Bingöl'ü bu denli önemli kılan unsur, sadece yaşanan depremlerin büyüklüğü değil. Bölge, jeolojik açıdan Türkiye'nin en kritik noktalarından biri olarak kabul ediliyor. Çünkü Bingöl, Kuzey Anadolu Fayı (KAF), Doğu Anadolu Fayı (DAF) ve Varto Fay Zonu'nun kesişim noktasında yer alıyor. Bu eşsiz fay düğümü Bingöl'ü hem bilimsel araştırmaların hem de afet yönetim stratejilerinin odak noktası haline getiriyor.
Uzmanlara göre, söz konusu fay hatları teorik olarak 7'nin üzerinde büyüklükte depremler üretebilme kapasitesine sahip. 2003 yılında gerçekleşen 6,4 büyüklüğündeki Bingöl depremi ve 2010'daki 5,7'lik sarsıntı, bölgedeki potansiyel riskin yalnızca birer örneği.
'Bölge Stres Birikimi Açısından Kritik'
Yer bilimci Prof. Dr. Naci Görür, son depremlerin ardından sosyal medya platformu X üzerinden önemli açıklamalarda bulundu. Görür, "Demirkanat-Kiğı/Bingöl'de meydana gelen 4 büyüklüğündeki deprem, Karlıova fay düğümüne yakın bir bölgede oldu. Bu alan büyük ihtimalle Yedisu segmenti içerisinde yer alıyor. Burada stres birikimi oldukça fazla. Geçmiş olsun" ifadelerini kullandı.
Hatırlanacağı üzere Prof. Dr. Görür, şubat ayında Yedisu'da meydana gelen 4,9 büyüklüğündeki depremin ardından da kritik bir uyarıda bulunmuştu: "Deprem KAF üzerinde gerçekleşti. Burası hem KAF hem de DAF'ın yük bindirdiği bir bölge. Deprem dirençli şehirler oluşturulması yönündeki çalışmalar ivedilikle hızlandırılmalı."
Olası Bir Büyük Deprem Kapıda mı?
Uzmanlar Bingöl ve çevresindeki bu hareketliliğin, uzun süredir enerji biriktiren fay segmentlerinin yavaş yavaş stres sınırına ulaştığını gösterdiği görüşünde.