RIDVAN DİLMEN: İkinci yarı çaresiz bıraktı (SABAH)
Süper Lig'in kalan haftalarında kalan her maç zor geçiyor hakikaten... Hem Fenerbahçe hem de Trabzonspor'un maçlarını izliyoruz. İki takım taraftarı için de maç 0-0 giderken zaman çok çabuk geçiyor. Öne geçtikten sonra da maç bitmek bilmiyor. Dün iki takım soyunma odalarına giderken Trabzonspor iki puan farkla liderdi. İki takım da özellikle sezonun ikinci yarısında öyle maçlar oynadı ki, taraftarlar heyecanı sonuna kadar yaşıyor gerçekten de.
Fenerbahçe'de teknik direktör Aykut Kocaman'ın 6 yabancı kontenjanından dolayı vereceği karar kolay değildi. Niang'la başlayabilmek için, geçen hafta iyi oynamasına rağmen Cristian Baroni'yi kulübede oturttu. İlk yarıda Fenerbahçe açıkçası dağınık bir görüntü içerisindeydi. Karabükspor, rakibine oranla daha olgun ataklar geliştirdi. İki tane de pozisyon buldu. Buna karşın Fenerbahçe, şuursuz ve kontrolsüz hücum yaptı oyuna hakim olmasına rağmen. Hatta ikinci yarıdaki en etkili isim Alex'ti.
İlk yarıda bireysel olarak hemen hemen vasatı aşamayan kadro, ikinci yarıda hep birlikte iyi oynadı. Gökhan, Santos, Mehmet, Stoch, Alex, Niang hepsi gol pozisyonuna girdi. Gol de Lugano'yla geldi.
İlk yarıdaki değil ama ikinci yarıdaki oyun, Karabük'ü çaresiz bıraktı. Fenerbahçe ikinci yarıda hem iyi oynadı hem de rakibine kontratak şansı vermedi.
KARABÜK EMENİKE'Yİ ARADI
Karabükspor özellikle ilk yarıda Emenike'yi çok aradı. Fenerbahçe ilk dakikalarda geniş alan bırakmıştı. Hücumla kaleci arasında bayağı mesafe vardı. Ama ikinci yarıda defanstaki oyuncularla en uçtaki oyuncu arasında mesafe daralınca, Karabük tehlikeli pozisyon üretemedi. Fenerbahçe, iyi futbol oynayarak kazandı ve bitime iki maç kala zirvede yer aldı.
İzmir'den Buca'nın gol haberi gelse de; Fenerbahçe kulübesinde "İki puan avantaj yakalar mıyım?" hesapları Umut'un golüyle çok kısa sürdü.
SELÇUK YULA: Tarih tekerrür edecek! (FOTOMAÇ)
Son haftalara girildiğinde artık hem Fenerbahçe hem de Trabzonspor için iyi futbol mu arıyacağız, teknik ve taktiğe mi bakacağız, yoksa alınan üç puanlara mı odaklanacağız? Bence artık galibiyetler önemli. Fenerbahçe, Karabük'te geçen hafta- ki 11'inden Cristian ve Semih'i dışarı alarak Selçuk ve Niang ile oyuna başladı.
Aykut Kocaman'ın yaptığı tercihler doğru. Cristian, Stoch ve Niang'a yer açılması için 'yabancı kontenjanına tosladı' desek doğrudur.
Fenerbahçe dün gerçekten öldü öldü dirildi.
Karabük'ü ve Yücel İldiz'i sezon başından beri yaptıkları mücadeleden dolayı tebrik eden ilk yazarlardan biriyim. Yalnız gördüğüm kadarıyla dünkü mücadele bayağı üst seviyedeydi.
Bunun nedenleri son 1 hafta içide Karabük şehrini karıştırmaya çalışanlardır.
ŞAMPİYONLUK AVERAJLA
Yahu sevgili Karabük, şu ana kadar hep onurunuzla mücadele ettiniz. Sizin onurunuzun Fenerbahçe maçına ihtiyacı hiç olamaz.
Bu sene Karabük'te sahaya yabancı madde atanları görmedik. Küfür edenleri görmedik. "Trabzon, şampiyon" diye bağıranları zaten hiç görmedik.
Söylediğim gibi artık son haftalarda güzel futboldan, sahaya çıkan doğru 11'den veya doğru adam değişikliklerinden bahsetmlek zor oluyor. Çünkü şampiyonluk yarışına girmiş takımın futbolcuların halet-i ruhiyesini benden daha iyi kimse anlayamaz.
Elbette herkes elinden geleni yapacak: Elbette herkes galibiyet için oynayacak. Ama benim kızdığım tek bir söz var. "Biz Fenerbahçe maçında onurumuz için oynayacağız" sözüdür.
1985 yılında şampiyon olduğumuzda Beşiktaş averajla ikinci kalmıştı. O günden bu güne tarih Türkiye'de ilk defa belki de tekerrür edecek. Faenerbahçe gene belki de averajla şampiyon olacak. Sahanın yıldızı Gökhan Gönül'dü. Alex'i, her ne kadar arkada açıklar verdiyse de Santos'u, Stoch'u, Lugano'yu, Karabükten de Yasin'i, Cernat'ı, Muhammet'i ayrı kefeye koyalım ve kutlayalım.
AHMET ÇAKAR: Hakem maça damga vurdu (SABAH)
Dün gece Fenerbahçe belki de şampiyon oldu. Eğer dün Fenerbahçe maçı kazandıysa önce Karabük defansındaki Muhammet Özdin'e sonra da hakem Bülent Yıldırım'a teşekkür etsin. Niye Muhammet diyoruz; sebebi çok açık.
İlk yarı sonunda maç ortada ve Fenerbahçe kazanamayacakmış gibi görünüyordu. Alex çok dikkatli bir markaj altında eskisi gibi oynayamıyor, Emre de hücum hattını besleyemiyordu. Oyun tıkanmıştı.
O dakikaya kadar çok iyi oynayan Muhammet ve Karabükspor defansı vardı. Ama 66. dakikada öyle bir hata yaptı ki Lugano da topu bomboş gol yapıverdi. Pek tabi ki futbol hatalar oyunu. Peki niye Bülent Yıldırım diyoruz; onun da sebebi çok açık.
İlk yarıda Selçuk'un Angelov'a yaptığı hareket çok net bir faul. Selçuk görülür bir şekilde Angelov'u sol kolundan çekip indiriyor. Üstelik Selçuk bu hareketiyle ceza alanı dışında bariz bir gol şansını da engelliyor.Ama hakem "Oynayın faul yok" diyor ve Fenerbahçe 10 kişi kalmaktan kurtuluveriyor.
İlk yarıda karşılıklı pozisyonlar var. Karabük adam paylaşımını çok iyi yaptı. Fenerbahçe bir tek Stoch'la sol kanatta hareketli gibi görünse de tüm takımda gole kadar Stoch dışında vasatı geçen tek oyuncu yok. Mehmet Topuz çok koşuyor, mücadele ediyor ama sağ kanatta Gökhan'a hiç yardım edemiyor. Gökhan da bu kanatta tek kalınca kademeli kontrolle etkisiz hale getiriliyor.
İlk yarıda karşılıklı pozisyonlar var. Karabük adam paylaşımını çok iyi yaptı. Fenerbahçe bir tek Stoch'la sol kanatta hareketli gibi görünse de tüm takımda gole kadar Stoch dışında vasatı geçen tek oyuncu yok. Mehmet Topuz çok koşuyor, mücadele ediyor ama sağ kanatta Gökhan'a hiç yardım edemiyor. Gökhan da bu kanatta tek kalınca kademeli kontrolle etkisiz hale getiriliyor.
KIRMIZI KARTI ATLADI
İkinci yarı her geçen dakika Fenerbahçe taraftarı "Acaba" diyordu. Ama işte ikinci yarının ortalarında sahneye Lugano çıktı. Aslında Lugano da değil. Muhammet'in ıskası, Lugano'nun kale sahasında bomboş kalıp golü yapması her şeyi bitiriverdi.
Bu dakikadan sonra maç 3 de olurdu 5 de olurdu ama böyle maçlarda Karabükspor gibi bir takım olarak ilk golü yediğinizde hele hele böyle kötü bir gol yediğinizde her şey bitmiş oluyor. Yukarıda da bahsettik, Süper Lig'de her hafta ciddi bir hakem hatası şampiyonluk maçlarına damga vuruyor. Dün gece de Bülent Yıldırım bu damgayı Selçuk'a göstermediği kartla vurmuş oldu.
ÖMER ÜRÜNDÜL: Aykut Kocaman'ın hataları vardı (SABAH)
İlk yarıda ciddi sıkıntılar yaşayan Fenerbahçe ikinci yarıdaki üstün futboluyla önemli bir 3 puanı daha hanesine yazdırdı. Karabükspor maça iki tehlikeli atak girişimiyle başladı, ardından dirençli ve disiplinli oyun anlayışını sürdürmeye başladı. Takım savunmasında başarılıydılar, iyi pres yapıyorlardı, sık sık da organize hücuma çıkıyorlardı. Fenerbahçe ise 45 dakika boyunca bir türlü oyunu kontrol altına alamadı. Az sayıdaki ataklar genelde bireysel oldu, rakibin aldığı tedbirlerle kanatlar hiç çalışmadı. Bilhassa Stoch'un Santos'a yardım etmeyişi, Mehmet Topuz'un da Gökhan Gönül'e uzak kalışı takımı zora sokan etkenlerden bazılarıydı. Bu yarıda en büyük avantaj skor olarak geriye düşmemeleri oldu.
Fenerbahçeli futbolcular ikinci yarıya atak başladılar. Oyunun kontrolünü tamamen ele geçerdiler. Stoch'un atak girişimleri rakibin yerleşme düzenini bozuyordu. Mehmet Topuz alışılmış hırsına büründü. Emre ve Selçuk hücum bölgesine yaklaştılar ama gol gelmiyordu. İşte o arada maçın kırılma anlarından biri oldu. Bu devrede ilk kez Karabük atağa çıktı, 4'e 2 yakaladılar. Hem son pas tercihindeki yanlış hem de Gökhan'ın başarılı kademesiyle çok tehlikeli bir pozisyon atlatıldı. Ardından da Muhammet Özdin'in hatasıyla Lugano takımının skor avantajını sağladı. Bundan sonra Yücel İldiz değişiklik hamleleri yaptı ama sahaya sürdüğü oyunculardan katkı gelmedi.
KIRMIZI KARTI ATLADI
Fenerbahçe sonuçta zor da olsa kazandı ama bana göre Aykut Kocaman takım tertibinde çok önemli bir hata yaptı. Hazır olmayan Niang'a görev verdi. Hadi bu bir tercih meselesidir, eleştirmeyelim ama Niang'ı oynattığı için son haftaların başarılı isimlerinden Cristian'ı kulübede oturttu; yerine sakatlıktan yeni çıkan ve maç eksiği olan Selçuk'a görev verdi. Bu ciddi hataya Karabük cezayı kesseydi Kocaman'a büyük eleştiriler gelirdi. Genel yönetimi iyi olan Bülent Yıldırım'ın iki kritik hatası var. İlk yarıda Selçuk'un Angelov'a yaptığı hareket bana göre bariz gol şansını engellediği için kırmızı kart gerektirirdi. Skora etki eden büyük bir hataydı. İkinci yarıda da Niang'a yapılan penaltıyı vermedi.
GÜRCAN BİLGİÇ: Vazgeçmeyenler... (SABAH)
İlk yarıda topa sahip olsa da, maçın kontrolünü rakibin elinden alamadı Fenerbahçe. Karabükspor, Fenerbahçe'nin etkisini sıfırlamak adına tereddütsüz önlemlerini almış, bırakın Alex ve Niang'ı, Gökhan Gönül'ü bile adam markajı ile bloke etmek istedi.
Sıkıştı oyun orta sahaya. Stoch ile tempoyu artırma çabalarına, diğerlerinden karşılık bir türlü gelmiyordu. Durarak oyun başlamıştı bir kere. "Hareket" düğmesine kimse basmıyordu. Emre ve Alex'ten rol çalacak bir lider de yoktu takım içinde. Kaçan pozisyonlar hanesinde Karabüklü oyuncuların adı da daha fazlaydı. 16'da da Selçuk- Angelov mücadelesinden çıkması gereken bir faul vardı ve son adam yorumuyla da bir kırmızı gerekirdi.
İkinci yarıyla birlikte paralel oyun düzeninden, "dikine" koşma kararı çıkmış gibiydi. Daha öne çıktılar, daha yakın olmaya başladılar. Birbiri ardına şutlar gelmeye başladı. Tomic kalesinde daha huzursuzdu. Sabır F.Bahçe'nin en önemli silahı olmuştu bir anda. Yerden ayağa paslardan vazgeçmeden, milim milim yaklaşıyorlardı tehlikeli bölgeye. Stoch böyle bir anda markajcısından uzaklaşan Alex, markajcısıyla birlikte öne kat eden Lugano'ya attı topu.
MUCİZE HAKLARI DOLMUYOR
Oanın hikayesi sayfalarca yazılabilir aslında. Pas akıllı ama iyi değildi. Ta ki, Muhammed topu ıskalayıp, pozisyonu yeniden yaratana kadar. İki oyuncunun takibi, ısrarı, "topun canı var" dedirten kader anını gözlerimizin önüne getirdi. Lugano acımadan vurdu, sahanın yıldızı diyebileceğimiz Tomic'in "turboları" bu kez çalışmak için fırsat bulamadı.
Golle birlikte maçın hikayesi de değişti bir anda. Karabükspor'un o ana kadar düşünmek zorunda olmadığı bir durum ortaya çıktı, risk aldılar. Ve boş alana hızlı koşular yapacak oyuncuları vardı Fenerbahçe'nin. Tomic ile karşılaşıp, pozisyonları eziyorlardı peş peşe.
Son dakikalara girilirken Buca'nın gol haberi geldi. Bunu Aykut Hoca'nın kulağına fısıldadıklarında ise Trabzon ikinciyi atmıştı bile. Nasıl bir ligse artık bu, takımların "mucize hakları" bir türlü dolmuyor. Son dakikalar, son şutlar, yeniden yaratılan sonuçlar birbiri ardına geliyor. Vazgeçmeyenlerin yolculuğu sürüyor.
HAKKI YALÇIN: Gökhan Gönül iftiharla sunar (FOTOMAÇ)
Fenerbahçe dün gece intiharın eşiğinden döndü.
İlk yarıda olağan dışı bir takım.
İkinci yarıda olağanüstü bir sonuç.
Ama olağanüstü bir futbolcu da sahada. "Gökhan Gönül iftiharla sunar" Ayaklarındaki ışık gece boyunca sönmedi.
Liderlik denen kutsal emanete sahip çıkan militan da oydu.
Topla her buluşmada ayaklanan da..
* * *
Fenerbahçe adına temkinli bir başlangıç, ya da "sabır işçiliği" diyelim.
Liderliğin karşısında Karabükspor'un gardını alacağının ve dayanıklı bir karşılama töreni bulacaklarının bilincindeler. Karabükspor'un maçın başında Santos'un alanından tehlikeli bindirmeleri var.
* * *
İlk çeyrekte bol taktikli hesaplaşmalar zinciri. Karabükspor'un orta alanı kalabalık tutması, Fenerbahçe'nin oyuna ağırlığını koymasına set çeken bir anlayış. Bunu Karabük adına, "Av olma içgüdüsünün dışa vurumu" olarak yorumladım.
Ama Fenerbahçe'nin çok adamla bindirme isteğinde, savunmada az adamla yakalanma riskini de Fenerbahçe adına "av olma" gerçeği kabul ettim. Karabükspor'un böyle bindirmeleri de fazlasıyla mevcut.
* * *
Fenerbahçe'de bu yarıda dikkat çeken isimler Mehmet Topuz ve Gökhan Gönül.
İkisi de iliklerine kadar mücadele ediyor.
Ama savunma tek hat üzerinde bir intihar vadisini andırıyor. Özellikle Santos, anahtarını rakibine uzatan gardiyan rolünde. Niang yokları oynuyor, yardımlaşma sıfır. Emre'nin ofansif yanı pasif..
Stoch'un top ayağındayken dizginler boşalıyor, rakip kale önünde eli ayağı boşalıyor. "Beklenen golün uzaması telaş getirir mi?" diye kendime sordum ama Fenerbahçe'nin böyle maçların altından kalkacak tecrübesi olduğunu da not düştüm.
Ama ilk yarının Fenerbahçe adına bendeki özeti. "Bunlar geceyi yokuşa sürüyorlar!" Ve özel bir not düştüm. "Devre arasında bu takıma yürek masajı gerekiyor!"
* *
İkinci yarıda Fenerbahçe rakip alanda daha çok görünüyor. Bol aksiyonlu sahneler de var.
Ama Karabük orta alanının bol paslı sisteminin bir yanı uyutma taktiğinde, öbür yanı tetikte. 4'e 2 yakaladıkları bir pozisyon var, neredeyse "yarım gol." Ama gecenin en parlak ışıklarından biri Gökhan Gönül, bu pozisyonun imha edilmesinde de baş oyuncu.
Ve 66.dakikada Lugano'nun golü.
Bu golde "Talih melekleri Fenerbahçe için Karabük'e gelmiş" dedim ama Alex'i yine tırnak içine aldım. Muhammed'i hataya, Lugano'yu gole sürükleyen adam Alex'ti… Fenerbahçe'nin zor günlerinde ortaya çıkan hızır.
Golden sonraki Fenerbahçe'nin aşka tutunma dakikaları.
Rakibin önce omuzlarını, sonra direncini çökertti.
Çok net pozisyonları harcamak da, gecenin en bonkör yanı.
* * *
Dün gece herkes bir yana, Gökhan Gönül bir yana.
Yüreğinden bile ter aktı.
Hele maçın son saniyelerindeki müdahalesinde görüntüyü dondurdum. "Bu adam şampiyonluk pastasının mumlarını da üflüyor" dedim.
* * *
Bu sonuçla, Fenerbahçe anlamlı bir sona doğru güvenle ilerliyor.
Tören adımlarıyla… Şampiyonluğa ısmarlanmış kahve tadında…
YÜKSEL AYTUĞ: Metal yorgunluğu (FOTOMAÇ)
Demir, tavında dövülür" derler ya, Fenerbahçe Demir-Çelik Karabükspor'u tava getirmek için çok oyalandı. Hatta işin öyle suyunu çıkardı ki, Çelik'e çifte su verip, iyice sağlamlaştırdı. Fenerbahçe'nin ağırdan aldığı ilk dakikalarda ev sahibi ekip; İlhan, Angelov ve Seriç ile çok önemli pozisyonlar buldu. İlhan her atağın içinde vardı. İlk 45 dakikada İlhan Parlak, Fener sönüktü...
İki haftadır Yobo'nun formsuzluğuna dikkat çekiyorum. Yine kritik anlarda çok önemli hatalar yaptı, adamını kaçırdı, topu oyuna doğru yerden sokamadı.
Önündeki Selçuk da maç eksiği olduğunu açıkça hissettirince, Fenerbahçe hem göbekten, hem sol kanadından delindi. Geçen hafta söyledim, söylemeye devam ediyorum. Fenerbahçe'nin solu sadece hücumda var.
Savunmada ise rüzgar tüneli gibi... Andre Santos-Stoch ikilisi tüm enerjilerini hücum ederken tüketiyorlar. Topu kaptırdıklarında ise geriye dönmek için taksi bekliyorlar.
Emenike zorlayabilirdi