Atatürk döneminde Kur'an üstüne yemin

Cumhuriyet‘in ilk yıllarında Atatürk‘ün ölümüne kadar Harp Okulu öğrencileri Kur’an üzerine yemin ediyorlardı!

Giriş Tarihi 16 Mayıs 2012, 00:00 Güncelleme 16 Mayıs 2012, 15:33
Atatürk döneminde Kur’an üstüne yemin

İÇİNDEKİLER

Emin Pazarcı

Şimdi, biri çıkıp, "Harp Okullarındaki yemin metnini değiştirelim" dese...
Atatürk dönemindeki yemin metnine geri dönülmesini istese...
Bizim Atatürk'ü tanımayan "Atatürkçülerimiz" araştırıp soruşturmadan ayakta alkışlarlar!
Bir başkası da Atatürk'ü hiç karıştırmadan, "Harp Okullarında Kur'an üstüne yemin edilmesini"istese...
Türkiye karışır, yer yerinden oynar! "Atatürkçüler" hemen ayağa kalkarlar. "İrtica gemi azıya aldı" diye bağırırlar. "Atatürk'ün kurduğu Laik Türkiye Cumhuriyeti'ni yakmak isteyenlerin iyiden iyiye pervasızlaştığını" söylerler.
Denemesi bedava!
Oysa, bu ülkede "Harp Okulu öğrencileri Kur'an üstüne yemin etsinler" görüşü, Atatürkçülük adına rahatlıkla savunulabilir! Çünkü, Cumhuriyet'in ilk yıllarında Atatürk'ün ölümüne kadar Harp Okuluöğrencileri Kur'an üzerine yemin ediyorlardı!
***

Belgenin tarihi 6 Eylül 1937. Üzerinde, "Harbiye Mektebi'nde ikmali tahsil eyliyen zabitana mahsus şahadetname" yazıyor.
O dönemde Atatürk sağ.
Hemen altta ise "Resmi Tahlif" ifadesi göze çarpıyor. Bugünkü Türkçe ile buna "Resmi Yemin Belgesi"denilebilir.
O dönemin yemin metni aynen şöyle: "Ben, sulhta ve harpta, karada ve denizde ve havada ve her nerede olursa olsun, milletime ve memleketime daima doğruluk ve sadakatla hizmet ve hukumeti cumhuriyemizin bütün kanun ve nizamlarına ve amirlerimin her türlü emirlerine bütün kalbimle itaat etmekten ayrılmayacağıma ve milletimin namını, mukaddes şerefli sancağımın şanını ve askerliğin namus ve şerefini canımdan aziz bilib bu uğurda seve seve canımı feda etmekten çekinmiyeceğime ve her zaman vazifesini, namusunu sever özü ve sözü doğru ve gayretli bir asker olarak çalışmaktan başka bir şey düşünmiyeceğime Cenab-ı Allah'ın kelamı olan Kur'an-ı Azimüşşana el basarak yemin ediyorum."
Metnin sonunda da şu ifade var: "Vallah ve billah."
***

Devam edelim...
Aynı belgede Harbiye Mektebi'nde verilen dersler sıralanıyor. Bunların arasında "İlmiahlak" göze çarpıyor. İçinde din dersi de var. Apaçık ortada; Atatürk döneminde Harp Okulu öğrencileri zorunlu din dersi okuyor, Kur'an üstüne el basarak yemin ediyor.
Bitmedi, Atatürk'ün sağlığında İslam Alimlerinden Elmalılı Hamdi Yazır'a, askerler için özel "din kitabı"yazdırdığını ve bunu bütün Silahlı Kuvvetler mensuplarına okutturduğunu da ekleyelim.
Atatürk ölüyor ve her şey değişiyor. İsmet İnönü büyük bir "Latinleşme" kampanyası başlatıyor. Harbiye Mektebi'nin adı Harp Okulu oluyor. Bu operasyonla birlikte yemin metni de yeniden düzenlenip içindeki"Allah" ve "Kur'an" ifadeleri çıkarılıyor.
Demek ki...
Atatürk başka, İnönü başka. Ölümünün ardından bu toplumun önüne konulmaya çalışılan Atatürkfotoğrafı da pek gerçeği yansıtmıyor!
Atatürk'ün Büyük Zafer öncesi 26 Ağustos günü Afyon Şuhut'ta önündeki düşman ordularına bakarak söylediği şu sözler son derece önemli:
- Bundan sonrası Allah'ımızın yardımına, anamın dualarına kalmıştır! Şimdi sorabilirsiniz, "Bütün bunları neden yazdın?" diye...
Çünkü, cehaletle bezenmiş son günlerdeki tartışmalardan bunaldım. Atatürk'ü hiç tanımayan"Atatürkçülerden" de, "Atatürk düşmanlarından" da, O'nu referans göstererek abuk sabuk konuşanlardan da, elinde kalem "yazarım" diye ortaya çıkıp Atatürk ticareti yapanlardan da sıkıldım...
Öğrensinler istedim!
Not: Önceki günkü yazım üzerine CHP Adana İl Başkanı Zeydan Karalar aradı.
Borçların ödenmesi için masa başında görüşme yapılırken, partiye haciz memurlarının gönderilmesinin düşündürücü olduğunu söyledi. Karalar, olay üzerine Genel Başkan Yardımcısı Erdoğan Torpak'ı arayarak yardım istemediğini, olayın Adana'nın kendi dinamikleri içinde çözüldüğünü anlattı.