Tarihçi Antony Beevor'un söylediğine göre, Japonlar bu silahları Pasifik'teki Amerikan askerlerine karşı kullanmayı ve hastalık taşıyan balon bombalarını ABD'ye göndermeyi planlıyorlardı. Hatta 1945 yazında, hastalık taşıyan pireleri San Diego üzerine bırakacak bir kamikaze planı da bulunmaktaydı.
Ayrıca, Unit 731'in komutanlarının, A.B.D. ordusu ile biyolojik savaş sırlarını paylaşma karşılığında dokunulmazlık hakkına kavuştuklarını da belirtmekte fayda var.
FUKURYİ İNTİHAR SALDIRISI GİYSİLERİ
Bu özel dalgıç giysileri, Japon Özel Saldırı Birlikleri için, ana adaların düşman tarafından ele geçirilmesini engellemek adına tasarlanmışlardı. Bu giysiler, 5 metrelik bir bambu sopaya bağlı olan ve 15 kg patlayıcı taşıyan mayınlara sahiplerdi.
Dalgıçlar, 9 kg ağırlığında kurşun ile dibe batırılarak, suyun altında 6 saate kadar 5-7 metre derinliğinde yürüyeceklerdi. Dalgıçlar, bir düşman gemisinin gövdesine ulaştıklarında patlayıcıları patlatarak, kendilerinin de ölümü ile sonuçlanan bir saldırı düzenleyeceklerdi.
Bu giysilerin savaşta kullanılıp kullanılmadığı belli değil ancak, A.B.D. çıkartma araçlarının ve bir mesaha aracının intihar yüzücüleri tarafından saldıra uğradıklarını gösteren raporlar bulunmakta.
"Purple" Şifreleme Makinesi
İkinci Dünya Savaşı'nın en ünlü şifreleme aracı Almanya'nın Enigma Makinesi olabilir ancak tek şifreleme aracı o değildi. 1937 yılında, Japonlar "97-shiki O-bun In-ji-ki" veya "97 Alfabetik Daktilo" adlı bir ürünü geliştirdiler ve Japon takvimi yılı 2597 ile adlandırıldı. Ürün, kod adı olan "Purple" (Mor) ile daha yaygın bir şekilde tanınmakta.
Cihaz, iki daktilo ve 25 karakterli alfabetik denetim santraline sahip bir elektrikli rotor sisteminden oluşmaktaydı. İlham aldığı Enigma cihazında da olduğu gibi, şifrelenmemiş bir yazı, normal bir şekilde girilebilmekteydi. Ancak cihazın en önemli gelişimi, kullandığı ikinci elektrikli daktilo ile şifrelenmiş mesajı bir kağıt üzerine yazabilmesiydi. Bu yüzden de cihazı kullanmak için sadece bir kişi yeterliydi.
Japonların şifreyi her gün değiştirmesinden dolayı da, şifre çözücüler, mesajlarda belirli bir desen bulamamaktaydı. Alberto Perez'in belirttiği üzere, "kontrol santrali 6'lı çiftler olarak bağlanabilen 25 bağlantıya sahipti ve bu da 70.000.000.000.000 olası düzenleme yaratmaktaydı."