"Türk toplumu kürtaja karşı. Kadımlarımız da karşı.Bebeğin ağır problemi olacaksa, bu konu da tartışılabilir bir durum. Bu yasa ile ilgili olarak benim geçmişte geniş bir açıklamam var. Bizler bilimsel heyetlerle ve uzmanlarla değerlendireceğiz. Daha sonra bakanlar kuruluna götüreceğiz. Konuya toplum da karar verecek. Sezaryen konusu ise gereksiz durumlarda yapılacak bir durum değildir. Bir kadının rahmini yarıyorsunuz ve bebeği oradan çıkarıyorsunuz. Sezatyen ihtiyaç durumunda yapılmalıdır. Bunun dışında vatandaşımız asla bu yönteme itibar etmemelidir. Tam doğum esnasında bir aileye, ya da anneye bir takım korkular telkin ederseniz onu kabul ediyor. Dünya Sağlık Örgütü'nün yüzde 15'i geçmesin dediği sistem Türkiye'de yüzde 50 oranında yapılıyor. Bugün ülkemizde her ailenin bir hekimi var. Tekrar söylüyorum Türkiye'de kürtaj konusu 12 Eylül'den sonra, yani darbeden sonra bir oldu-bittiye getirilmiştir. Sayın Başbakanımız da, ben de yaşam hakkını e kadının seçim hakkını savunuyoruz. Kürtajın ve sezaryenin kadının doğurganlığını olumsuz etkilediğini biliyorum. Türkiye'nin genç bir nüfusa da sahip olması lazım. Bugün kürtajın koşulsuz serbest olduğu bir çok batılı ülke yaşlanan nüfusuyla büyük bir sıkıntı içerisinde. Biz henüz bir karar almış değiliz. Şu anda kürtaj 10. haftaya kadar koşulsuz olarak serbesttir.
