Cemal Paşa, 1908-1918 döneminde İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin önde gelen yöneticilerindendi.
Özellikle Üç Paşalar İktidarı olarak da bilinen 1913-1918 arasında Osmanlı Devleti'nin iç ve dış siyasetinin belirlenmesinde önemli rol oynadı. Ayrıca I. Dünya Savaşı'nda en önemli cephenin komutanı olarak görev yaptı. Bundan dolayı yenilginin ve İttihat ve Terakki Cemiyeti yönetiminin birinci dereceden sorumlularından sayıldı. Şimdi yurt dışına sürülen ya da bilvesile kendileri gibi yurt dışında bulunan diğer silah arkadaşlarıyla buluşacak ve bir geri dönüş projesinin haritasını çizeceklerdi… Cemal Paşa Osmanlı Devleti'nin I. Dünya Savaşı'na girmesi üzerine bahriye nazırlığının yanı sıra 2. Ordu Komutanı olarak görevlendirildi. Kısa bir süre sonra da Filistin'deki 4. Ordu Komutanlığı'na atandı (Kasım 1914).1915'te Ferikliğe (Korgeneral) yükseldi. Mısır'ı İngilizler'den almak amacıyla düzenlenen Kanal Seferi olarak bilinen çarpışmalarda komuta ettiği Osmanlı güçleri ağır kayıplar verince geri çekilmek zorunda kaldı.
SAVAŞTAN SONRA
Tam bu sırada İstanbul'daki Sıkıyönetim Mahkemesi'nce (Âliye Divan-ı Harb-i Örfi), Osmanlı'da yaşayan Arap unsurlarının isyanına sebep olmak suçundan rütbesinin geriye alınmasına ve ordundan atılmasına sonra da idamına karar verildi (5 Temmuz 1919). Aynı torpido içinde Enver ve Talat Paşa'yla yurtdışına çıkmak zorunda kaldı. Odessa'dazbir süre Enver Paşa ile bir grup İttihatçının Rusya ve tüm Asya'daki Türkleri Turancı amaçlar etrafında birleştirmeye yönelik etkinliklerine katıldı. Ancak aklı Anadolu'daki mücadeledeydi. Mustafa Kemal'e defaen yazmasına rağmen yanıtını ancak sekiz ay sonra alabildi. Yanıt olumsuzdu. Çünkü 4. Ordu'nun mağlup komutanı olarak Filistin'den dönerken Anadolu topraklarına bakarak iç geçirecek ve söylenecektir: "Keşke Anadolu'da kalıp mücadelemi sürdürseydim!"
HASAN CEMAL'İN DEDESİ
Cemal Paşa'nın en çok eleştirildiği mevzu Filistin Cephesi'ndeki kayıplardır. 4. Ordu Komtanı'nın hakkındaki yargılamalar sırasında Kanal Seferi kadar konuşulan bir başka konu da Güney Doğu Anadolu civarındaki Ermeniler'e karşı 'tehcir' dönemindeki uygulamaları olmuştur.
Ama rivayet o ki Cemal Paşa bu süreçte Ermeniler'e karşı hakkaniyet ölçüsünü en çok arayan isim olmuştur. Falih Rıfkı Atay Cemal Paşa'ya şöyle anlatır; "Hazin tâlih: Eşraflarını öldürmüş olduğu Suriye'de Cemal Paşa'yı seven ve arayan çoktur. Cemal Paşa, Bolşevikler hesabına on binlercesini kendi eli ile hayat vermiş olduğu Ermeniler tarafından öldürüldü!" 21 Temmuz 1922'de, Türkiye'ye dönme hazırlıkları içindeyken Tiflis'te Karakin Lalayan ve Sergo Vartanyan adlı iki Ermeni komitacı tarafından öldürüldü. Gazeteci Hasan Cemal'in dedesi olan Cemal Paşa Cenazesi Doğu Cephesi Komutanı Kazım Karabekir tarafından Erzurum'a getirtilerek Karskapı Şehitliği'ne defnedildi...
ADIVAR'DAN CEMAL PAŞA'YA
1915 Ermeni Krizi nedeniyle bir kısım Ermeniler'in yerlerinin değiştirilmesi kararı alınması karşısında İttihat ve Terakki Hükümeti'ni en sert eleştirenlerden Halide Edip Adıvar'ın, Cemal Paşa hakkında görüş ve değerlendirmeleri ilginçtir… Cemal Paşa'nın Suriye'deki Ermeni göçmenlerin işlerinde yardımcı olması için davet ettiği Halide Edip Adıvar, Falih Rıfkı Atay'ın sözleriyle; 'Ermeni politikasını tenkit eden birkaç kişinin başında'dır. Halide Edip Adıvar'a göre, Cemal Paşa, Ermeni meselesinde Osmanlı devlet adamına yakışır bir tutum almıştır: "Hatta, Suriye'de Ermeni katli çıkarmaya sebep olabilecek bir vaziyet için bir müteşebbisini idam ettirmişti Cemal Paşa'nın en büyük müşkülatı, Türk ordusu da dahil, Araplar'ın, Ermeniler'in iaşesi meselesi idi. Mamafih ordu büyük bir alicenaplık göstererek, yardım teşkilatlarına kendi erzakından elinden gelen fedakarlığı yapmaktan çekinmemişti (...)"
Yine Adıvar'a göre; Cemal Paşa ve İzmir Valisi Rahmi Bey, İttihatçılar arasında Ermeniler tarafından en fazla saygı duyulan şahsiyetlerdir. O kadar ki, Cemal Paşa, Suriye'deki Ermeniler'e karşı planlar içinde olan iki İttihatçı'yı da idam ettirmiştir.