"Acı karşısında dansetmek nedir!"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Özgecan'nın katletdilmesini dans ederek protesto eden gruba tepki gösterdi. Erdoğan, "Hunharca katledilen Özgecan kardeşimizin ölümünü dans ederek protesto ediyorlar. Bu nasıl bir şeydir" dedi.

Giriş Tarihi 16 Şubat 2015, 00:00 Güncelleme 16 Şubat 2015, 14:43
Acı karşısında dansetmek nedir!

İÇİNDEKİLER

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Özgecan Arslan'ın öldürülmesini dns ederek protesto eden Gruba sert tepki gösterdi. CHP'li Aylin Nazlıaka'nın da aralarında olduğu gruba Erdoğan, "Evine gitmek için otobüse binip sonrasında canlı canlı yakılan kızımız için ses çıkarmayanlar, ülke içinde başka eylemlerde ön sıradalar. Hunharca katledilen Özgecan kardeşimizin ölümünü dans ederek protesto ediyorlar. Bu nasıl birşeydir. Biliyorsan bir fatiha oku, bilmiyorsan başsağlığı dile. Dans ediyor bunun bizim kültürümüzdeki yeri nedir adeta o ölümden zevk alıyor" şeklinde tepki gösterdi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye Müteahhitler Birliği Ödül Töreni'nde konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ödül töreninde yaptığı konuşmada 'Bu ödül törenine ben en son 2010 yılında katılmıştım o zaman 33 firma ödül aldı şimdi bu sayı 42'ye çıktı. Üstlenilen projeler 40 milyon doların altındaydı bu rakam geçen yıl 82 milyon d oları aştı. Bu listede ilk sırada 62 firma ile malum Çin bulunuyor. Diğer tüm ülkeler malum bizim gerimizde. Yapılan işler daha çok kardeş dediğimiz ortak tarihi ve geçmişe sahip olduğumuz yakın çevremizde yoğunlaşıyor. Sizler de duyuyor görüyorsunuzdur. Bazen bize soruyor, sataşıyorlar. Sizin Ortadoğu'da Güney Asya'da ne işiniz var diyorlar. Niçin oralara gidiyorsunuz diyorlar.

Resmi ilişkilerimizi dostluklarımızı geliştirmesek işadamlarımızın, müteahhitlerimizin oradaki varlığını nasıl güçlendiririz? bunu yapacağız ki kapılar bize açılsın. Bakıyorsunuz bazı yerlerde 1'e 10, bazı yerlerde 1'e 100 artışımız var. Bir çok yere işadamlarımızla gidiyoruz bazen tek uçak, bazen iki bazen üç uçakla gidiyoruz. Bu ziyaretlerde işadamlarımız sektörel bazda görüşmeler toplantılar yapıyorlar, bağlantılar kuruyorlar. Anlaşmalar yapıyorlar, mekanizmalar oluşturuyoruz. Bize eşlik eden işadamalrımız da oralarda çok faydalı gelişmeler yaptılar bunun neticesinde oluşan temaslar bundan sonra onların bize yapacağı iadei ziyarette daha iyi noktalara gelecektir. Bazıları bizim turistik ziyaret yaptığımızı söylüyorlar. Kendileri sadece o amaçla yurt dışına gidiyor olabilirler ama biz oralarda insanımızın önünü nasıl açarız onu konuşuyor, onu yapıyoruz.

SİSTEM ÖN AÇMAZSA, TIKARSA YOL ALAMAZSINIZ
Bundan sonra da Mevlana'nın pergel benzetmesinden ilham alarak tüm dünyayı dolaşmaya devam edeceğiz. Çünkü bizim 2023 hedeflerimiz var. Türkiye'yi en gelişmiş 10 ülke arasına alabilmek için daha çok çalışmamız gerekir. Ben Ankara'da sadece evrak imzalayan değil, terleyen koşturan bir Cumhurbaşkanı olacağım dediğimde birileri buna karşı çıkıyor. Siz bu başarıyı oturarak mı elde ettiniz size soruyorum? Oturarak elde etmek mümkün mü? Oturdukları yerden siyaset yapmaya, muhalefet yapmaya alışmış olanlar bizim tavrımızı yargılıyorlar. Halbuki asıl eleştirilmesi gereken onların durumudur. Proje desen proje yok, vizyon desen yok, hayal desen o bile yok. Çalışma gayret zaten hiç yok. O zaman bu millet niye ülkeyi teslim etsin, neden geleceğini emanet etsin. Sizlerin şantiyelerinizde güvenip inanıp bekli bile yapmayacağınız kişilere bu millet niye itibar etsin ki? Etmiyor zaten. 7 Haziran'da seçim var ben diyorum ki Türkiye bu seçimde yeni Türkiye'yi yeni Başkanlık Sistemi'ni, yeni Anayasayı çok kapsamlı şekilde tartışmalı. Seçimden sonraki Meclis ilk etapta bunun üzerinde çalışmalı ve netice almalı. Sistem dinamik olmazsa, ön açmazsa, sürekli tıkarsa yol alamazsınız. Bu adımları bunun için atmaya mecburuz Bu benim kişisel görüş ve tavsiyem. Ama 40 yıllık siyasi hayatımdaki deneyimlerimin neticesi.

BİZİM DİĞER ÜLKELERDEN BİR FARKIMIZ VAR

Onlar seçim sonrası nasıl bir Türkiye hayal ediyor diye anlamaya çalışıyorsunuz ama hiç bir şey yok. Hiç bir proje öngörüleri yok. Onun için biz sizlerle birlikte çalışmaya devam edeceğiz. Çünkü siz inşaa, ihya için varsınız ama bunlarda ne inşaa var ne ihya var. Orta Asya'ya Güney Asya'ya Güney Amerika'ya velhasıl dünyanın her yerinde gidilmemiş ülke el atılmamış iş bırakmayacağız. Hamdolsun gidiyoruz, görüyoruz ve ülkemizin nasıl iyi bir yerde olduğunu daha iyi anlıyoruz. Oraları görmezsek bunu anlayamayız. Bu noktayı koyduk anlamına değil, demekki iyi yoldayız bu anlamda bunu söylüyorum. Yapacağımız daha iyi şeyler var. Bizden geridekilere değil, ileride olanlara bakıp ona ulaşmaya çalışacağız. Resmi kurumlarımızla, işadamlarımızla, STK'larımızla gideceğiz. AFAD, TİKA, Kızılay ile gideceğiz. Biz gittiğimiz hiç bir yere sadece iş yapmak, para kazanmak için sadece diplomatik temaslar için gitmiyoruz. Bizim oralara giden tüm ülkelerden diğer herkesten bir farkımız var. Biz oralardaki insanları dost olarak görüyoruz. Bir kardeş bir kardeşe nasıl giderse niçin giderse biz de o şekilde gidiyoruz.

Mesela, son ziyareti yaptığımız Güney Amerika bize ne kadar uzak, bizimle ne kadar ilgisiz gözüküyor değil mi? 14 Saat uçuşla ulaştık. Halbuki tam tersi Amerika kıtasının tamamı gibi Güney Amerika ülkelerinde de 1800'lü yıllardan itibaren buradan göç edip oralara yerleşmiş yüzbinlerce kardeşimiz var belki milyonlarca. Gittikleri ülkelerde çok önemli konumlara gelen kişiler bulunuyor. Bu insanlar üzerinden oluşturacağımız ünsiyet bile tek başına bizim Güney Amerika'da var olmamıza yetiyor. Güney Asya'ya bakıyorsunuz aynı şekilde uzak görünüyor ama Osmanlı Dönemi'nde oralarda çok ciddi ilişkiler tesis etmişiz. Afrika aynı şekilde kısa süre önce Etiyopya, Cibuti, Somali'ye gitmiştik. Buralara dünyanın en güçlü ülkeleri girmiyor dikkat edin biz giriyoruz. Gittiğimiz yer bizimle farklı ilişkiler içine girecektir. Balkanlar, Orta Asya, Ortadoğu ayrılmaz birer parçamız.

BİZE ATEŞTEN GÖMLEK OLUR
Bugün bakıyorsunuz batı ülkeleri çok ileri bir düzeydeler Afrika'da, Asya'da Güney Amerika'da bambaşka bir manzara ile karşılaşıyorsunuz. Oralardaki milyarlarca insanın ahı emeği üzerinden batıda kurulan bir refah düzeni var. Biz asla mazlumun, yoksulun üzerinden refah düzeni kurmayız, kuramayız. Buna ne kültürümüz, ne tarihimiz izin vermez. Mağdurların, mazlumlar üzerinden elde edilen refah bize ateşten gömlek olur. Gözyaşı ile ıslanmış ekmek bize haram olur. Biz bunun için Filistin, Mısır, Myanmar diyoruz. Bunun için dünya 5'ten büyüktür diyoruz.

ONE MİNUTE'Yİ BUNUN İÇİN SÖYLEDİM
BM'nin daimi üyesi var 5'tane diğer 191 üye bunların dudakları arasına bakıyor. Böyle bir düzen, özgürlük dünyası olabilir mi? Olamaz ve olmuyor da. Bunun için uluslararası sistemin yanlışları, eksikleri her platformda insanlığı eziyor biz de bunu yüksek sesle ifade ediyoruz. Davos'ta One Minute dediysek bundan dolayı söyledik. Amerikada evlerinin içinde alçakça katledilen Suriye Türkmeni kardeşimiz için Sayın Obama'ya neredesin dediğimizde aslında tüm dünyanın vicdanına sesleniyorduk derdimiz buydu. Biz insan değerinin inançla, ülkeyle, renkle, ırkla ilgili olmadığına inanıyoruz. İnsanoğlunun her bir ferdinin canı, hayatı aynı şekilde değerli ve azizdir. Paris'te öldürülen 12 kişi için dünyayı ayağa kaldıranların Suriye'de öldürülen yüzlerce binlerce insan için 3 maymunu oynaması doğru değildir. Amerika havadan geliyor bombalıyor o kadar. Başımızı iki elimizin arasına alıp düşünmemiz lazım. Aynı çarpıklık ülkemizdeki bazı çevreler için de geçerlidir.

ÖZGECAN'IN ÖLÜMÜNÜ DANS İLE KUTLADILAR

Evine gitmek için otobüse binip sonrasında canlı canlı yakılan kızımız için ses çıkarmayanlar, ülke içinde başka eylemlerde ön sıradalar. Hunharca katledilen Özgecan kardeşimizin ölümünü dans ederek protesto ediyorlar. Bu nasıl birşeydir. Biliyorsan bir fatiha oku, bilmiyorsan başsağlığı dile. Dans ediyor bunun bizim kültürümüzdeki yeri nedir adeta o ölümden zevk alıyor. Bu bu anlama geliyor. Acı karşısında dans etmek nedir bizim kültürümüzde? Tabi ateş düştüğü yeri yakar. Özgecan kızımıza ben bir kez daha Allah'tan rahmet ve ailesine bütün milletimize başsağlığı diliyorum. Bu alçakça yapılan bu katlin failleri yakalandılar. İnşallah hak ettiği cezayı da en ağır şekilde almaları için bizzat davanın takipçisi olacağım.

KADININ YERİ TOPLUMUMUZDA ÇOK FARKLIDIR
Bizim kültürümüzde kadının özel bir yeri vardır. Osmanlı'yı anarken Bala Hatunu, Nilüfer Hatun'u anmadan geçemeyiz. Kadınların yeri bizde çok başkadır. Zübeyde Hanım'ı anmadan Mustafa Kemal Atatürk'ü anlayamayız. Cüzdanlarımızdaki 50 liralık banknotu hazırlarken çalışma önüme geldiğinde bir de tarihimizde başarılı hanımlar var onlardan birinin resmini de buraya koyun. Osmanlı'nın son dönemi, Cumhuriyetin ilk dönemi hanımlarından Fatma Hanım'ın resmini buraya koyduk. Kadını zayıf görerek kadını aciz görerek ona şiddet uygulayan her kim olursa olsun alçaktır, zavallıdır. Kadına şiddet uygulamak Allah'ın emanetine ihanet etmek demektir.