Türkiye ekonomisine büyük övgü

İzmir Yabancı Sermayeli Firmalar Buluşması'ında konuşan Dünya Bankası Türkiye Direktörü Johannes Zutt, "Türkiye yoksul sayısını azalttı ve gelir seviyelerini arttırdı. Bu önemli bir başarıdır" dedi.

Giriş Tarihi 23 Kasım 2016, 00:00 Güncelleme 23 Kasım 2016, 21:07
Türkiye ekonomisine büyük övgü

İÇİNDEKİLER

İzmir Kalkınma Ajansı (İZKA) tarafından Dünya Bankası işbirliğiyle bu yıl 3'üncüsü düzenlenen 'İzmir Yabancı Sermayeli Firmalar Buluşması' etkinliği Hilton Oteli'nde gerçekleştirildi. Etkinlik kapsamında firmalar arasındaki iletişimin güçlendirilmesi hedefiyle İzmir'in önde gelen yabancı sermayeli firmalarının üst düzey yöneticileri bir araya geldi. Etkinlikte Dünya Bankası Türkiye Direktörü Johannes Zutt, 'Türkiye ve Yabancı Sermaye' konulu bir konuşma yaptı.

Türkiye'nin son 4-5 yıl içinde büyümesinin durduğunu belirten Zutt, "Türkiye acaba orta gelir tuzağına mı düştü? Türkiye, 4 yıl öncekiyle aynı. Türkiye'de büyüme oranı düştü, ancak yoksul sayısı azaldı. Yoksul sayısı Doğu Avrupa'da daha yüksek. Türkiye'de sayı yarı yarıya düştü. Türkiye'den daha hızlı büyüyen ülkelerde bile yoksul sayısında azalma yok. Türkiye'nin yoksul sayısını azaltırken, gelir seviyelerini arttırırken uyguladığı model çok önemli. Son yıllarda ülkeye giren Suriyeli mülteci sayısı yaklaşık 3 milyon. Bu insanlar da ekonomiye entegre ediliyor" dedi.

'DÜNYA GENELİNDE VERİMLİLİKTE DÜŞÜŞ VAR'
Türkiye'de işsizlik oranının istenilen seviyelerde olduğunu belirten Zutt, "Ülkedeki insanların çoğunluğu ekonominin içinde bulunuyor ve bu Türkiye'nin ekonomisini büyütüyor. Diğer ülkelerde çalışan insan sayısı, çalışmayan insan sayısından çok daha az. Finansal sistemde, çalışanların kalitesi de çok önemli. Dünya genelinde verimlilikte büyük bir düşüş var. Son 15 yılın başarısına bakarsanız Avrupa'da başarılı olan çok sayıda Türk şirketi var" diye konuştu.

TARIMDAN SANAYİYE GEÇİŞ
Türkiye'de tarımdan sanayiye geçişin durma noktasına geldiğini anlatan Zutt, 2001 yılında büyük bir geçiş olduğunu ve Türk ekonomisine büyük katkı sağladığını ifade etti. Türkiye'de bu geçişin yüzde 80'inin tamamlandığını belirten Zutt, sözlerini şöyle sürdürdü:
"2003-2009 yılları arasında teknolojide büyük bir gelişme yaşandı. 2010 yılından sonra bu yükseliş düşmeye başladı. Türkiye'nin hala orta gelirli bir ülke gibi davranması yükselişin durmasına neden oluyor. Türkiye, bu sorunları atlattıkça yüksek gelirli ülkeler arasına girecektir. Aksi halde orta gelirli ülke konumundan çıkamayacaktır. Bankacılık sektörü Türkiye'de çok iyi çalışıyor. Öğrenme başarısı da diğer OECD ülkelerine göre hızla yükseldi. Ancak Türk öğrencilerin yeteneklerinin geliştirilmesi için zamana ihtiyaç var. Şirketlerin fiziksel iş gücü talebi azalırken, iyi yetişmiş düşünsel kalifiye eleman ihtiyacı artıyor. Kadınların iş piyasasına katılımı açısından bakıldığında Avrupa'nın gerisinde kalıyor. Türkiye bu eksikliklerini tamamladığı durumda ekonomisi daha da büyüyecektir."

'İZKA 500 PROJEYE 200 MİLYON LİRA DESTEK SAĞLADI'
Türkiye ile birlikte gelişmekte olan 20 ülkenin durumunu da takip ettiğini belirten Zutt, bu ülkelerin şehirleşmede Türkiye'nin çok gerisinde kaldığını anlattı. Konuşması sırasında İZKA'dan da bahseden Zutt, "Tarih boyunca İzmir her zaman öncü olmuştur. İZKA ilk iki kalkınma ajansından biridir. 2008-2016 yılları arası 500 projeye 200 milyon lira destek sağlamıştır. Amacı bölgede planlı koordineli projelerin yapılmasını sağlamaktır" diye konuştu.

'TÜRKİYE'DE SON 15 YILDA MAKRO EKONOMİK İSTİKRAR İYİ DURUMDA'
Türkiye'nin Güneydoğu Bölgesi'ndeki terör ve Suriye'deki iç savaşın sirayet etme riskine rağmen iç karışıklıktan kaçınabildiğini söyleyen Zutt, "Ülkede güvenliğin sağlanmasının yanı sıra üretimde verimliliğin artırılması gerek. İnovasyon üzerine çalışmak gerek. Türkiye'de son 15 yıldır makro ekonomik istikrar iyi durumda. Türkiye'nin bu konuda hassas noktalara dikkat etmesi gerekiyor. Enflasyon yüzde 8 civarında oldu. Yüksek bir enflasyon ama kontrol altında bir enflasyon. Yıllardır Türkiye'de cari açık var. Düşük küresel faiz oranı ve petrol ithalatının maliyetinin düşmesinden yararlanarak cari hesap açığını azalttı. Küresel faiz ve petrol fiyatları artarsa, cari açık çok büyük bir problem olabilir. Kur zayıflamaya başladı ve ABD'deki faiz oranlarının artması bekleniyor, yurt dışındaki borç verenlerle iyi bir ilişki var. Eğer Türkiye birden bire çok büyük bir resesyon yaşarsa, içeriye para girişi değişebilir. Hükümetin en önemli amacı büyümenin hızla düşmemesi olmalı. Büyüme hızla düşerse, sonunda kötü bir durumla karşılaşabiliriz. Bankacılık sektörünün büyüdüğünü görebiliyoruz. Bankalar yurt dışından daha fazla borç alarak, daha fazla kerdi verebilir. Bu kısa dönemlik bir problem. Tasarruflar Türkiye'de çok düşük, 2001'de yüzde 25 iken tasarruf, bugün yüzde 12.5'e geriledi. Türkiye'nin yoksul kısımları zengin kısımlarına göre daha yavaş büyüyor. Zaman geçtikçe bu sosyal gerilmelere neden olabilir, bu da büyümeyi etkiler" dedi.