PKK ilk kez silah bıraktı! Yeni dönem için çok kritik: Tasfiye gerekiyor! “Sadece Erdoğan çözerdi” | Diyarbakır'da kürtçe teşekkür

PKK, 46 yıllık kanlı geçmişine Süleymaniye’de düzenlenen tarihi bir törenle nokta koydu. Aralarında örgütün elebaşlarından Bese Hozat, Nedim Seven ve Tekoşin Ozan’ın da bulunduğu 30 kişilik grup, silahlarını büyük bir kazanda yakarak imha etti. Başkan Erdoğan'ın "iç cephe vurgusu" MHP'lideri Bahçeli'nin sürpriz çıkışları ve Türkiye’nin istihbarat başarısıyla şekillenen süreç, terörsüz bir gelecek için umut verirken örgütün Suriye, İran ve Türkiye kollarıyla KCK yapılanmasının da tasfiye edilmesi gerekiyor. PKK'nın silah bırakma sürecini köşesine taşıyan Sabah Yazarı Mahmut Övür, Başkan Erdoğan'ın 2005'te "Kürt sorunu benim sorunumdur" diyerek elini taşın altına koyduğunu belirterek, "Bu işi ancak Erdoğan çözerdi" vurgusu yaptı. Öte yandan muhalefet sosyal medya üzerinden psikolojik harekat başlatırken Diyarbakır'da meydanlara Başkan Erdoğan için kürtçe pankartlar asıldı.

Giriş Tarihi: Güncelleme Tarihi:
PKK ilk kez silah bıraktı! Yeni dönem için çok kritik: Tasfiye gerekiyor! “Sadece Erdoğan çözerdi” | Diyarbakır'da kürtçe teşekkür

Türkiye, yarım asrı bulan terörle mücadelesinde tarihi bir eşiği geride bıraktı.

Terör örgütü PKK'ya bağlı bir grup, dün (11 Temmuz) Irak'ın Süleymaniye kentinde düzenlenen törenle silahlarını bıraktı. "Casene" bölgesindeki törende teröristler ellerindeki silahları büyük bir kazanda yakarak imha etti. Bu tarihi an, sadece Türkiye için değil, bölge için de yeni bir dönemin başlangıcı olarak değerlendiriliyor.

ÖRGÜTÜN TEPESİNDEN KATILIM: BESE HOZAT, NEDİM SEVEN, TEKOŞİN OZAN...
Silah bırakan grubun içinde PKK/KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Bese Hozat, örgüt elebaşlarından Nedim Seven, Tekoşin Ozan ve Tekin Muş gibi isimler de yer aldı. 15'i kadın, 15'i erkek olmak üzere toplam 30 teröristin katıldığı törende silahların yakılması "geri dönüşsüz bir adım" olarak yorumlandı.

İLK KEZ: 1978'DEN BU YANA BİR İLKİ GERÇEKLEŞTİRDİLER
27 Kasım 1978'de Diyarbakır'ın Lice ilçesinin Fis köyünde kurulan PKK, ilk kez resmi ve aleni biçimde silah bıraktığını ilan etti. Milli İstihbarat Teşkilatı'nın (MİT) başından itibaren titizlikle yürüttüğü süreç, hem uluslararası alanda hem de iç kamuoyunda büyük yankı uyandırdı.

BAŞKAN ERDOĞAN: YAKINDA ÇOK FARKLI BİR TÜRKİYE OLACAK
Bu kapsamda Başkan Recep Tayyip Erdoğan bugün AK Parti Kızılcahamam Kampı'nın açılış töreninde adeta kardeşlik manifestosu gibi bir konuşma yaptı. 47 yıllık terör parantezinin kapanmak üzere olduğunu vurgulayan Başkan Erdoğan, tarihte yeni bir sayfa açıldığını belirtti. "Yakında çok farklı bir Türkiye olacak" ifadelerini kullandı.

TBMM'de bir komisyon kurulacağını belirten Erdoğan, "Sürecin yasal ihtiyaçlarını Meclis çatısında konuşmaya başlayacağız. Altını çizerek söylüyorum, Cumhur İttifakı olarak ve DEM Heyeti ile de bu süreci pişirerek geleceğe taşıyacağız." ifadelerini kullandı.

DİYARBAKIR'DA ANLAMLI PANKART: GELEK SIPAS REİS
Başkan Erdoğan'ın bu duruşu milletten takdir topladı. Diyarbakır'da meydanlara pankartlar asıldı.

Başkan Erdoğan'a teşekkür edilen pankartta Kürtçe olarak "Gelek Sıpas Reis" (Teşekkürler Reis) ifadeleri yer aldı.

Diyarbakır'da Başkan Erdoğan'a kürtçe detekDiyarbakır'da Başkan Erdoğan'a kürtçe detek

TARİHİ DÖNEMEÇ: ÇÖZERSE ERDOĞAN ÇÖZERDİ
Sabah gazetesi yazarı Mahmut Övür, PKK'nın silah yakmasını "tarihi bir dönemeç" olarak değerlendirerek, "PKK kendini feshettiğini açıklayıp yeni adıyla 'Barış ve Demokratik Toplum Grubu' olarak ortaya çıktı. Bu kez 'silah gömme' değil, 'silah yakma' yolunu tercih ederek tüm dünyaya mesaj verdi" ifadelerini kullandı.

Terörsüz Türkiye süreci (AA)Terörsüz Türkiye süreci (AA)

Övür, bu sürecin mimarı olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı işaret etti:
"Örgütü dönüştürmek kadar devletin inkârcı paradigmasını değiştirmek gerekiyordu. Bu zorluğu yalnızca Erdoğan göze alabildi. Zana'nın yıllar önce dediği gibi, 'Bu işi ancak Erdoğan çözer.'"

Sabah yazarı Okan Müderrisoğlu ise silah bırakmanın bir ilk olduğunu hatırlatarak, sürecin sadece Türkiye ile sınırlı kalmaması gerektiğine dikkat çekti:

"Bu sadece bir başlangıç. Suriye, İran ve Türkiye'deki PKK yapılanmalarının da silahsızlandırılması ve KCK'nın tamamen tasfiye edilmesi gerekiyor. MİT, üçüncü bir ülkede bu süreci yürüterek büyük bir başarıya imza attı."

Sabah Yazarı Mahmut Övür'ün "Silahları yakmak" başlığıyla kaleme aldığı yazısı:

"Dün Türkiye için tarihi bir gündü. Kendini feshettiğini ve silah bıraktığını açıklayan PKK, yeni adıyla "Barış ve Demokratik Toplum Grubu" olarak silahları yaktı ve bir ilke imza attı. O çok bilinen "silahları gömmek" yerine "silahları yakarak" dünyaya anlamlı bir mesaj verdi.

Böylece yine ilk kez bir "isyan örgütü" 150 yıllık ezberi bozdu ve "birlikte yaşama" dönemine hazır olduğunu gösterdi.
Doğrusu bu noktaya da kolay gelinmedi. "Her şey olan ama Kürt olamayan" ve yüzyıl önce temelleri atılan "tek tipçi" paradigmadan, ret ve inkârın bittiği, Türk-Kürt kardeşliğinin devlet katında karşılık bulduğu bir paradigmaya geçiş hiç kolay olmadı.

Terör örgütü PKK'dan bir grup, Irak'ın Süleymaniye kentinde silahlarını imha etti (Fotoğraf: AA)Terör örgütü PKK'dan bir grup, Irak'ın Süleymaniye kentinde silahlarını imha etti (Fotoğraf: AA)

'ÇÖZERSE ERDOĞAN ÇÖZER'
Örgütü dönüştürmek kadar inkârcı devlet paradigmasını da değiştirmek gerekiyordu. Başta rahmetli Turgut Özal olmak üzere birçok siyasetçi bu konuda çaba harcadı ama başaramadı. Nihayet 2002'de iktidara gelen AK Parti ve lideri Recep Tayyip Erdoğan, başta "Kürt Sorunu" olmak üzere, ülkenin çözümsüz bırakılan bütün sorunlarıyla yüzleşmenin düğmesine bastı ve 8 Ağustos 2005'te o tarihi açıklamayı yaptı: "Kürt sorunu benim sorunumdur."
Ardından açılım veya adına çözüm süreçleri denilen birçok girişim geldi. Önemli adımlar atıldı. Özellikle 2013'te kamuoyuna açıklanan "çözüm süreci" sahici bir çıkıştı ve umut da yarattı.

O günlere giden süreçte Kürt siyasetinin simge isimlerinden Leyla Zana şöyle diyordu:
"Asker çözer, polis çözer, yargı çözerle bu iş olamaz. Bu işi Erdoğan çözer."
Toplumda büyük umut yaratan bu sürecin Suriye'de emperyalistlerin sunduğu "havuç" uğruna nasıl heba edildiğini artık herkes biliyor. İlgili herkes ödenen ağır bedellerden dersler çıkardı ki, sonunda "Terörsüz Türkiye" sürecine gelindi.
Zana'nın dediği gibi çözümün lideri yine Başkan Erdoğan'dı. Ama bu kez yalnız değildi ve yanında gerçekten tarihin seyrini değiştiren çıkışlarıyla ezber bozan MHP lideri Devlet Bahçeli vardı.

Özellikle Bahçeli'nin ilk Öcalan çağrısı, "kurucu önder" çıkışı, ardından Türk-Kürt kardeşliğine ilişkin, "Türk ile Kürtlerin birbirini sevmesi her iki taraf için hem dini hem de siyasi bir farzdır" benzeri analizleri sürecin bugünlere gelişin taşlarını döşedi.
Öcalan ve örgütünün verdiği karşılıklar da bir o kadar ezber bozucuydu. Dışarıdaki birçok ülke, içerideki birçok siyasi aktör, hatta çevre, işlerin bu kadar hızlı gelişeceğine, 50 yıllık terör örgütü PKK'nın silah bırakacağına, küresel bağlantılarını koparacağına inanmıyordu. Daha doğrusu inanmak istemiyordu.

PKK elebaşlarından Bese Hozat'ın da olduğu 30 kişilik grup silah yaktıPKK elebaşlarından Bese Hozat'ın da olduğu 30 kişilik grup silah yaktı

Ama Başkan Erdoğan liderliğindeki Türkiye bunu başardı. Dünyanın örnek alacağı ve gıptayla izlenen yeni bir "terörü bitirme" yöntemini hayata geçirdi. Bunun arkasında, "Dünya beşten büyüktür" diyen ve sorunları siyasetle çözmeyi öneren siyasi bir akıl vardı.

4 ANA AKIMIN DESTEĞİ
Muhafazakâr-demokrat AK Parti'nin öncülüğünü yaptığı bu siyasi yaklaşıma önce Türkiye'nin 4 büyük siyasi akımından "milliyetçiliğin merkez partisi" MHP destek verdi. Şimdi buna "Kürtçülük" akımının en büyük hareketi PKKDEM Parti de katıldı.
Öyle ki, silahları yakma eylemine öncülük eden Bese Hozat'tan şu sözler duyuldu:
"Önder Abdullah Öcalan'ın 'Silahın değil, siyasetin ve toplumsal barışın gücüne inanıyorum ve sizi de bu ilkeyi hayata geçirmeye çağırıyorum' ifadesine yürekten katılıyor ve bu tarihi ilkenin gereğini yerine getiriyor olmaktan büyük gurur ve onur duyuyoruz."
Geriye sadece 4 temel siyasi akımın ikinci büyük kitlesel partisi Kemalist-laik CHP kaldı. Eğer, CHP de bu sürece samimi bir biçimde katılır ve "ikircikli evet" pozisyonundan vazgeçerse Türkiye çok daha erken hem refah ve demokrasisini güçlendirir hem de "küresel güç" yolculuğuna çıkar."

Sabah yazarı Okan Müderrisoğlu'nun yazısı şu şekilde:

"Tarih yapılırken yaşamak bambaşka bir tecrübe. PKK terör örgütünün, fesih kararı almasının üstünden iki ay geçtikten sonra bu kez silah teslim/yakma aşamasına gelmesi gerçekten tarihi bir olay. Örgütün, "yenilmedik ha!" anlayışıyla bilhassa tabanına ve işbirliği yaptığı emperyalistlere mesaj vermek adına gerçekleştirdiği seremoni, günün sonunda ana hedefe odaklı gelişti. PKK, silah bıraktı!

TASFİYE GEREKİYOR
İmralı'daki örgüt elebaşının "ayrı devlet, federatif yapı, öz/özerk yönetim" iddiasından vazgeçtiği ve "Türkiye ile bütünleşme kararı" aldığı düşünülürse, gelinen aşama hakikaten çok değerli! Üstelik bu bir "ilk!" Örgüt ilk kez silahı bırakmış oldu. Elbette bu sürecin kesintisiz ve seri şekilde tamamlanması, Suriye - İran - Türkiye kollarının da silahtan arındırılması, KCK denilen ve bölgedeki 4 ülkeye bela olan yapılanmasının da tasfiyesi gerekiyor!

Şurası da çarpıcı gerçek ki MİT, üçüncü bir ülkenin topraklarında terör örgütüne silah bıraktırarak büyük bir iş başardı. İnşallah gerisi de aynı şekilde gelişir.

Bilmem farkında mısınız? Bugün artık "Kürt sorunundan" ziyade "PKK sorunundan" söz ediyoruz!
Özellikle son 20 yılda atılan adımlarla... "Ret, inkar, asimilasyon politikaları" ortadan kaldırıldı. Kimliğin ve ana dilin önündeki engeller aşıldı. Siyaset kanalları her şeye rağmen açık tutuldu. Kürt kökenli vatandaşlarla PKK terör örgütü arasına set çekildi. İçlerinde PKK sempatizanları bulunsa da Kürt kökenli vatandaşlara kardeşlik eli uzatıldı. Belli bir bölgeye hapsolmalarını planlayanlara, homojen Kürt bölgesi yaratmak isteyenlere inat, Türkiye'nin her noktasında var oldular, kendilerine hayat kurdular, bu ülkenin asli unsurlarından olduklarını ispatladılar!


Şimdi hem silahsızlanma dönemini hem de TBMM'de çalışacak komisyonu dikkatle izleyeceğiz! Komisyon çalışmalarının, silah bırakan örgüt mensuplarının topluma entegre edilmesine yoğunlaşmasını bekleyeceğiz.

Halihazırda, "Hangi tedbirler kaldı?" diye sorulduğunda DEM'liler 4-5 madde ancak sıralayabiliyorlar. Terörle Mücadele Yasası, İnfaz Yasası, kayyum meselesi, ana dilde eğitim, yerel yönetimlere ilave yetki, bir de "anayasal vatandaşlık" diyorlar. Tüm bunlar günü geldiğinde, silahlar aradan çıktığında, toplumun hazmetme kapasitesine göre ele alınacaktır
Kanımca komisyon, af ya da cezasızlık önerisi ile kamuoyunun önüne çıkmayacak. Ancak hasta ve yaşlı hükümlüler, örgüt üyeliği kriterleri ve infaz şartları ile işe başlanacak.

Bu vesileyle...
Vatanın ve milletin birliği ve bütünlüğü uğruna canını feda eden şehitlerimizin aziz hatırası önünde saygıyla eğiliyor, her birine ayrı ayrı dua ediyorum. Gazilerimize, dağlarda gözünü, kolunu, bacağını bırakan kahramanlara hayırlı ömürler diliyorum!"

TAKVİM UYGULAMASINI İNDİRMEK İÇİN TIKLAYIN