ABD krizi: “O yazı, o telefon... Çözüm”

Sabah Gazetesi Ankara temsilcisi ve yazarı Okan Müderrisoğlu, ABD ile Türkiye arasında yaşanan krizin perde arkasını yazdı. Kriz aslında neden çıktı, Ankara'da planlar ne yönde? İşte cevaplar...

Giriş Tarihi 10 Ekim 2017, 00:00 Güncelleme 10 Ekim 2017, 09:16
ABD krizi: “O yazı, o telefon... Çözüm”

İÇİNDEKİLER

Sabah Gazetesi Ankara temsilcisi ve yazarı Okan Müderrisoğlu, bugünkü yazısında "ABD Büyükelçiliği adına önceki gece yapılan "Vizeleri askıya alma" açıklamasının karmaşık ve sinsi bir öyküsü var. Tansiyonun yükselmesinde ABD Büyükelçisi John Bass'ın kişisel tutumunun, Washington'ı kasti yönlendirmesinin ciddi rolü olduğu kanısı Ankara'da hâkim." ifadelerini kullandı.

İşte o yazı:
Bugün ekonominin dinamiklerine doğrudan etki etmeye başlayan Türk- Amerikan ilişkilerindeki son krizin perde arkasına ve sürecin yönetimine dair kritik detaylara odaklanacağım.
ABD Büyükelçiliği adına önceki gece yapılan "Vizeleri askıya alma" açıklamasının karmaşık ve sinsi bir öyküsü var. Tansiyonun yükselmesinde ABD Büyükelçisi John Bass'ın kişisel tutumunun, Washington'ı kasti yönlendirmesinin ciddi rolü olduğu kanısı Ankara'da hâkim. Güncel olarak, gerilimin artmasında FETÖ soruşturmasının ABD İstanbul Başkonsolosluğu'na ve buradan yürütüldüğü düşünülen örtülü operasyonlara kadar uzanmasının payı büyük. Yani, burada "durumunu izah etmesi gereken bir diplomatik misyon" söz konusu. Ayrıca "suçüstü hali" ile giderayak çözümsüzlük kördüğümü atan ve kendini kurtarmaya çalışan bir büyükelçi profili de karşımızda! An itibarıyla ABD adına faaliyet yürüten Metin Topuz isimli tutuklu şahsın, yine Konsolosluk'ta bulunan bir başka isimle bağlantısı tespit edilmiş ve bu kişi hakkında yakalama kararı çıkarılmış. Dolayısıyla problemin, ABD Büyükelçiliği duyurusunda ileri sürüldüğü gibi "güvenlik hassasiyeti" ile ilgisi yok.

***

Güvenlik demişken... Ağustosta Ankara Valiliği, Dışişleri Bakanlığı'na bir yazı gönderiyor. ABD diplomatik misyonlarına yönelik güvenlik tedbirlerinin artırılabileceğini belirtiyor. Bakanlık, bu hususu ABD Elçiliği ile paylaşıyor. Elçilik, güvenlik elemanlarının yerel emekli polisler olduğunu, deneyimlerine itimat ettiklerini, ilgili makamlarla yeterli ve etkili işbirliği sağlandığını bildiriyor. Böylece ilave güvenlik katkısına ihtiyaç duymadıklarını belirtiyor. Bu beyan da İçişleri Bakanlığı'na aktarılıyor.
Özetle... ABD misyonlarına ve çalışanlarına yönelik herhangi bir güvenlik zafiyeti görünmüyor!

***

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile ABD'li mevkidaşı Rex Tillerson arasındaki telefon trafiğine gelince... Görüşmenin ana eksenini İdlib Harekâtı ve Kuzey Irak'taki referandum oluşturuyor. Ancak Tillerson, sözü Konsolosluk çalışanına getirmeyi ihmal etmiyor. Amerikalı Bakan'a, "İstanbul Başkonsolosluğunuza veya personelinize yönelik bir hukuki süreç yok. Bahsedilen kişi Türk vatandaşı ve FETÖ soruşturması kapsamında adli işlem sürüyor" bilgisi veriliyor. Hatta şahsın tutuksuz yargılanması seçeneklerinin değerlendirildiği lakin delillerin çok ciddi bulunduğu da anlatılıyor.

***

Peki, bundan sonrasında ne olabilir? Her şeyden önce ABD'de "Columbus Day" nedeni ile resmi temas süreci şimdilik kısıtlı. İlk etapta Ankara'daki ABD Büyükelçiliği'nin ikinci ismi Dışişleri Bakanlığı'na çağrılarak, gösterilen tepkinin yanlışlığı vurgulandı. Eşzamanlı olarak Tillerson'ın yardımcısı ile Dışişleri Müsteşarı görüşecek. Meselenin, diplomatlar ve Bakanlar seviyesinde çözümüne gayret gösterilecek. Netice alınamazsa Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile ABD Başkanı Donald Trump arasında telefon diplomasisi işletilecek.
Sözün özü... Diplomatlar kriz üretmek için değil, çözüm için vardır. ABD'ye tedaviye gidemeyen kanser hastasının da kur artışının bedeli de o bir kişinin sırtındadır. Ve tarih bunu böyle not edecektir!