabbah Elburz Dağları'ndaki Elemût Kalesi'nde karar kıldı. Kale geniş bir vadiye egemen konumdaki büyük bir kayalık üzerine inşa edilmişti. İki bin metre yükseklikteki kale kayanın tabanının yüzlerce metre üzerinde, yalnızca sarp ve dolambaçlı bir patikadan çıkılabilen bir yerde bulunmaktaydı. Rivayete göre kale Deylem krallarından biri tarafından inşa edilmişti. Kral kartalını salmış, kartal ise bu kayalığa konmuş, böylece kalenin yapımına başlanmıştı. Ve kaleye "kartalın öğretisi" anlamında "Aluh Amut" ismi verilmişti.

Mayıs 1124'te hastalanıp yatağa düşen Hasan Sabbah, ölümünün yaklaştığını düşünerek halefi olması için Lemeser Kalesi komutanı Kiya Buzrug Ummid'i seçti. Ebu Ali'yi sağına oturttu ve kendisini misyonerlik faaliyetlerinin başına getirdi. Kasranlı Adem'in Oğlu Hasan'ı sağına ve ordularının komutanı Kiya Ebu Cafer'i de önüne oturttu ve onlara imamın gelip devletin başına geçeceği güne dek Kiya Buzrug Ummid'in liderliğinde uyum içinde çalışmalarını salık verdi ve 23 Mayıs 1124 Cuma günü öldü.

Bu aynı zamanda göz alıcı bir liderliğin de sonuydu. Sünni ve Şiî İsmaili birçok vakanüvis onu keskin zekalı, yetkin, aritmetik, astronomi, büyü ve daha pek çok alanda bilgi sahibi biri olarak tarif eder. İsmailileri sevmeyen bir Arap biyografi yazarına göre Alamut'ta ikamet ettiği otuz beş yıl boyunca, ne bir kimse ortalık bir yerde şarap içebilmiş ne de testilere şarap doldurulabilmişti. Oğullarından birini şarap içtiği, diğeriniyse asılsızlığı kanıtlanmış olan Dai Hüseyin Kaini'nin katlini azmettirmek suçundan idam ettirmişti.

UYANIŞ: BÜYÜK SELÇUKLU KONUSU

Aşkla, sırla ve mücadele ile yoğrulmuş destansı bir yolculuk…

Melikşah, Anadolu'nun kapılarını Türklere açan Selçuklu Hükümdarı Sultan Alparslan'ın ölümünün ardından tahta geçer. Aynı gün çok sevdiği Kıpçak hatunu Başulu'yu doğum yaparken kaybettiği haberini de almıştır. Kıpçak-Selçuklu düşmanlığı sebebiyle yeni doğan bebek, devletin devamlılığı için tehlike arz ediyordur. Melikşah için bu durum çok zor olsa da onu bir daha görmemek ve sormamak üzere Nizamülmülk'e teslim eder.

Sultan Melikşah, Sultan Alparslan'dan aldığı Selçuklu Devleti'nin gücünü doruklara çıkarır. Fakat Selçuklu büyüdükçe düşmanları da hem devletin içinde hem de dışında çoğalmaktadır.

Doğumundan itibaren kaderinin devletle bir yazıldığı, ölene kadar da tek gayesinin devlete hizmet olacağı düsturuyla yetişen Sencer, yıllarca aldığı eğitimle idealist bir kahramana dönüşür ve bu kahramanlıklar onu Sultan Melikşah'ın fedaisi yapar. Nizamülmülk'ün en güvendiği adamlarından olan Sencer, devleti için tüm zorlu görevleri üstlenmeye hazırdır.

Melikşah ve Sencer türlü tehlikeler ile mücadele ederken en büyük destekçileri Nizamülmülk gibi liyakatli devlet adamları, Gazalî gibi alimler, Ömer Hayyam gibi bilim adamları, Yusuf Hamedani gibi irfan sahibi kişiler olacaktır. Diğer tarafta Karahanlı hanedanından gelen asil soylu Terken, Melikşah'ın hatunu olmanın verdiğii güçle devlete hâkim olmak istiyordur. Fakat onun bu ihtiraslarının karşısında devletin Baş Hatunu olan Melikşah'ın anası Seferiye, Melikşah'ın oğlu Tapar'ın Hatunu olan Gevher ve saraya gelişiyle dengeleri değiştirecek olan asil Türkmen kızı Elçin olacaktır.
Selçukluyu yıkmaya yeminli Hasan Sabbah, devlete hâkim olmak isteyen Terken'in kurduğu tehlikeli entrikalar ve hepsinin ortasında amansız bir mücadeleye giren Sencer'in Turna ile yaşayacağı fırtınalı aşk...

UYANIŞ BÜYÜK SELÇUKLU NEREDE ÇEKİLİYOR?

Uyanış Büyük Selçuklu, birden fazla ilde yapılacak olan çekimler ile bütünlük kazanacak. Bu iller, Sakarya, İstanbul ve Kocaeli olacak.

Yaklaşık üç yıllık senaryo çalışmasının ardından 13 aylık hazırlık süreci tamamlanan dizi için açık ve kapalı olmak üzere inşa edilen iki ayrı platoda 350 dekor çalışanı, 100 marangoz ve 60 kişilik destek ekibi görev aldı.

Özel olarak hazırlanan 7 bin 500 metrekare kapalı plato içerisine saray, medrese ve kervansaray, 50 bin metrekare açık platoda da Anadolu Selçuklu Obası ve Kınık Obası, Şelemzar Şehri, İsfahan Şehri ve Bizans Kalesi kuruldu.