Kao'sosyal' medya! Yalan içerikler, algı operasyonları, dezenformasyon... Geleneksel medya neden önemli?

Marmaray'daki yumruk atma olayının aslı ortaya çıkınca bir kez daha sosyal medyada etkileşime sokulan içeriklerin gerçeklikten uzak, yalan ve algı operasyonu aracı olduğu anlaşıldı. Günler sonra servis edilen görüntülerin öncesi ortaya çıkınca "Sosyal medyada her gördüğümüze ne kadar da çabuk inanıyoruz değil mi?" sorusunu sordurttu. Peki geleneksel medya neden önemli? Sosyal medya nasıl milli güvenlik sorunu haline geldi? Vatandaş sosyal medyadaki görüntüler karşısında nasıl bir tavır almalı? Halkı yanıltmanın bir cezası yok mu? Geleneksel medyayı dezenformasyon yuvası haline gelen sosyal medyadan ayıran özellikleri gazeteciliğe yıllarını vermiş isimlere ve uzmanlara sorduk.

Giriş Tarihi:
Kao'sosyal' medya! Yalan içerikler, algı operasyonları, dezenformasyon... Geleneksel medya neden önemli?

Sosyal medyada bir anda yayılan ve infial yaratan Marmaray'daki görüntülerin gerçeği yansıtmadığı ortaya çıkınca geleneksel medyanın önemi bir kez daha anlaşıldı.

Kao'sosyal' medya!

Özellikle etkileşime sokulan birden fazla kişinin paylaştığı görüntülerin doğru kabul edilmesi gerçeklik algısını ortadan kaldırdı.

Marmaray'daki infial yaratan olay (Ekran görüntüsü)Marmaray'daki infial yaratan olay (Ekran görüntüsü)

Bu da sosyal medyanın duyguları, düşünceleri manipüle etmek isteyenlerin en büyük aracı haline gelmesine neden oldu.

Marmaray'daki olay hakkında ilk servis edilen görüntülerde milyonlar "Çocukları yanında olan bir adam" ve "kendisine yumruk adan bir saldırgan" sonucunu ortaya çıkardı.

Marmaray'daki infial yaratan olay (Ekran görüntüsü)Marmaray'daki infial yaratan olay (Ekran görüntüsü)

Ancak söz konusu "Çocuklu adam"ın görüntülerden hemen önce 19 yaşındaki Zehra'ya başörtüsünü kastederek "Sizden her yerde var, hep ayak altındasınız" dediği öğrenildi.

DENETİMSİZ VE KONTROLSÜZ

Günler sonra servis edilen görüntülerin öncesi ortaya çıkınca "Sosyal medyada her gördüğümüze ne kadar da çabuk inanıyoruz değil mi?" sorusunu sordurttu.

Konuyla ilgili takvim.com.tr'ye açıklama yapan Bilişim Uzmanı Ali Murat Kırık, "Sosyal medya dezenformasyonun merkezi haline gelmeye başladı. Özellikle troll ve bot hesaplar üzerinden algı yönetimi gerçekleştiriliyor, etki ajanı sağlanıyor ve toplum kutuplaştırılıyor. Özellikle Marmara'da yaşanan olay bize açık ve net bir şekilde şunu gösterdi. Olayın öncesi farklı, sonrası ise farklı. Fakat sosyal medya algısı otomatik olarak şekillendirmeye başladı. Zira sosyal medyada bütünün bir parçası sunuluyor ve bu sayede algılar yönetilmiş oluyor. Aynı zamanda insanlar yanlış yönlendirilmiş oluyor. Hatta ideolojik unsurlar devreye girmiş oluyor. Algoritmaları söylemek gerekir ki sosyal medyanın denetimsiz ve kontrolsüz yapısı günümüzde milli bir güvenlik sorunu halini almaya başlamıştır" dedi.

Bilişim Uzmanı Prof. Dr. Ali Murat Kırık (Takvim.com.tr)Bilişim Uzmanı Prof. Dr. Ali Murat Kırık (Takvim.com.tr)

BUGÜN MARMARAY YARIN BAŞKA BİR YER!

Kırık söz konusu yalan haberin anonim hesaplardan rahatlıkla yayılabildiğine dikkat çekerek, Marmaray'da yaşanan olayın başka bir gün başka bir yerde de yaşanabileceğini söyledi. Vatandaşları da bu tür haberlere inanmamaları konusunda uyaran Kırık şu ifadeleri kullandı:

Geleneksel ya da diğer bir ifadeyle konvansiyonel medyada denetim çok daha sıkıdır. Bu sebeple yanlış bilgi, yanıltıcı bilgi çıksa bile otomatik olarak radyo televizyon üst kurulu kapsamında değerlendirme gerçekleştirilir ve bu noktada ceza kesilir. Fakat sosyal medyada anonim hesaplar, sahte hesaplar üzerinden algı şekillenmekte. Dolayısıyla muhatap bulabilme durumumuz söz konusu olmamaktadır. İşte bu durum kimdir? Bununla birlikte devletin resmi kurum ve kuruluşlarından açıklamalar yapılmadıkça hiçbir şekilde buradaki troll ve bot hesaplara itibar edilmemelidir. Aynı zamanda sosyal medya üzerinden yargı dağıtan ya da yargıyı yanlış bir şekilde yönlendirmeye çalışan hesaplara karşı da bilinçli olmalıdır. Zira kullanıcılar, vatandaşlar eğer bu hususlara dikkat etmezlerse toplum giderek kutuplaşabilir ve bu durum toplumun, ülkenin geleceği adına büyük bir kaos ortamının doğmasına sebebiyet verebilir. Bugün bu olay Marmaray'da yaşanmıştır. Yarın farklı bir noktada yaşanabilir. Dolayısıyla bu noktada uyanık olmalıyız, bilinçli olmalıyız, kıyas ve mukayese etmeliyiz ve bununla birlikte resmi kurum ve kuruluşlardan açıklama yapılmadığı takdirde hiçbir şekilde sosyal medyadaki çılgın hesaplara itibar etmemeliyiz.

GELENEKSEL MEDYA NEDEN ÖNEMLİ?
Sosyal medyada peş peşe servis edilen görüntülerin çoğunun asılsız çıkması geleneksel medyanın önemini bir kez daha ortaya çıkardı.

Geleneksel medyayı dezenformasyon yuvası haline gelen medyadan ayıran özellikleri ve önemini geleneksel medyaya yıllarını vermiş isimlere sorduk.

Sabah gazetesi Haber Koordinatörü Kenan Kıran (takvim.com.tr)Sabah gazetesi Haber Koordinatörü Kenan Kıran (takvim.com.tr)

Sabah gazetesi Haber Koordinatörü Kenan Kıran, "Geleneksel medya olmasaydı AK Parti'ye açılan kapatma davasının sahte internet siteler üzerinden Genelkurmay Başkanlığı'nın ürettiği yalan haberler tarafından yapıldığını öğrenemezdik. Ve Türkiye'nin en önemli bir partisi belki de kapatılma sürecini yaşayacaktı.

AK Parti'yi kapatma davası (Gazete arşiv)AK Parti'yi kapatma davası (Gazete arşiv)

Geleneksel medya olmasaydı 17-25 Aralık'ta sahte ses kayıtları üzerinden AK Parti hükümetine yapılan darbe girişimini öğrenemeyecektik.

Geleneksel medya olmasaydı yine pandemi döneminin en önemli haberlerinden biriydi. İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin 47 kişinin aynı anda otobüse bindiği yalanına inanacaktık.

Son olarak Marmaray'da yaşanan olay geleneksel medyanın önemini yine ortaya çıkarttı. Geleneksel medya olmasaydı 19 yaşındaki Zehra'nın yaşadığı mağduriyeti, başörtüsüne yönelik yaşadığı hakaretleri öğrenemeyecektik." ifadelerini kullandı.

Takvim gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Faruk Erdem (takvim.com.tr)Takvim gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Faruk Erdem (takvim.com.tr)

DOĞRU HABERE ULAŞMAK DOĞRU KAYNAĞA ULAŞMAKTAN GEÇER

Takvim gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Faruk Erdem ise, "Sosyal medya ile geleneksel medya yani işte bizim dijital platformlarımız, gazetelerin dijital platformları, televizyonlar ve kağıt gazeteler, geleneksel gazeteler güvenilir kaynaklar. Niçin? Denetime tabiler. Biz bir haberi kullanırken birkaç kez check ediyoruz, denetliyoruz. Doğruluğunu tam ikna olduktan sonra mecramızı da yayınlıyoruz. O yüzden de eğer bir alıcıysanız yani siz bir habere ulaşmak istiyorsanız doğru kaynağa ulaşmanız lazım. Bir ürünü alırken nasıl güvendiğimiz bir markaya, güvendiğimiz bir satıcıya gidiyorsak haberi de güvendiğimiz yerlerden gerçek gazete ve gazetecilerden öğrenmemiz lazım" dedi.

Takvim Foto ArşivTakvim Foto Arşiv

HALKI YANILTMANIN BİR CEZASI VAR MI?

Peki halkı yanıltıcı bir haberi alenen yaymanın bir cezası var mı? Türk Ceza Kanunu'nun 217/A maddesi tam olarak bu konu hakkında.

İki ara maddeden oluşan 217/A'da şu ifadelere yer veriliyor:

(1) Sırf halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak saikiyle, ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığı ile ilgili gerçeğe aykırı bir bilgiyi, kamu barışını bozmaya elverişli şekilde alenen yayan kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır.

(2) Fail, suçu gerçek kimliğini gizleyerek veya bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlemesi hâlinde, birinci fıkraya göre verilen ceza yarı oranında artırılır.

KANUNDA DİJİTAL MEDYA DETAYI
Söz konusu kanun maddesinin gerekçesinde dikkatleri çeken en önemli husus dijital mecralar hakkındaki açıklama. Gerekçede şu ifadelere yer veriliyor:

Teknolojik gelişmelerin ve internetin yaygınlaşmasına bağlı olarak ciddi rağbet gören dijital platformlar, daha çok "içerik" olarak nitelendirilebilecek bilgi veya haberlerin yayılma hızını öngörülemez biçimde artırmış ve bu içeriklerin zihin süzgecinden geçme, analiz etme ve değerlendirme süresini oldukça kısaltmıştır. Bu noktada, internetin sağladığı anonim ortam yalan, yanlış veya manipülatif içeriklerin artmasına neden olmuştur. Bilhassa, özel saiklerle oluşturulup organize bir biçimde yayılan içerikler veya bot hesaplar aracılığıyla yapılan paylaşımlar, internet ortamındaki dezenformasyonu hızlı bir biçimde artırmaktadır. Bu şekilde maksatlı bir biçimde oluşturulan uydurma içerikler, fikirler pazarındaki ürün güvenliğini olumsuz etkilemekte, bireylerin kanaat oluşumunu manipüle etmekte ve özgür düşünceyi ipotek altına alarak demokratik ortamın masumiyetini zedelemektedir. Sonuçta, kişilerin habere veya bilgiye erişimini kolaylaştırmaya yönelik mekanizmalar ve imkânlar geliştirilirken, haber veya bilginin güvenliği sağlanarak, özgür ve özgün fikirlerin demokratik ortamda çatışmasına ya da yarışmasına yönelik tedbirlerin alınması ihtiyacı ortaya çıkmaktadır.