Türkiye başarılı adımlarını devam ettirdikçe onlar bozguna uğradı! Hesaplarınızda boğulacaksınız

Türkiye'nin Suriye'nin kuzeyinde gerçekleştirdiği operasyonlar, Doğu Akdeniz'deki etkin faaliyetleri ve Orta Doğu'daki varlığı, Avrupa'dan Kuzey Afrika'ya kadar çok geniş bir coğrafya üzerinde onlarca bölgesel ve bölge dışı aktörün rekabete içine girmesine neden oldu. Başarılı hamlelerimizi yıkmak için çabalayan bu hain aktörler bozguna uğradılar.

Giriş Tarihi 20 Kasım 2020, 00:28 Güncelleme 20 Kasım 2020, 00:28
Türkiye başarılı adımlarını devam ettirdikçe onlar bozguna uğradı! Hesaplarınızda boğulacaksınız

İÇİNDEKİLER

Türkiye'nin Suriye'nin kuzeyinde gerçekleştirdiği operasyonlar, Doğu Akdeniz'deki etkin faaliyetleri ve Orta Doğu'daki varlığı, Avrupa'dan Kuzey Afrika'ya kadar çok geniş bir coğrafya üzerinde onlarca bölgesel ve bölge dışı aktörün rekabete içine girmesine neden oldu. Başarılı hamlelerimizi yıkmak için çabalayan bu hain aktörler bozguna uğradılar.

Suriye'nin kuzeyinde hayata geçirilmek istenen terör devleti projesini başarılı operasyonları ile bertaraf eden Türkiye'nin, Orta Doğu'da bölgesel güçlerle arasındaki rekabet kızıştı.

TÜRKİYE'YE JEOPOLİTİK BASKI
Orta Doğu'daki beş büyük devlet arasından, batı dünyası tarafından şekillendirilen kukla yönetimlerle idare edilen Suudi Arabistan ve Mısır, bölgeye etki edebilecek yönlendirici güç olmaktan çok uzak. Diğer büyük güç olan İran ise uzun yıllardır hem ekonomik hem de jeopolitik baskı altında...

Bütün bu gelişmeler Orta Doğu'yu iki büyük gücün menfaat çatışması alanı haline getiriyor: Türkiye ve İsrail...

2010 yılında başlayan ve etkileri halen süren Arap Baharı, Orta Doğu'da zaten pamuk ipliğine bağlı Arap Birliği ülkelerinin ilişkilerini derinden sarstı. Otorite boşluğunu fırsat bilen İsrail Trump vasıtasıyla bölgesel gücünü artırmanın yoluna gitti. ABD güdümlü Suudi Arabistan ve BAE ile normalleşme anlaşması imzalayarak itibar devşiren İsrail, aynı zamanda Arap dünyasında Filistin'i yalnız bırakmanın adımlarından da birini attı.

İSRAİL, TÜRKİYE KARŞITLARINI DESTEKLİYOR
Donald Trump döneminde kimlik inşası sürecini iyi yürüten Tel Aviv yönetimi, Yahudi devletini nihai sınırlarına ulaştırmanın peşinde. Kudüs ve Golan Pepeleri hamleleriyle Müslüman dünyasının reflekslerini ölçen İsrail, bölgede en büyük tehlike olarak gördüğü Türkiye'nin elini zayıflatmak için de Türkiye karşıtı tüm ittifaklara koşulsuz destek veriyor. Bu sebeple Suriye'nin kuzeyinde terör örgütleri ile iş birliği yapan İsrail; Doğu Akdeniz'de ise Mısır, Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Kesimi ile birlikte hareket ediyor.

FRANSA, LİBYA VE KARABAĞ'DA BOZGUNA UĞRADI
İsrail dışında Türkiye'nin derin denizlerde enerji arama faaliyetlerinden rahatsız olan diğer ülkeler de, Türkiye'yi meşru haklarından mahrum bırakmak için uluslararası anlaşmalara aykırı bir yetki sınırlandırma sahası çizerek, sürece müdahil olma çabası içindeler. Bu ülkelerin başında, bölge ile hiçbir kıyıdaşlığı bulunmayan Fransa geliyor. Suriye'de mühimmat yardımına boğdukları terör örgütlerinin Mehmetçik karşısında tutunamaması ve Libya'da Hafter'in Türkiye destekli ulusal mutabakat hükümeti tarafından bozguna uğraması ile Orta Doğu denklemindeki ağırlığının azaldığının farkına varan Fransa, son olarak Azerbaycan'ın Ermenistan'a karşı Dağlık Karabağ'daki kesin galibiyeti ile dış politikada mutlak bir hezimet yaşadı.

Krizi tırmandırmak için çabalayan Macron yönetimi, BM ve AB'nin Türkiye'ye karşı yeterince aktif politika üretemediğini düşünerek, umudunu yeni ABD yönetimine bağlamış durumda... Biden'ın Türkiye'deki seçilmiş hükümete karşı olan düşmanca yaklaşımını bir işaret kabul eden Paris yönetimi, vites artırmak için Washington'dan gelecek yeni bir sinyal bekliyor.

Öte yandan Türkiye ile rekabete giren Yunanistan'ın zayıf kaldığını düşünen ABD, Atina'nın da imdadına yetişmekte gecikmedi. Doğu Akdeniz'de artan Rusya etkisi ile endişelenen Washington yönetimi, Yunanistan'ı bölgeye uzanan ellerinden biri olarak kullanmanın peşinde. Bu kapsamda son iki yıldır Atina yönetimi ile ikili ilişkilerini geliştiren ABD, askeri üsleri ve hava üslerini modernize ederek, ülkede askeri varlığını genişletiyor.

KUŞATMA PLANLARI SÜRÜYOR
Bu sebeplerden ötürü önümüzdeki birkaç yıl Türkiye için büyük önem arz ediyor. Her ne kadar askeri, siyasi ve ekonomik olarak kuşatma altına alınmak istense de Türkiye'nin durumu o kadar da kötü değil.

Tüm bu zor koşullar altında Türkiye'nin en büyük avantajı güçlü ve istikrarlı bir yönetime sahip olması. Dış politikada yapılacak doğru hamleler, ülkeyi çok kolaylıkla daha güvenli ve daha istikrarlı bir yer haline getirmek için yeterli olacaktır.

TAKVİM UYGULAMASINI İNDİRMEK İÇİN TIKLAYIN