Ciddi zararlar verebilirler
Şimdi bu noktada şu açıklamayı yapmak gerekiyor. Takip için görevlendirilen cinlerden insanlara herhangi bir zarar gelmesi mümkün değil. Onlar, sadece verilen görevi yapıyorlar. İnsanlara zarar verenler diğerleri... Onların verdikleri zarar ise cinleri kullanan insanoğlunun gücüne ve cinler alemi ile ilgili bilgisine, en önemlisi de insana musallat olan cinlerin sayılarına göre değişiyor. Yaygın inanışın aksine, cinlerin bir insanı yok etme güçleri yok. "Ölüm büyüsü yapılıyor" türünden iddialar ve söylentiler doğru değil. Cinler, sadece insanoğluna vesvese verip, psikolojik dengesini bozuyorlar. İşini, gücünü, aile ve seks hayatını olumsuz yönde etkileyebiliyorlar. İnsanoğlu, bu olumsuzlukların peş peşe gelmesi ile büyük sıkıntılar içine giriyor. Cinlerin insanlara verebildikleri zararları sıralarsak İnsanı vesveseli bir hale getirebiliyorlar. Musallat oldukları ya da büyü aracılığı ile etkiledikleri insanı karamsarlığa itebiliyorlar. Aile fertlerini birbirine düşman edip, aile ortamını dağıtabiliyorlar. Büyük aile facialarına sebep olabiliyorlar. İnsanın ticari hayatına zarar verip, kazancını azaltabiliyorlar. İflasların alt yapısını hazırlayabiliyorlar. Ruhi bunalım ortaya çıkarıp, aradan geçen yıllar içinde insanı akıl hastalığına kadar götürebiliyorlar. İnsan bedeninde halsizlik ve beyninde isteksizlik hali ortaya çıkarabiliyorlar. Etkiledikleri insanın cinsel arzularını yok edebiliyorlar. İnsanı etki altına alıp, ona kötülük yaptırabiliyorlar. Yıldızını düşürdükleri insanın başarı gücünü azaltıp, ona ciddi sıkıntılar verebiliyorlar. Çok büyük aşkları bile yok edebiliyorlar. İki insanın birbirine duyduğu sevgi ne kadar büyük olursa olsun, onların ayrılmalarına yol açabiliyorlar. Halk arasında yaygın olarak dillendirilen "cin musallatına" gelince... Elbette cinler insana musallat olabiliyorlar. Ancak, sıkıntı veren "cin musallatları" bir tek cin tarafından gerçekleşmiyor. İnsanoğluna önce bir cin musallat oluyor, ardından da bu sayı giderek artıyor. Musallat olan cinin birlikte yaşadığı bütün grup, insanın üzerine yüklenmeye başlıyor. Yüzlercesi, hatta binlercesi o insanı sahiplenmeye başlıyor. Bu durum, kokmuş bir ete kurt düşmesine benziyor. Cinler de kokmuş ete düşen kurtlar gibi giderek çoğalıyorlar. Ne kadar çoğalırlarsa, verdikleri tahribat da o kadar artıyor. İnsan, giderek içine kapanıyor, gerçek hayattan soyutlanıyor, garip ve anlaşılmaz hareketler yapmaya başlıyor. Kendisine ait sanal bir alemde hayatını sürdürüyor. Cin musallatının üzerinden geçen süre ne kadar uzarsa, insanı cinlerin elinden kurtarmak da o kadar zorlaşıyor. Bazen kurtarma işlemi aylar ya da yıllar sürebiliyor. Bazı durumlarda da bu hiç mümkün olmuyor. İşin püf noktası da şu: Cinler, sanıldığı gibi durup dururken bir insana musallat olmuyorlar. Bunun gerçekleşebilmesi için belli bir altyapının oluşması gerekiyor. İnsanlar, tılsım kullanarak cinleri başka bir insana musallat edebiliyorlar. Çocukluğunda ateşli hastalık geçiren insanlar ciddi bir risk altındalar. Cin musallatının gerçekleşebilmesi için insanoğlunun cinleri rahatsız edecek bazı eylemler içine girmesi gerekiyor. Ayrıca, aşırı üzüntü, korku, sıkıntı ve bunalım hali de insanlara cin musallatına yol açabiliyor. Cinlerle insanların ilişkilerinde tabiatın genel kuralları geçerli. Güçlü insanları pek fazla etkileyemiyorlar. Güçsüz insana da hayatı zindan ediyorlar. Tabii, bir insan ne kadar güçlü olursa olsun, ciddi anlamda büyü ve sihire maruz kalırsa sıkıntı yaşayabiliyor. Aslında kötü olan cinler değil insanlar. Çünkü, cinler ortada hiçbir sebep yokken insanların hayatlarına karışmıyor ve karartmıyorlar!