82 yaşındaki usta oyuncu Ediz Hun kariyer ve evlilik yolcuğunda başından geçenleri anlattı. İşte Hürriyet'in haberine göre, Ediz Hun'un açıklamalarından satır başları...
Babanız Çerkez kökenli, anneniz Bulgaristan doğumlu. Nasıl bir karışımsınız? Balkan damarınız mı ağır basar, Kafkas damarınız mı?
- Ben daha fazla babama benzerim. Annem yumuşak mizaçlı bir kadındı. İki lafından biri "Oğlum sev ve affet"ti. Ben çok fevri bir adamım. Baba tarafım ağır basıyor. Mesela trafikte sinirlendiğim zaman arabadan inerim. Çekinmem, birimiz hastaneye, öbürümüz karakola! İniyorum da. "Aa Ediz Abi sen misin" diyorlar, sonra arkadaş oluyoruz. Tanınmış olmanın, sevilmiş olmanın böyle bir avantajı var. Belki diyorsundur ki romantik bir adam falan ama mizacım farklıdır.
"Kindarımdır. Kötülüğü unutmam. İyi insansan beni gece saat 3'te arasa, pijamanın üstüme trençkot giyer koşarım. Ama kötü insanı affetmem. Kötüye karşı merhametim yoktur. Sonunu düşünmem."
Bu yıl tam yarım asırdır Berna Hun ile evlisiniz. Hâlâ çok mu âşıksınız, yoksa saadetin bir formülü var mı?
- Var tabii. Karşılıklı saygı ve sevgi. Başka türlü 50 sene geçmez. Zaman zaman anlaşmazlıklar oluyor. Hep gülistan gitmez. Kavga hiç sevmez, fakat iyi bir tarafı var, gece suratı asık yatıyor, sabah unutmuş oluyor. Benim gibi kindar değil.
Benim bir randevum vardı, Cihangir'de, evde. Bir kız bekliyordum. Kapı çaldı. Baktım pencereden, üç kız. Ben bir beklerken üç gelmiş. İçeri davet ettim, hosteslermiş. Beni hostesler gecesine davet ediyorlar. Ama film arasına gelmişim, Uludağ'da çekimimiz var. "Biriniz numaranızı verin, Haber edeyim" dedim.