CHP içinde uzun süredir devam eden adaylık çekişmesi CHP Genel Başkanı Özgür Özel, ABB Başkanı Mansur Yavaş ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun gerçekleştirdiği 3'lü görüşmenin ardından daha da alevlendi.
MANSUR YAVAŞ ANKETLERİ MASAYA KOYDU, ÖN SEÇİME KARŞI ÇIKTI
Söz konusu toplantı CHP tarafından aktarılanın aksine uzlaşıyı getirmedi. Toplantıda Mansur Yavaş, elindeki anketleri Özgür Özel ve Ekrem İmamoğlu'nun önüne koyarak aday belirlemek için erken olduğunu ancak Cumhurbaşkanlığı için en güçlü ismin kendisi olduğunu öne sürdü.
Ön seçim yöntemine karşı olduğunu detaylarıyla anlatan Yavaş, CHP tabanının belirleyeceği bir adayın toplum nezdinde karşılık bulamayacağını öne sürdü. Ancak Özel ve İmamoğlu'nun ortak duruşu nedeniyle taraflar uzlaşamadı.
Mansur Yavaş'ın toplantı sırasında Ekrem İmamoğlu'na, "Trollerini üzerimden çek" dediği de kulislere yansıdı.
ÖZEL, "YAVAŞ ÖN SEÇİME GİRMEYECEK" DEDİ AMA GERÇEK BAŞKA
Görüşmenin ardından Özgür Özel, "Birlikteyiz, hep birlikte olacağız. Hep beraber kazanacağız. Türkiye kazanacak" paylaşımında bulunsa da perde arkasında gerilim tırmandı.
Özgür Özel, toplantı sonrası yaptığı açıklamada ön seçim tarihinin 23 Mart olarak belirlendiğini ve Mansur Yavaş'ın bu sürece dahil olmayacağını duyurdu.
İMAMOĞLU: YAVAŞ ADAY OLMAYACAK
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu da Mansur Yavaş'ın aday olmayacağını iddia etti. Radyoculara konuşan Ekrem İmamoğlu adaylık meselesine ilişkin şunları söyledi:
"Çok değerli bir buluşma yaptık. Her aşamasını parti içi süreçlerimizle yönetiyoruz. Gazeteci birkaç arkadaşımızla da dün, bugün görüştüğümüz için, ifade ettiğim şeylerin aynılarını da burada da ifade edebilirim. Sonuçta Mansur Bey'in farklı bir bakışı var. 'Bugün erken. Adaylık için erken. Dolayısıyla ön seçim de erken' diye bir bakışı var. Dolayısıyla bu koşullarda aday olmayı düşünmediğini ifade etti."
"Erken-geç" tartışmasına katılmadığını söyeleyen İmamoğlu "Sürecin detayları muhtemelen bu hafta sonu açıklanır, kamuoyuyla paylaşılır. Önümüzdeki hafta da yol haritamız belli olur. Ben, Türkiye için çok önemli fırsatlar barındıran bir yola, cesaretle partimizin adım attığını düşünüyorum. Bu bir demokrasi devrimidir. Dünyada çok azdır. Ülkemizde ilk kez bir cumhurbaşkanı adayını, partinin üyeleri belirleyecektir. Geç, erken tartışmasına da ben katılmıyorum. Koşullara, zamana, zamanın ruhuna göre bu değişebilir." iddiasında bulundu.
MANSUR YAVAŞ'IN ADAYLIK PLANI
Özel ve İmamoğlu'nun iddiasının aksine kulislerde Yavaş'ın adaylık planlarından vazgeçmediği ve çalışmalarını hızlandırdığı konuşuluyor.
ANKET KOZU "MASA" PLANI
Toplantıda Yavaş'ın, "Anketler böyle çıkmaya devam ederse aday olacağımı bilin." dediği öne sürüldü. Yavaş'ın 6'lı Masa benzeri yeni bir ittifakla yola devam etmeyi planladığı konuşuluyor.
Habertürk'ten Fevzi Çakır'ın iddiasına göre Yavaş söz konusu toplantıda Özel ve İmamoğlu'na "Bu saatten sonra aday olup olmamak sadece benim kararım olamaz. Toplum bu işi satın aldı. Anketler böyle çıkmaya devam ederse aday olacağımı bilin" dedi.
Sabah Yazarı Mahmut Övür ise "Ankara'nın derin aklı ve Yavaş'ın hesabı" başlıklı yazısında Ankara'da konuşulanları aktardı. Yavaş'ın adaylıktan vazgeçmediğini öne süren Övür, "O gün geldiğinde ise belki altılı-yedili masa olmayabilir ama 4'lü, 5'li bir masa oluşturup CHP dışındaki partilerin destek verdiği "bağımsız" bir aday olarak ortaya çıkacak. En büyük handikabı da küçük partilerle tıpkı Kılıçdaroğlu'nun yaptığı gibi ölçüsüz "pazarlık" yapma ihtimali." ifadelerini kullandı.
Övür'ün yazısının ilgili kısmı şu şekilde:
"Mekân Ankara olunca konuşmalar da doğal olarak bir önceki CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve ABB Başkanı Mansur Yavaş'ın nasıl bir siyaset izleyeceğine kilitlenmiş durumda. Çünkü CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun izleyecekleri yol haritası artık belli. Bu ikili, CHP'nin kayıtlı üyeleri üzerinden hem partinin Meclis grubunu daha doğrusu Kılıçdaroğlu'nu ekarte etme hem de Yavaş'ı yalnızlaştırma hesabı yapıyor.
Ancak Ankara'nın derin aklı bu hesabı yapsa da "makul aklı" bu hesabın çarşıya uymayacağı düşüncesinde. O derin akla göre, öncelikle Özgür Özel, yerel seçimlerde elde ettiği başarıyı ve o başarıyı taçlandıracak olan "normalleşme" siyasetini terk ederek hayatının en büyük hatasına yaptı ve siyasi gücünü kaybetti.
İlk bakışta o gücü İmamoğlu elde etmiş görünse de bunun geçici bir güç olduğu söyleniyor. Çünkü o gücün şehvetine kapılan İmamoğlu'nun siyasi acemilikle yargıyı hedefe koyarak kavgacı bir siyasi aktöre dönüştüğü çok açık. Bu da hiçbir riske girmeyen, siyaset üretmeyen ve kavgacı görüntüsü vermeyen rakibi Yavaş'ın önünü açtı.
Baksanıza Yavaş, toplumun ezici çoğunluğunun hissiyatı olan ekonomik sorunları önceleyerek, erken aday belirlemeye karşı çıkarak ve "önseçime katılmıyorum" diyerek "kavgacı İmamoğlu"ndan ayrıştı.
"4'LÜ 5'Lİ MASA İLE CHP'DEN BAĞIMSIZ ADAY OLACAK"
Oysa arka planda en az İmamoğlu kadar siyasi hesap yapıyor ve ciddi bir hazırlık içinde. İstanbul'un birçok ilçesinde bile kamuoyu araştırmaları yaptırıyor, kendisiyle İmamoğlu'nu kıyaslıyor. Bu arada iki önemli hamleyi de ihmal etmiyor, bir yandan İyi Parti, Zafer ve Saadet partileriyle ilişkiyi sürdürüyor, diğer yandan da büyük bir dikkatle Kılıçdaroğlu ve ekibinin CHP yönetimiyle kavgasını izliyor. Hatta o kavgaya karışmıyor ve ileride kendisine yarayacak o kavganın derinleşmesini istiyor.
Böylece Özelİmamoğlu karşıtı CHP'lilerin de CHP dışı küçük partilerin de oyunu alabilecek bir aday profili çiziyor. Aday belirleme noktasına kadar da bu çizgisini sürdürecek. O gün geldiğinde ise belki altılı-yedili masa olmayabilir ama 4'lü, 5'li bir masa oluşturup CHP dışındaki partilerin destek verdiği "bağımsız" bir aday olarak ortaya çıkacak. En büyük handikabı da küçük partilerle tıpkı Kılıçdaroğlu'nun yaptığı gibi ölçüsüz "pazarlık" yapma ihtimali.
Yavaş, böylece üçlü-dörtlü bir yarışta İmamoğlu'nu ekarte edip Başkan Erdoğan'ın karşısında muhalefetin tek adayı olmak istiyor. Ankara'nın derin aklı bu hesabı yapıyor ama asıl belirleyici olan "makul aklı"dır.
Zaman ne getirir bilinmez, siyaset üretmeden yenilgi üzerine yenilgi yaşayan CHP seçmenini basamak yapıp Ankara'yı kazanmak kolay olabilir ama "siyaset mühendisliği" ile Türkiye'de seçim kazanmak hiç kolay değil. Hele bir dünya lideri olan Başkan Erdoğan karşısında..."