Son dakika: FETÖ davalarını takip eden Cumhurbaşkanlığı avukatı Hüseyin Aydın'ndan flaş açıklamalar: Örgütün şu anki hedefi nedir?

Fetullahçı Terör Örgütü’nün kanlı darbe girişiminin üzerinden tam 4 yıl geçti. Peki aradan geçen bu 4 yıl içinde neler yaşandı? Darbecilerde herhangi bir pişmanlık var mı? Hainler ellerine fırsat geçse aynı ihaneti tekrar yaparlar mı? FETÖ davalarını takip eden Cumhurbaşkanlığı avukatı Hüseyin Aydın yanıtladı.

Giriş Tarihi 15 Temmuz 2020, 10:39 Güncelleme 15 Temmuz 2020, 10:46
Son dakika: FETÖ davalarını takip eden Cumhurbaşkanlığı avukatı Hüseyin Aydın’ndan flaş açıklamalar: Örgütün şu anki hedefi nedir?

İÇİNDEKİLER

Cumhurbaşkanlığı avukatı Hüseyin Aydın, Fetullahçı ihanet hakkında merak edilen tüm soruları SABAH Gazetesi'ne yanıtladı:

ÖRGÜT ÜYELERİ MAHKEMELERDE PİŞMANLIK BELİRTMİYOR

-Hüseyin Bey FETÖ duruşmalarını izliyorsunuz. Darbe sanıklarının ruh hali nasıl. Bir pişmanlık gözlemliyor musunuz?
Bir kimsenin işlediği suçtan dolayı pişmanlık duyabilmesi için öncelikle işlediği elemin haksız bir eylem olduğunu idrak etmesi lazım. Bu idrak, kişinin sahip olduğu değer yargılarıyla yakından ilintilidir. FETÖ mensubu bir darbecinin gözünde 15 Temmuz darbe girişimi haklı bir kalkışmadır. Dolaysıyla itirafçı olan bir kısım sanıklar hariç hiç kimsede bir pişmanlık emaresi gözlemleyemedik.



FETÖ'CÜ KATİLLER FIRSAT GEÇSE AYNI SUÇU İŞLER

-Ellerine yine fırsat geçse aynı suçu işlerler mi?

FETÖ'cü darbeciler, pişmanlık duymadıkları gibi, intikam hayaliyle öfkelerini büyütmektedirler. Bu nedenle tekrar fırsat bulmaları halinde Ülkemize reva görecekleri muamele, 15 Temmuzla mukayese edilmeyecek derecede zalimane olacaktır. Bu gerçeği hiç kimsenin aklından çıkarmaması gerekir. Bir örnek vereyim; Darbe gecesi Kara Havacılık Konutanlığından helikopterleri sevk ve idare eden Kara pilot yarbay Mehmet Şahin, tutuklu kaldığı cezaevinde tutuklu genç teğmenlere gönderdiği mektupta "Artık Çanakkale destanı unutulacak, şairler sizin destanınızı yazmak için birbiriyle yarışacaklar" demişti.



DARBE MAHKUM VE SANIKLARI HALA ÖRGÜTSEL HAREKET EDİYOR

-Darbe sanıklarının ifadelerine bakıyorum. Ağırlaştırılmış müebbetle yargılandıkları halde, kendilerini unutup darbe ile FETÖ lideri Gülen'in bir ilgisinin olmadığını savunmaya çalıştıklarını görüyoruz. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Örgütün önceliği darbe girişimi ile örgüt arasındaki bağı ortaya koyan beyan ve delillere engel olmak ve daha önce verilen beyanları ve delilleri karartmaktır. Darbe girişimine katılan örgüt mensupların hukuki durumlarının ve alacakları cezaların bu aşamada bir değeri yoktur. Önce örgüt aklanmalı ve sonra örgüt mensuplarının durumuna bakılmalıydı. Çünkü her şey hizmet olarak adlandırıldıkları örgüt içindi. Bu uğurda hayatın kendisi dahil her şey feda edilebilirdi.



15 TEMMUZ İHANETİNİN ÜZERİNİ ÖRTMEYE ÇALIŞIYORLAR

-Örgüt tekrar bir araya gelmeye çalışıyor mu?

Örgüt, yargılanan mensuplarının her türlü ihtiyaçlarını karşılayarak, dayanışma göstererek ve özellikle ailelerine sahip çıkarak, aidiyet duygularını tekrar inşa edebildi. Örgütün sanıklara darbe yargılamaları bağlamında yüklediği temel görev ise öncelikle örgütsel aidiyetleri kesin bir şekilde ret ederek örgütü darbeden aklamak, 15 Temmuz gerçeği üzerinde soru işaretleri oluşturmak, 15 Temmuz'la ile ilgili örgütün oluşturmak istediği algıya hizmet etmekti.

Sanıkların çoğunluğunun bu çerçeveye riayet ettiklerini söylemek mümkündür.



-FETÖ davalarını yakından izliyorsunuz. Sizi en çok şaşırtan detay ne oldu?

Konu FETÖ olunca hiçbir şeye şaşırmıyoruz artık, İnsana dair ezberlerimizi sorguladığımız bir süreç yaşadık. İnsan denen varlığının kitlesel olarak bu ölçüde mankurtlaştırıldığını görmek hakikaten üzüntü verici.

ÖRGÜTÜN KENDİLERİNİ KURTARACAĞINA HALA İNANIYOR

-Sanıklar sizce hala bir yerlere güveniyorlar mı? Kendilerine bir yerlerden hayali de olsa güvence verilmiş olabilir mi?

Örgüte mensubu sanıklar, örgütün dışardaki gücünün farkında ve doğrusu bu güce çok güveniyorlar. Dış dinamiklerin Türkiye'nin siyasetini er ya da geç değiştireceğini ve bu değişimin durumlarına olumlu yansıyacağını düşünüyorlar.

Ayrıca sanıklar, mensup oldukları örgütün kendilerini bir şekilde kurtaracağına

ve tahliye olacaklarına kuvvetle inanmaktadır. Bu inancın oluşmasında örgütün ilettiği mesajlar temel faktör olmakla beraber, bir kısım siyasi partilerin doğrudan veya dolaylı olarak örgütün stratejisine müzahir gözükmesi de bu inancın pekişmesine yol açmaktadır.

Kaldı ki örgüt, tutuklu ve hükümlü örgüt mensuplarının moral ve motivasyonunu yüksek tutmak için sistematik bir çalışma yürütmektedir.



ÖRGÜTÜN BÜROKRASİDEN TAMAMEN TEMİZLENDİĞİNİ SÖYLEMEK ZOR

-Örgüt asker, emniyet ve sivil bürokrasiden tamamen temizlendi mi sizce?

Örgütün, devletin içindeki yapılanmasının tasfiyesi konusunda çok önemli mesafeler alındı. Ancak devletin bu örgütten tamamen arındırıldığını söylemek güçtür. Birkaç nesli kapsayan bir kadrolaşma hareketinin bu sürede tespiti ve tasfiyesi mümkün değil kuşkusuz.

Bu mücadelenin uzun yıllar aynı kararlılıkla sürmesi bu anlamda çok önem arz etmektedir.

ÖRGÜT BÜTÜNÜYLE EYLEM YAPMA KABİLİYETİNİ YİTİRMEDİ

-Örgütün hala bir eylem yapabilecek gücü olduğunu düşünüyor musunuz?

Örgütün devletin önemli kurumlarındaki operasyonel gücü minimize edildi. Büyük ölçekli eylemleri planlama ve icra etmeme kabiliyetleri kalmadı denebilir. Ama bütünüyle eylem yapma kapasitesini yitirdiklerini söylemek mümkün değildir.

Bununla birlikte örgütün yurt dışındaki faaliyet kapasitesinde bir zayıflama olduğunu söylemek için de henüz erken.



ÖRGÜT SİYASETE SIZIYOR

-Örgütün şu anki hedefi nedir?

Örgütün devlet kurumları üzerindeki eylem kapasitesi zayıflamakla birlikte daha önce öncelik vermediği ikinci derecede önemsediği siyaset alanındaki kazanımları dikkat çekicidir.

Örgüt, 15 Temmuz başarısız darbe girişiminden sonra sadece devlet kurumlarındaki güç temerküzü ile iktidarı ele geçirilemeyeceğini, siyasete nüfuz edemeyen bir hareketin başarılı olmayacağını idrak etmiş oldu. O nedenle 16 temmuz sabahından itibaren örgütün önceliğinin kritik devletin kritik kurumlarından siyaset alanına kaydırıldığını söylemek mümkündür.



1315 AĞIRLAŞTIRILMIŞMÜEBBAT , 1217 MÜEBBET CEZASI VERİLDİ

-Bugüne kadar FETÖ davalarından kaç kişi ceza aldı?

Geçen dört yıllık süre zarfında Türkiye genelinde görülen 289 darbe davasının 275'i yerel mahkemeler tarafından karara bağlanmış oldu. 14 darbe davasının yargılaması ise halen devam etmektedir.

Türkiye genelinde yapılan yargılamalar sonucunda verilen kararlara göre 1.315 sanığa ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası, 1.217 sanığa müebbet hapis cezası, 1.598 sanığa 1 yıl 2 ay ile 20 yıl arasında değişkenlik gösteren sürelerle süreli hapis cezası verilmiştir. 2.692 sanık hakkında beraat kararı, 552 sanık hakkında ise ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilmiştir.

Karara çıkan darbe davalarının 4'ü kanun yollarına başvurulmaksızın kesinleşmiştir.

İstinaf kanun yoluna başvurulan 90 davanın 25'i bozularak ilk derece mahkemesine gönderilmiş, geriye kalanların istinaf incelemesi devam etmektedir.

Temyiz yoluna başvurulan 205 davanın 50'si onanarak veya düzeltilerek onanarak kesinleşmiş, 25'i ise bozulmuştur. Geriye kalan 130 dosyanın ise Yargıtay nezdinde temyiz incelemesi devam etmektedir.



BATI FETÖ KONUSUNDA ÇİFTE STANDART UYGULUYOR

-Suçların iadesi konusunda uluslararası alanda önemli mesafe kat edemedik. Batı ülkelerinin Türkiye'ye karşı bu konuda çifte standart uyguladığını düşünüyor musunuz?

Batı ülkeleri sadece suçluların iadesi konusunda değil her konuda çifte standart uygulamaktadır. Özellikle ulusal yararları söz konusu olduğunda bu durum daha da belirgin bir hal almaktadır.

Anlaşılan o ki bir kısım Batı ülkeleri ile FETÖ'nün ilişkisi taktik değil stratejiktir. Bu örgüte yüklenen misyon Türkiye ile de sınırlı değildir. Kendi ulusal yararları için tasarladıkları ve uzun süre yatırım yaptıkları bu örgütü, Türkiye'nin ulusal yararları için feda etmeleri beklenmemelidir.

Türkiye, bu örgütler ilgili tezlerini bıkmadan ve usanmadan Dünya'ya anlatmalıdır. Yine kararlı bir şekilde örgüt üyelerin iadesini istemelidir. Ancak bu girişimlerden esaslı bir sonuç çıkması olası gözükmemektedir.

Türkiye, her konuda olduğu gibi bu konuda da göbeğini kendi kesecek ve bu örgütü tarih sahnesinden silecektir.