İstanbul son dakika deprem - İstanbul deprem şiddeti kaç? Kandilli Rasathanesi AFAD son deprem listesi

İstanbul son dakika deprem mi oldu! İstanbul deprem şiddeti kaç? Kandilli Rasathanesi AFAD son deprem listesi İstanbul'da şiddetli bir deprem meydana geldi. İstanbul'da depremin şiddeti 5.8 olarak açıklandı. İstanbul'da saat 14:00'te şiddetli bir deprem oldu. İlk gelen bilgilere göre depremin büyüklüğü 5.8... Şuan da telefonlar çalışmıyor. Yerkabuğu içindeki kırılmalar nedeniyle ani olarak ortaya çıkan titreşimlerin dalgalar halinde yayılarak geçtikleri ortamları ve yeryüzeyini sarsma olayına "DEPREM" denir.

Giriş Tarihi 26 Eylül 2019, 14:17 Güncelleme 26 Eylül 2019, 16:06
İstanbul son dakika deprem - İstanbul deprem şiddeti kaç? Kandilli Rasathanesi AFAD son deprem listesi

İÇİNDEKİLER

İstanbul son dakika deprem mi oldu! İstanbul deprem şiddeti kaç? Kandilli Rasathanesi AFAD son deprem listesi İstanbul'da şidetli bir deprem meydana geldi. İstanbul'da depremin şiddeti 5.8 olarak açıklandı. İstanbul'da saat 14:00'te şiddetli bir deprem oldu. İlk gelen bilgilere göre depremin büyüklüğü 5.8... Depremin Siliviri açıklarında 5.7 büyüklüğünde olduğunu açıkladı. İstanbul'da öğle saatlerinde büyük bir deprem meydana geldi. Deprem büyük bir panik yaratırken iletişim ağları da depremden zarar gördü. Deprem sonrası telefonlar çekmemeye başladı. İstanbul depremi sonrası telefonlar çekmemeye başladı.

İSTANBUL DEPREM ŞİDDETİ KAÇ

İstanbul'da saat 14:00'te şiddetli bir deprem oldu. İlk gelen bilgilere göre depremin büyüklüğü 5.9... İstanbul'da yoğun hissedilen depremin büyüklüğü Avrupa Sismoloji Merkezi tarafından 5.8 olarak açıklandı. Depremin merkezi olarak Büyükçekmece ve Marmara Ereğlisi olarak açıklandı

Kandilli Rasathanesi İstanbul depremi açıklaması

Depremin Siliviri açıklarında 5.7 büyüklüğünde olduğunu açıkladı. İstanbul'da öğle saatlerinde büyük bir deprem meydana geldi. Deprem büyük bir panik yaratırken iletişim ağları da depremden zarar gördü. Deprem sonrası telefonlar çekmemeye başladı. İstanbul depremi sonrası telefonlar çekmemeye başladı

İstanbul Valiliği deprem açıklaması

Meydana gelen deprem sonrasında saat 14.20 itibariyle ilimizdeki AFAD, AKOM, 112, 155, 156 ihbar hatlarına herhangi bir hasar ihbarı yapılmamıştır.

DEPREM SONRASI UZMANLARDAN DİKKAT ÇEKEN YORUMLAR

Televizyonların canlı yayınına bağlanan uzmanlardan da ilk yorumlar geldi. İstanbul Teknik Üniversitesi Öğretim üyesi Prof. Dr. Okan Tüysüz İstanbul'da yaşanan depremle ilgili şu ifadelerini kullanıldı:

Marmara Denizi Silivri açıklarında 4.6 büyüklüğünde deprem meydana geldi. AFAD, saat 11.00'de meydana gelen depremin merkez üssünün Marmara Denizi'nde Silivri açıkları, büyüklüğünün ise 4.6 olduğunu duyurdu. Deprem İstanbul ve çevre illerde hissedildi.

Depremin olduğu yer Orta Anadolu çukurluğu dediğimiz yer. Sığ olduğu için oldukça geniş bir alanda hissedilmesi olağan. Hassas bir bölge. İstanbul için büyük deprem olmasını beklediğimiz fayda olan bir deprem. Bir süre beklemek lazım.. Genellikle arkasından biraz daha küçük depremler olup sönümlenmesi gerekir. Burası korkutan bir bölge. Çok fazla büyük bir deprem işaretçisi olarak değerlendirmek mümkün değil. Sadece bu fayın aktif olduğunu gösteren bir olay. Bir süre daha bekleyip bu depremlerin nereye doğru seyrettiğini görmek lazım. Olağan koşullarda bunun arkasından artçıların gelmesi gerekir. 4.7'lik deprem olağan koşullarda hasar yaratacak bir deprem değil… 99 depreminde bu tür küçükten başlayıp giderek büyüyen bir deprem serisine rastlamadık

KANDİLLİ RASATHANESİ SON DEPREMLER İÇİN TIKLAYINIZ

PROF. DR. ŞÜKRÜ ERSOY:

Bu tabi gelecek büyük Marmara depreminin ayak sesleri olarak kabul edilebilir. 4'ü geçen her depremde çevre illerin bunu hissetmesi çok normal. Bu deprem de öyle 4,7. Ama bu yer kabuğunu kırabilecek bir enerjiye sahip değil. Öncü müdür değil midir bunu bilme şansımız yok. Ben şunu öneriyorum. Yakın hissedenler; bir süre sokakta hava almalarında fayda görüyorum. Ama bundan büyük deprem bekleniyor anlamı çıkmasın. Gördüğünüz gibi Marmara denizi dinamik, hareketli bir yer. Eninde sonunda beklenen büyük deprem de gelecektir mutlaka. Gördüğümüz gibi Marmara Denizi çok dinamik ve hareketli bir yer eninde sonunda beklenen deprem de gelecektir. Deprem ne kadar sığsa çevrede daha çok hissedilir. Sığ bir depremin sarsıntısını insanlar daha çok hissetmiştir. Depremin artçıları mutlaka olacaktır. Daha büyüğü olabilir demek çok spekülatif bunu bilme şansımız yok. Türkiye bir deprem bölgesidir ve ülkede her ay 2 bin deprem oluyor. Bu da onlardan birtanesi bizi korkutan Marmara hem nüfus olarak hem de yapı olarak kalabalık bir bölge. Büyük deprem de beklendiği için kaygılarımız bundan kaynaklanıyor.

PROF. DR. ORHAN TATAR:

Bu depremden önce saat 06:21'de bir deprem daha oldu. Bu depremler 17 Ağustos'tan sonra özellikle gelecekte beklediğimiz büyük İstanbul depreminin üzerinde olduğu fay hattındaki depremler. Olası İstanbul depremi 130 kilometrelik bir fay kırığı üzerinde olması bekleniyor. İstanbul'un güneyinde gelecekte büyük bir deprem beklentisi var. Bugünkü olan depremler de fay sistemi üzerinde meydana gelen depremler. Orta Marmara çukuru diye adlandırdığımız yerde meydana gelen bir deprem. Onun biraz daha doğusunda da bu sabah bir deprem meydana geldi. Bu depremlerin büyüklüğüne baktığınızda yer kabuğunu kıracak bir deprem değil. En az 6.2'nin üzerinde olması gerekir. Ancak bu depremlerin olması önemli. Birkaç ay öncede güney Marmara'da yine Çınarcık'ta bir takım depremler olmuştu. Sürekli Marmara Denizi'nin içerisinde değişik büyüklükte depremler meydana geliyor.

DEPREM NEDİR ?

Yerkabuğu içindeki kırılmalar nedeniyle ani olarak ortaya çıkan titreşimlerin dalgalar halinde yayılarak geçtikleri ortamları ve yeryüzeyini sarsma olayına "DEPREM" denir.

Deprem, insanın hareketsiz kabul ettiği ve güvenle ayağını bastığı toprağın da oynayacağını ve üzerinde bulunan tüm yapılarında hasar görüp, can kaybına uğrayacak şekilde yıkılabileceklerini gösteren bir doğa olayıdır.

Depremin nasıl oluştuğunu, deprem dalgalarının yeryuvarı içinde ne şekilde yayıldıklarını, ölçü aletleri ve yöntemlerini, kayıtların değerlendirilmesini ve deprem ile ilgili diğer konuları inceleyen bilim dalına "SİSMOLOJİ" denir.

DEPREMİN OLUŞ NEDENLERİ VE TÜRLERİ:

Dünyanın iç yapısı konusunda, jeolojik ve jeofizik çalışmalar sonucu elde edilen verilerin desteklediği bir yeryüzü modeli bulunmaktadır. Bu modele göre, yerkürenin dış kısmında yaklaşık 70-100 km.kalınlığında oluşmuş bir taşküre (Litosfer) vardır. Kıtalar ve okyanuslar bu taşkürede yer alır.Litosfer ile çekirdek arasında kalan ve kalınlığı 2.900 km olan kuşağa Manto adı verilir. Manto'nun altındaki çekirdegin Nikel-Demir karışımından oluştuğu kabul edilmektedir.Yerin, yüzeyden derine gidildikçe ısının arttığı bilinmektedir. Enine deprem dalgalarının yerin çekirdeğinde yayılamadığı olgusundan giderek çekirdeğin sıvı bir ortam olması gerektiği sonucuna varılmaktadır.

Manto genelde katı olmakla beraber yüzeyden derine inildikçe içinde yerel sıvı ortamları bulundurmaktadır.

Taşküre'nin altında Astenosfer denilen yumuşak Üst Manto bulunmaktadır.Burada oluşan kuvvetler, özellikle konveksiyon akımları nedeni ile, taş kabuk parçalanmakta ve birçok "Levha"lara bölünmektedir. Üst Manto'da oluşan konveksiyon akımları, radyoaktivite nedeni ile oluşan yüksek ısıya bağlanmaktadır. Konveksiyon akımları yukarılara yükseldikçe taşyuvarda gerilmelere ve daha sonra da zayıf zonların kırılmasıyla levhaların oluşmasına neden olmaktadır. Halen 10 kadar büyük levha ve çok sayıda küçük levhalar vardır. Bu levhalar üzerinde duran kıtalarla birlikte, Astenosfer üzerinde sal gibi yüzmekte olup, birbirlerine göre insanların hissedemeyeceği bir hızla hareket etmektedirler.

Konveksiyon akımlarının yükseldiği yerlerde levhalar birbirlerinden uzaklaşmakta ve buradan çıkan sıcak magmada okyanus ortası sırtlarını oluşturmaktadır. Levhaların birbirlerine değdikleri bölgelerde sürtünmeler ve sıkışmalar olmakta, sürtünen levhalardan biri aşağıya Manto'ya batmakta ve eriyerek yitme zonlarını oluşturmaktadır. Konveksiyon akımlarının neden olduğu bu ardışıklı olay tatkürenin altında devam edip gitmektedir.

İşte yerkabuğunu oluşturan levhaların birbirine sürtündükleri, birbirlerini sıkıştırdıkları, birbirlerinin üstüne çıktıkları ya da altına girdikleri bu levhaların sınırları dünyada depremlerin oldukları yerler olarak karşımıza çıkmaktadır. Dünyada olan depremlerin hemen büyük çoğunluğu bu levhaların birbirlerini zorladıkları levha sınırlarında dar kuşaklar üzerinde oluşmaktadır.

Yukarıda, yerkabuğunu oluşturan "Levha"ların, Astenosferdeki konveksiyon akımları nedeniyle hareket halinde olduklarını ve bu nedenle birbirlerini ittiklerini veya birbirlerinden açıldıklarını ve bu olayların meydana geldiği zonların da deprem bölgelerini oluşturduğunu söylemistik.

Birbirlerini iten ya da diğerinin altına giren iki levha arasında, harekete engel olan bir sürtünme kuvveti vardır. Bir levhanın hareket edebilmesi için bu sürtünme kuvvetinin giderilmesi gerekir.

İtilmekte olan bir levha ile bir diğer levha arasında sürtünme kuvveti aşıldığı zaman bir hareket oluşur. Bu hareket çok kısa bir zaman biriminde gerçekleşir ve şok niteliğindedir. Sonunda çok uzaklara kadar yayılabilen deprem (sarsıntı) dalgaları ortaya çıkar.Bu dalgalar geçtiği ortamları sarsarak ve depremin oluş yönünden uzaklaştıkça enerjisi azalarak yayılır. Bu sırada yeryüzünde, bazen gözle görülebilen, kilometrelerce uzanabilen ve FAY adı verilen arazi kırıkları oluşabilir. Bu kırıklar bazen yeryüzünde gözlenemez, yüzey tabakaları ile gizlenmiş olabilir. Bazen de eski bir depremden oluşmuş ve yerüzüne kadar çıkmış, ancak zamanla örtülmüş bir fay yeniden oynayabilir.

Depremlerinin olusumunun bu sekilde ve "Elastik Geri Sekme Kuramı" adı altında anlatımı 1911 yılında Amerikalı Reid tarafından yapılmıştır ve laboratuvarlarda da denenerek ispatlanmıştır.

Bu kurama göre, herhangibir noktada, zamana bağımlı olarak, yavaş yavaş oluşan birim deformasyon birikiminin elastik olarak depoladığı enerji, kritik bir değere eriştiğinde, fay düzlemi boyunca var olan sürtünme kuvvetini yenerek, fay çizgisinin her iki tarafındaki kayaç bloklarının birbirine göreli hareketlerini oluşturmaktadır. Bu olay ani yer değiştirme hareketidir. Bu ani yer değiştirmeler ise bir noktada biriken birim deformasyon enerjisinin açığa çıkması, boşalması, diğer bir deyişle mekanik enerjiye dönüşmesi ile ve sonuç olarak yer katmanlarının kırılma ve yırtılma hareketi ile olmaktadır.

Aslında kayaların, önceden bir birim yerdeğiştirme birikimine uğramadan kırılmaları olanaksızdır. Bu birim yer değiştirme hareketlerini, hareketsiz görülen yerkabuğunda, üst mantoda oluşan konveksiyon akımları oluşturmakta, kayalar belirli bir deformasyona kadar dayanıklılık gösterebilmekte ve sonrada kırılmaktadır. İşte bu kırılmalar sonucu depremler oluşmaktadır. Bu olaydan sonra da kayalardan uzak zamandan beri birikmiş olan gerilmelerin ve enerjinin bir kısmı ya da tamamı giderilmiş olmaktadır.

Çoğunlukla bu deprem olayı esnasında oluşan faylarda, elastik geri sekmeler (atım), fayın her iki tarafında ve ters yönde oluşmaktadırlar.

FAYLAR genellikle hareket yönlerine göre isimlendirilirler. Daha çok yatay hareket sonucu meydana gelen faylara "Doğrultu Atımlı Fay"denir. Fayın oluşturduğu iki ayrı blokun birbirlerine göreli olarak sağa veya sola hareketlerinden de bahsedilebilinir ki bunlar sağ veya sol yönlü doğrultulu atımlı faya bir örnektir.

Düsey hareketlerle meydana gelen faylara da "Egim Atımlı Fay"denir. Fayların çoğunda hem yatay, hem de düsey hareket bulunabilir.

DEPREM TÜRLERİ :

Depremler oluş nedenlerine göre degişik türlerde olabilir. Dünyada olan depremlerin büyük bir bölümü yukarıda anlatılan biçimde oluşmakla birlikte az miktarda da olsa baska doğal nedenlerle de olan deprem türleri bulunmaktadır. Yukarıda anlatılan levhaların hareketi sonucu olan depremler genellikle "TEKTONİK" depremler olarak nitelenir ve bu depremler çoğunlukla levhalar sınırlarında olusurlar.Yeryüzünde olan depremlerin %90'ı bu gruba girer. Türkiye'de olan depremler de büyük çoğunlukla tektonik depremlerdir. İkinci tip depremler "VOLKANİK" depremlerdir. Bunlar volkanların püskürmesi sonucu oluşurlar.Yerin derinliklerinde ergimiş maddenin yeryüzüne çıkışı sırasındaki fiziksel ve kimyasal olaylar sonucunda oluşan gazların yapmış oldukları patlamalarla bu tür depremlerin maydana geldiği bilinmektedir. Bunlar da yanardağlarla ilgili olduklarından yereldirler ve önemli zarara neden olmazlar. Japonya ve İtalya'da olusan depremlerin bir kısmı bu gruba girmektedir. Türkiye'de aktif yanardağ olmadığı için bu tip depremler olmamaktadır.

Bir başka tip depremler de "ÇÖKÜNTÜ" depremlerdir. Bunlar yer altındaki boşlukların (mağara), kömür ocaklarında galerilerin, tuz ve jipsli arazilerde erime sonucu oluşan boşlukları tavan blokunun çökmesi ile oluşurlar. Hissedilme alanları yerel olup enerjileri azdır fazla zarar getirmezler. Büyük heyelanlar ve gökten düşen meteorların da küçük sarsıntılara neden olduğu bilinmektedir.

Odağı deniz dibinde olan Derin Deniz Depremlerinden sonra, denizlerde kıyılara kadar oluşan ve bazen kıyılarda büyük hasarlara neden olan dalgalar oluşur ki bunlara (Tsunami) denir. Deniz depremlerinin çok görüldüğü Japonya'da Tsunami'den 1896 yılında 30.000 kisi ölmüstür.