Çiçekleri ibadet ederken gördü

Kaynak GAZETE Giriş Tarihi 26 Mayıs 2018 Güncelleme 26 Mayıs 2018, 00:00
Çiçekleri ibadet ederken gördü

İÇİNDEKİLER

Osmanlılar zamanında İstanbul'da yetişen evliyanın büyüklerinden olan ve "Sümbül Efendi" diye anılan Sümbül Sinan Hazretleri'nin esas ismi Yusuf'tur. "Zeynüddin" ve "Sinanüddin" lakaplarıyla da anılan Sümbül Efendi, 1451 yılında Merzifon'un Borlu kasabasında dünyaya geldi. Daha küçük yaşlarda, ilerde nasıl bir kimse olacağının işaretlerini taşıyordu.
Kendi yaşındaki çocukların koşup oynadığı zamanlarda o ilim meclislerine gider, sohbetler dinler, dinlediklerinin tesiri altında kalarak hıçkırıklarla ağlardı.

​LAKABI 'SÜMBÜL'
14 yaşına kadar Merzifon'un Borlu kasabasında kalan Sümbül Efendi, ilk tahsilini memleketinde yaptı.
Sümbül Sinan, 14 yaşında ilmini tamamlamak için İstanbul'a gitti. Devrin en büyük âlimlerinden Efdalzade Hamimüddin Efendi'nin ders halkasına oturdu. Bir gün hocası talebelerinden çiçek getirmelerini istedi.
Tüm talebeler ertesi gün çok çeşitli ve birbirinden güzel çiçeklerle hocalarının huzuruna çıktılar. Ancak Yusuf Sinan, solmuş ve kurumaya yüz tutmuş bir sümbülle çıkageldi.
Hocası bunun hikmetini sorduğunda, "Hangi çiçeğe el attıysam hepsi Allah'ı zikir ve tesbihle meşgul idiler. Onları dalından koparıp da Allah'a ulfetlerini kesmeye gönlüm elvermedi.
Baktım bu zavallı sümbül dalından kopmuş, ben de bu çiçeği size getirdim" dedi. Bu olay üzerine hocası, Yusuf Sinan'a "Sümbül" lakabını verdi.

​NUR AKITTI...
Sümbül Sinan Hazretleri, 47 yaşında üzerine aldığı şeyhlik makamında 33 yıl hizmet verdi. Yolunu şaşıranlara doğru yolu gösterdi, şeytana uyanlara Allah'ı hatırlattı, alçalan ruhları yükseltti, nasibi olanların göğüslerine nur ve feyiz akıttı. Sümbül Efendi Hazretleri, Kocamustafapaşa'da bulunan dergâhında, tam 33 yıl irşad vazifesiyle gerçek bir mürşit olarak hizmet verdikten sonra, 1529 Eylül ayının ikinci Pazartesi günü dostları, talebeleri ve müridleriyle helalleşti.
Sümbül Sinan Hazretleri 80 yaşlarında Kelime-i Şahadet getirerek öbür aleme göçtü.

​ÖFKELİYKEN SUSUN
Sünbül Sinan, müridlerin abdestsiz gezmemelerini, teheccüd ve evrada dikkat etmelerini, maksatlarının Allah rızası olmasını, şeyhe muhalefet etmekten kaçınmalarını, verilen görevleri yapmalarını, rüyalarını şeyhe arzetmelerini, huzurunda başka şeylerle meşgul olmamalarını, yüksek sesle konuşmamalarını ve gülmemelerini, öfkelenince susmalarını, günlük virdleri bitirmeden yatağa girmemelerini, sabah namazından işrak vaktine kadar yatmamalarını, yatsı namazından sonra ve abdest alırken dünya kelâmı etmemelerini, pazartesi ve perşembe oruçlarına devam etmelerini, cuma günü gusül abdesti almalarını, kimseden bir şey istememelerini telkin eder.

​HER ŞEYİ GÖRÜRDÜ
Merkez Efendi, Kocamustafapaşa'daki bir tekkede şeyhlik yapan Sümbül Sinân hazretlerinin şöhretini işitti. Ancak, bazı kimselerin onun hakkında yaptıkları dedikodular sebebiyle bir türlü gidip sohbetine katılamamıştı.
Birgün rüyasında Sümbül Efendi'nin, kendi evine geldiğini gördü. Sümbül Efendi'yi içeri koymamak için hanımı ile kapının arkasına eşya dayadı ve üzerine oturdu. Fakat Sümbül Efendi, kapıyı zorlayınca kapı açıldı ve arkasındakiler yere yuvarlandı. Bu sırada uyanan Merkez Efendi, yaptığı hatayı anladı ve sabahleyin Sümbül Sinan Hazretleri'nin huzuruna gitmeye karar verdi. Sabahleyin Sümbül Sinan'ın câmiine gidip vaaz yaptığı kürsünün arkasına o görmeden oturdu. Sümbül Sinan, vaaz esnasında, Tâhâ sûresinin bazı âyet-i kerîmelerini tefsîre başladı.
Tefsîrden sonra; "Ey cemâat!
Bu tefsîrimi siz anladınız.
Hattâ Merkez Efendi de anladı" buyurdu. Merkez Efendi'nin kürsünün arkasında olduğunu zâhiren görmediği halde anlamıştı.

MERKEZ EFENDİ'NİN RÜYASINI SÖYLEDİ
Vaaz bitti, namaz kılındı ve herkes câmiden çıktı.
Sâdece Sümbül Efendi kalınca, Merkez Efendi onun huzuruna varıp, elini öptükten sonra af diledi. Sümbül Efendi, "Ey Muslihuddîn Mûsâ Efendi!
Biz seni genç ve kuvvetli bir kimse sanırdık. Meğer sen de hanımın da çok yaşlanmışsınız. Akşam bizi kapıdan içeri sokmamak için gösterdiğiniz gayrete ne dersiniz? Fakat neticede kapı açıldı ve ikinizde yere yuvarlandınız" buyurunca, Merkez Efendi iyice şaşırdı.
Özürler dileyerek ağlamaya başladı, af edilmesi ve talebeliğe kabul edilmesi için istekte bulundu.
Sümbül Efendi, onu kabul ettiğini, dergâhta hizmete başlamasını söyledikten sonra, "Artık Allahü teâlânın zâtı ve sıfatları hakkında ma'rifet sahibi olmak zamanıdır" buyurdu.

YAVUZ SULTAN SELİM, SÜMBÜL SİNAN'A ÇOK DEĞER VERİRDİ
Kocamustafapaşa Dergâhı'nda irşad faaliyetini sürdüren Sümbül Efendi'nin cuma günleri Ayasofya ve Fâtih camilerinde vaaz verdiği rivayet edilir. Yavuz Sultan Selim'in yaptırdığı caminin açılış merasimi sırasında vaaz etme görevini ona vermesi, onun padişah nezdindeki itibarını gösteren bir delil olarak gösterilir.

MEVLÜT YÜKSEL / İSTNBUL'UN MANEVİ SULTANLARI

YARIN: LALELİ BABA