Osmanlı kadınlarının güzellik için uyguladığı birçok bakım sırrı bulunuyor. Bu sırların yanında dünya tıp tarihine yön veren İbn-i Sina da hem tıp dünyasında hem de doğal güzellik yöntemlerinde ilham kaynağı olmaya devam ediyor. Döneminin en büyük hekimlerinden biri olarak bilinen İbn-i Sina, zamanının çok ötesinde geliştirdiği tedavi ve bakım yöntemleriyle günümüzde de sağlıklı yaşam ve güzellik konusunda meraklılarını aydınlatıyor.
Doğadan gelen güzellik!
Sizinle paylaşacağımız ilk güzellik tüyosu Osmanlı kadınlarının bakım rutinlerinde doğadan topladıkları bitkilere yer vermesi olacak. Dönemin güzellik anlayışında tamamen doğal içerikli ürünler benimsendiği için Osmanlı kadınları bitkileri sıklıkla güzellik rutinlerinde tercih ederlerdi.
Ölü derilerden arınmak
Osmanlı döneminde hanedan kadınları ciltlerini derinlemesine arındırmak için sık sık hamama giderlerdi. Bu aşamada keselenmek en ideal güzellik ve bakım yöntemlerinden biriydi. Üstelik o dönemde çok sık hamama gidildiği için sabun sektörünün altın çağını yaşadığı da biliniyor.
İbni Sina özellikle gül suyunu öneriyor!
Sarayın en çok tercih edilen bakım ürünü ise şüphesiz gül suyu! Osmanlı kadınlarının temiz ve parlak cildinin sırrı da aslında burdan geliyor. Cildi nemlendiren ve kırışıklıkları azaltan gül suyu saray kadınlarının en gözde bakım ürünü olabilir! Öte yandan ciltteki yaralar ve cilt hastalıklarının tedavisi için de gül suyu tam bir şifa iksiri olarak tanımlanıyor.
Kişiselleştirilmiş bakım ürünleri revaçtaydı
Osmanlı döneminde güzellik için farklı yöntemler kullanılıyordu. Bu yöntemlerden biri ise kullanılan sabunların tamamen kadınların isteğine göre çeşitlendirilmesiydi. Kişinin beğendiği kokuya göre ya da cilt tipine göre sabun seçmesi popülerdi. Mesela bazı sabunlar saçlarda sertleşme ve dökülme yaptığı için tercih edilmiyordu. Öte yandan hatmi çiçeği gibi faydalı bitkilerden elde edilen kıvamlı karışımlar saçları yumuşatmak için kullanılıyordu.