BBC'nin Ekonomi muhabiri Laurence Knight'ın kaleme aldığı haberde, "Türkiye,
hızlı
ekonomik iyileşmesinden haklı bir
memnuniyet duyabilir" denildi.
Her ülke gibi,
ekonomik krizden etkilenen ve 2009'un başlarında üretimi yüzde 15 oranında küçülen Türkiye'nin, kriz öncesi
ekonomik durumundan da ileride yer aldığını belirten Knight, şunları kaydetti:
"Türkiye'de yaşananlar, gelişmekte olan ülkeler için tanıdık bir öykü; Çin, Brezilya ve diğerleri
hızlı şeritlerine geri dönerken, Amerika ve Avrupa
vites değiştiremiyor. Ancak daha yakından bakınca görülen, Türkiye'nin kriz kaygılarının yerini, büyüme dönemine özgü yeni kaygıların aldığı. Nitekim, iyileşme dönemi hem
ekonomistler, hem de siyasetçiler için zorlu ikilemleri beraberinde getiriyor."
2008 yılında küresel
ekonomik kriz baş gösterdiğinde Türkiye'nin, batının yeni başladığı kemer sıkma ve borç azaltma diyetinin sonuna yaklaştığını kaydeden Knight, yıllarca uygulanan tedbirlerin, ülkenin
ekonomisinin çok daha kontrol edilebilir olmasını sağladığını bildirdi.
"O halde, sorun nedir?" diye soran Knight, "Sorun özetle, paranın nereden geldiği ve nereye gidiyor olduğu. Dış yatırımın çoğu
ucuz kredilere gidiyor. Türkiye'ye dışarıdan
ucuz para akıyor. Düşük faiz oranları, batıyı borç almanın
kolay olduğu, ancak yatırım yapmak için çekici olmayan bir yer haline getirdi. Dolayısıyla diğer büyüyen pazarlar gibi, Türkiye de dış yatırımcıların artan ilgisiyle karşı karşıya" değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye'ye giren paranın Türk lirasının değerini artırdığını ve bundan dolayı da ihracatçıların rekabet etmesinin zorlaştığını belirten Knight, "İthal ürünlerin Türkiye'deki tüketiciler için daha
ucuz olmasına yol açıyor. Eğer akıllıca yatırımlar yapılırsa, dışarıdan gelen bu para Türkiye
ekonomisinin daha üretken olmasını sağlayabilir" ifadelerini kullandı.
MERKEZ BANKASI NE YAPACAK?
Merkez Bankasının faiz oranlarına ilişkin öngörüde de bulunan Knight, "Eğer faiz oranları düşürülürse, hane halkı harcamalarının enflasyonu iki basamaklı rakamlara doğru götürdüğü bir dönemde, Türkler için borç almak ve harcama yapmak daha da
kolaylaşmış olacak. Eğer faiz oranları yükseltilirse, Türk lirası yabancı yatırımcılar için daha da çekici hale gelecek, değeri artan liranın rekabet etme gücü azalacak ve kredi balonu büyüyecek" dedi.
Büyümenin diplomatik denge sorunlarını da ortaya çıkardığına değinen yazar, şunları kaydetti:
"Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a göre Türkiye'nin AB üyeliği olması gereken yolda. Ancak yakın geçmişte Wikileaks'in sızdırdığı belgelere göre, Fransa ve Avusturya, Ankara'nın tam üyeliğine izin vermeyi düşünmüyor. Türkiye, AB ile serbest ticaret anlaşması imzalamış durumda. Ülkenin
ekonomisi hızla ilerlerken ve Avrupa borç kriziyle boğuşurken, 'Neden Türkiye AB üyeliğiyle uğraşsın' sorusu akla gelebilir."
AA