Birinci Dünya Savaşı'nda ittifak devletleri safında Almanya'nın yanında savaşa giren Osmanlı devleti, Çanakkale Cephesi'nde millet olarak varoluş mücadelesi verdi.
İKİ ALMAN GEMİSİ ÇANAKKALE'YE SIĞINDI
İşte adım adım adım zafere giden süreç...
Osmanlı Devleti, Birinci Dünya Savaşı başladığında henüz taraf değildi. Ancak, Almanya ile gizli bir ittifak yapmıştı.
İki Alman gemisi Goeben ve Breslau, Fransız üslerini bombalayıp Çanakkale'ye sığındı. Artık Osmanlı Devleti'nin tarafsızlığı ortadan kalkmıştı.
Yavuz ve Midilli ismi verilen gemiler, Alman mürettebatıyla Osmanlı Donanması'na katıldı. Ardından İngiliz filosu, Çanakkale Boğazı'nı ablukaya aldı.
İlk düşman saldırısı 3 Kasım 1914'te gerçekleşti. İngiliz Abluka Filosu, Seddülbahir Kalesi'ni bombaladı. 5 subay ve 81 er şehit oldu. İlk şehitler anıtı da bu noktada yükseldi.
HEDEF İSTANBUL'DU
İtilaf Devletleri'nin hedefi İstanbul'du. Önce Çanakkale'yi geçmeleri gerekiyordu. Osmanlı ordusu, boğaz hattında savunmasını güçlendirdi.
Tabyalar yeniden düzenlendi, gemilerden sökülen toplar kıyılara yerleştirildi, boğazın her iki yakasında seyyar bataryalar oluşturuldu. Boğaza yeni mayın hatları döşendi.
18 MART SABAHI BÜYÜK DENİZ HAREKATI BAŞLADI
Çanakkale Boğazı'na önce 19 Şubat'ta, ardından da 6 gün sonra, iki deniz harekatı düzenlendi. İtilaf Devletleri başarısız oldu, çareyi komuta değişikliğinde aradı.
Gemilerin ilerleyişine, Kumkale ve Seddülbahir'deki bataryalar karşılık verdi. Ancak yeterli olmadı. İlerleyen dev zırhlılara merkez tabyalardaki Türk topçuları cehennemi yaşattı.
NUSRET MAYIN GEMİSİ ÖLDÜRÜCÜ DARBEYİ VURDU
Nusret Mayın Gemisi harekata çoktan hazırdı. 7 Mart'ı 8 Mart'a bağlayan gece Nusret'in döşediği mayınlar 18 Mart günü İtilaf Devletleri'ne öldürücü darbeyi vurdu.
İtilaf Devletleri'nin savaş gemileri topçu atışından kaçarken mayınlara takıldı. Fransız zırhlısı Bouvet, o mayınlardan birine çarparak 3 dakika içinde 603 mürettebatıyla sulara gömüldü.
İngilizlerin Ocean ve Irressistible gemileri de aynı sonu yaşadı. Agamemnon, Inflexible, Sufrren ve Galua gemileri de ciddi yaralar alarak savaş dışı kaldı. Amiral De Robeck kalan donanmayı geri çekti.
18 Mart 1915'te Mehmetçik, Çanakkale Destanı'ndaki ilk büyük zaferini kazandı.
Kahraman Mehmetçik, önce denizde ardından karada, karış karış vatanı savundu ve tarihi değiştiren zafere imza attı.
BİR SUBAYIN GÜNLÜĞÜNDEN "ÇANAKKALE SAVAŞI"
Tarihinin en kanlı çarpışmalarından birinin meydana geldiği Çanakkale Savaşları'nda yaşananlar, cephede görevli topçu subayı Mehmet Halit Bayrı'nın günlüğüne yansıdı.
Bayrı'nın günlüğünden bazı notlar:
"Taburumuzun akşamüzeri hareket edeceğini öğrendiğim cihetle izin alıp tekrar eve gelmek istedim. Topkapı'dan tramvaya bindim.
"Efrat, hamallar vesaire çalışıyor, hummalı bir faaliyet ortalığın hay u huy-ı tannanını arttırıyordu. Kendisine yolluk kumanya tedârik edenden tutunuz da bilinmeyen hususi sebeplerden dolayı melül duranlar, arkadaşlarıyla, dostlarıyla konuşup veda edenler..."
"Mermiler birbirini takip etmeye başladı. Biz bunlar üzerinde düşünüyorduk. Gülleler, Bolayır cihetinden geliyor, Gelibolu'nun üzerinden aşarak denize düşüyor, büyük su sütunları havaya yükseliyordu. Bir dakika sonra mermiler şehre düşmeye başlayınca tereddüdümüz kalmadı..."
"ŞİMDİ GÜNEŞ ALTIN IŞIKLARIYLA GELİBOLU'YU YIKIYOR"
"Şimdi güneş altın ışıklarıyla Gelibolu'yu yıkıyor, düşmanın çıkardığı yangınlar hâlâ devam ediyordu. Biz mahzun fakat kuvvetli bir intikam duygusuyla mücehhez olduğumuz halde Maydos'a doğru ilerliyorduk..."
"Yeni mevzilerimiz Arıburnu mıntıkayı harbi sol cenahında yüz beş rakımlı tepenin cenub-i garbisindeki topçular sırtları denilmekle maruf sırtlardadır. Tabur ve alay karargahı Uzundere Vadisi'nde olup bu vadinin biraz gerisinde inşa olunmuştur. Taburlarımızın önüne 47. ve 48. piyade alayımızın siperleri tesadüf eder..."
"Bölük sağdan yürü marş kumandasını verdi. Şimdi bütün batarya harekete gelmiş, yürüyor ve biz onu nur ve hande dolu kalplerimizle takip ediyorduk. Yürüdük, yürüdük… Yolda Anafarta'yı Kebir köyünden badehu fırka ve alayımıza bir müddet karargah olan Kanlıkuyu Deresi'nden geçerek ve akşama Bigalı köyü ilerisinde kavuşarak yürüdük..."