'7 Kocalı Hürmüz' gerçeküstü bir komedi oldu!
Cumartesi günü Pınar Öğün'le dünyaevine girecek olan Memet Ali Alabora, düğünden bir gün önce vizyona girecek olan yeni filmi '7 Kocalı Hürmüz'ün setinde çok eğlendiğini söyledi: Film, izleyicileri şaşırtacak aşırılıkta gerçeküstü ama keyifli bir komedi
Giriş Tarihi:
Güncelleme Tarihi:
Bundan tam 10 yıl önce, yayınlandığı dönemde yediden yetmişe herkesi ekran başına kilitleyen 'Yılan Hikayesi' dizisinin sevimli polisi 'Memoli' olarak tanımış ve sevmiştik Memet Ali Alabora'yı... Ama o, zaman içinde oyunculuk kariyerini tiyatro ve sinema ile sürdürme kararı aldı ve ekranlardan uzaklaşmayı tercih etti. Şu sıralar ise yeni televizyon reklamıyla, tek kişilik oyunu 'Muhabir'le ve başrollerini Nurgül Yeşilçay ve Gülse Birsel'le paylaştığı '7 Kocalı Hürmüz'le tekrar karşımızda... Memet Ali Alabora, yeni projelerini Marie Claire dergisine anlattı.
MAGAZİN TURU İÇİN TIKLAYIN
FİLM İZLEYİCİYİ ŞAŞIRTACAK
Bir komedi filmiyle karşımıza çıkmaya hazırlanıyorsunuz. Özellikle bu tarzı mı tercih ediyorsunuz?
Komedi oynamayı çok seviyorum. İnsanların komik olan hallerini taklit etmek, daha doğrusu komik anlar yaşamaktan hoşlanıyorum. Bu tarz filmler çekmenin keyfi de apayrı. Sette çok eğleniyorsunuz. Tıpkı bu filmde olduğu gibi... Yönetmenimiz Ezel Akay, '7 Kocalı Hürmüz'ü gerçeküstü bir komedi olarak anlatıyor. İzleyicileri şaşırtacak aşırılıkta bir gerçeküstülük söz konusu filmde, fakat bundan bir hayli keyif alacaksınız.
Bildiğimiz '7 Kocalı Hürmüz' hikayesinden daha mı farklı oldu film?
Evet, aslında Hürmüz'ün hikayesine biraz farklı bir açıdan bakıyoruz. Bizim hikayemiz Gürsel Korak tarafından yeniden yazıldı. İşin içine yeni karakterler katıldı ve dramatolojisiyle oynandı. Ayrıca günümüzden de hikayeler eklendi. Kullanılan kostümler ile sahne tasarımları da, tıpkı film gibi gerçeküstü. Biz oyuncular da, bu duruma ayak uydurarak farklı karakterler yarattık.
TİYATRONUN ZAMANI GELDİ
Oyunculuk kariyeriniz, televizyon dizileriyle başlamış olmasına rağmen, tiyatro ve sinema ile devam ettirme kararı almış gözüküyorsunuz. Bunun belli bir nedeni var mı?
Bu, zamanınızı neye ayırmak istediğinizle ilgili daha çok... Ben de son yıllarda zamanımı, tiyatro ve çağdaş sanat çalışmalarıyla ilgilenerek geçirmeyi tercih ettim. İki işi aynı anda yapmayı seven biri değilim. Üç yıl önce garajistanbul projesi başladığında, ona ağırlık verdim ve öyle de devam etti. Ancak aralarda dizi olmasa bile, her yıl iyi bir sinema filmi projesinde yer almaya da çalıştım.
Sizce tiyatrolar, televizyon bu denli popülerleştiği için mi yok olma noktasına geldi?
Tam tersi şu sıralar tiyatro tekrar yükselişe geçti. Avrupa'da 30'lu ve 40'lı yıllarda, ülkemizde ise 60'lı yıllarda tiyatro çok popülerdi. Sonra derin bir kış uykusuna yattı ve şimdi uyandı. Herhalde, garajistanbul'un da, ilk açıldığı zaman kendimize belirlediğimiz slogan gibi, tiyatronun da 'zamanı geldi'. Son ikiüç yıldır etkileyici kıpırdanmalar yaşanıyor.
HERKES POPÜLER OLMAYAN BİR ŞEY YAPMAK ZORUNDA DEĞİL
Günümüzde genç oyuncuların hepsi kendini televizyon dizilerine adamış gibi görünüyor. Sizin gibi belli bir yolda ilerleyenlerin sayısı oldukça az gibi... Bunun belli bir nedeni var mı?
Böyle düşünmeyin. Televizyonda hayallerindeki filmleri çekebilmek, düşlerindeki oyunları sahneleyebilmek üzere çalışan ve bilmediğiniz çok kişi var. Ayrıca herkes popüler dünya dışında bir şeyler yapmak zorunda da değil. Belki benim gibi tek bir işe konsantre olmak ve onu iyi yapmak istiyordur, bilemezsiniz. Ya da sanat için savaşmayı orada, burada diye ayırmayıp bütün olarak düşünmek gerekebilir. Ben, iİlerisi için çok büyük hayaller kuran birçok kişi tanıyorum. Herkesin yolu farklıdır. Ben bu yolu seçtim, onlar ise onu...
HALK MEMOLİ'NİN GERİ DÖNÜŞÜNDEN BAHSEDİYOR
Sizin için sadece tiyatroda yer almak yeterli mi? Örneğin bir reklam kampanyasıyla tekrar izleyici karşısına çıktınız. Herkesin sizi televizyonda gördüğü an verdiği tepki, 'Nerelerdeydi' oldu...
Onu ben de anlamadım. Her yıl mutlaka bir film projesine dahil oldum. Dikkat çekici sanatsal çalışmalarda yer aldım ama yine de insanlar bana altı-yedi yıl başka bir ülkede yaşamış ve şimdi geri dönmüşüm gibi davranıyorlar. Televizyonda olmadığınız zaman hiçbir şey yapmıyorsunuz zannediliyor. Reklam filmi dediğiniz şey ise her an televizyonda olmanızı sağlıyor. Diziden bile daha fazla. Bu yüzden dikkat çekiyorum galiba. Herkes Memoli'nin geri dönüşünden bahsediyor şimdilerde.
'Yılan Hikayesi' biteli yıllar oldu ama hâlâ az da olsa 'Memoli' karakteri ile anılıyorsunuz...
Memoli aynı zamanda benim de adımın kısaltması olduğu için çoğu insan kullanmaya devam ediyor. Şaşıracaksınız belki ama sokakta yürürken bazen bana "Zeyno nerede?" diye soranlar dahi oluyor. Sonuç olarak 'Yılan Hikayesi', bir zamanların fenomen dizisiydi.
TEK KİŞİLİK OYUNDA BAŞROLÜ SEYİRCİYLE PAYLAŞIYORUM
'Muhabir' adlı oyunda oynuyorsunuz. Tek kişilik bir oyunda oynamak zor mu?
İlk defa tek kişilik bir oyunda oynuyorum. Çok yalnızım sahnede. En önemli partnerim seyirci. Seyirci eğer o gün yalnız bırakırsa, daha da yalnızlaşabilirsiniz ya da elinizden tutarsa beraber bir şey paylaşabilirsiniz. Seyirciyle yapılan bir iş bu. Her performansım bambaşka bir oyun haline gelebiliyor. Hiçbir oyun birbirine benzemiyor. Bu yüzden seyircilerin benim yalnızlığımı engellediklerini, benimle başrolü paylaştıklarını düşünüyorum. 'Muhabir'; aslında benim hikayem oldu. Mustafa ve Övül Avkıran, 'A Takımı'nda 17 buçuk ile 19 yaş arası yaşadığım maceralardan yola çıktılar. Hedefleri ise benim kendi kişisel hikayem üzerinden bellek tazelemekti. Yani ben her gece seyircilerle kendi hikayelerimi paylaşıyorum.
MAGAZİN TURU İÇİN TIKLAYIN
FİLM İZLEYİCİYİ ŞAŞIRTACAK
Bir komedi filmiyle karşımıza çıkmaya hazırlanıyorsunuz. Özellikle bu tarzı mı tercih ediyorsunuz? Komedi oynamayı çok seviyorum. İnsanların komik olan hallerini taklit etmek, daha doğrusu komik anlar yaşamaktan hoşlanıyorum. Bu tarz filmler çekmenin keyfi de apayrı. Sette çok eğleniyorsunuz. Tıpkı bu filmde olduğu gibi... Yönetmenimiz Ezel Akay, '7 Kocalı Hürmüz'ü gerçeküstü bir komedi olarak anlatıyor. İzleyicileri şaşırtacak aşırılıkta bir gerçeküstülük söz konusu filmde, fakat bundan bir hayli keyif alacaksınız.
Bildiğimiz '7 Kocalı Hürmüz' hikayesinden daha mı farklı oldu film? Evet, aslında Hürmüz'ün hikayesine biraz farklı bir açıdan bakıyoruz. Bizim hikayemiz Gürsel Korak tarafından yeniden yazıldı. İşin içine yeni karakterler katıldı ve dramatolojisiyle oynandı. Ayrıca günümüzden de hikayeler eklendi. Kullanılan kostümler ile sahne tasarımları da, tıpkı film gibi gerçeküstü. Biz oyuncular da, bu duruma ayak uydurarak farklı karakterler yarattık.
TİYATRONUN ZAMANI GELDİ
Oyunculuk kariyeriniz, televizyon dizileriyle başlamış olmasına rağmen, tiyatro ve sinema ile devam ettirme kararı almış gözüküyorsunuz. Bunun belli bir nedeni var mı? Bu, zamanınızı neye ayırmak istediğinizle ilgili daha çok... Ben de son yıllarda zamanımı, tiyatro ve çağdaş sanat çalışmalarıyla ilgilenerek geçirmeyi tercih ettim. İki işi aynı anda yapmayı seven biri değilim. Üç yıl önce garajistanbul projesi başladığında, ona ağırlık verdim ve öyle de devam etti. Ancak aralarda dizi olmasa bile, her yıl iyi bir sinema filmi projesinde yer almaya da çalıştım.
Sizce tiyatrolar, televizyon bu denli popülerleştiği için mi yok olma noktasına geldi? Tam tersi şu sıralar tiyatro tekrar yükselişe geçti. Avrupa'da 30'lu ve 40'lı yıllarda, ülkemizde ise 60'lı yıllarda tiyatro çok popülerdi. Sonra derin bir kış uykusuna yattı ve şimdi uyandı. Herhalde, garajistanbul'un da, ilk açıldığı zaman kendimize belirlediğimiz slogan gibi, tiyatronun da 'zamanı geldi'. Son ikiüç yıldır etkileyici kıpırdanmalar yaşanıyor.
HERKES POPÜLER OLMAYAN BİR ŞEY YAPMAK ZORUNDA DEĞİL
Günümüzde genç oyuncuların hepsi kendini televizyon dizilerine adamış gibi görünüyor. Sizin gibi belli bir yolda ilerleyenlerin sayısı oldukça az gibi... Bunun belli bir nedeni var mı? Böyle düşünmeyin. Televizyonda hayallerindeki filmleri çekebilmek, düşlerindeki oyunları sahneleyebilmek üzere çalışan ve bilmediğiniz çok kişi var. Ayrıca herkes popüler dünya dışında bir şeyler yapmak zorunda da değil. Belki benim gibi tek bir işe konsantre olmak ve onu iyi yapmak istiyordur, bilemezsiniz. Ya da sanat için savaşmayı orada, burada diye ayırmayıp bütün olarak düşünmek gerekebilir. Ben, iİlerisi için çok büyük hayaller kuran birçok kişi tanıyorum. Herkesin yolu farklıdır. Ben bu yolu seçtim, onlar ise onu...
HALK MEMOLİ'NİN GERİ DÖNÜŞÜNDEN BAHSEDİYOR
Sizin için sadece tiyatroda yer almak yeterli mi? Örneğin bir reklam kampanyasıyla tekrar izleyici karşısına çıktınız. Herkesin sizi televizyonda gördüğü an verdiği tepki, 'Nerelerdeydi' oldu... Onu ben de anlamadım. Her yıl mutlaka bir film projesine dahil oldum. Dikkat çekici sanatsal çalışmalarda yer aldım ama yine de insanlar bana altı-yedi yıl başka bir ülkede yaşamış ve şimdi geri dönmüşüm gibi davranıyorlar. Televizyonda olmadığınız zaman hiçbir şey yapmıyorsunuz zannediliyor. Reklam filmi dediğiniz şey ise her an televizyonda olmanızı sağlıyor. Diziden bile daha fazla. Bu yüzden dikkat çekiyorum galiba. Herkes Memoli'nin geri dönüşünden bahsediyor şimdilerde.
'Yılan Hikayesi' biteli yıllar oldu ama hâlâ az da olsa 'Memoli' karakteri ile anılıyorsunuz... Memoli aynı zamanda benim de adımın kısaltması olduğu için çoğu insan kullanmaya devam ediyor. Şaşıracaksınız belki ama sokakta yürürken bazen bana "Zeyno nerede?" diye soranlar dahi oluyor. Sonuç olarak 'Yılan Hikayesi', bir zamanların fenomen dizisiydi.
TEK KİŞİLİK OYUNDA BAŞROLÜ SEYİRCİYLE PAYLAŞIYORUM
'Muhabir' adlı oyunda oynuyorsunuz. Tek kişilik bir oyunda oynamak zor mu? İlk defa tek kişilik bir oyunda oynuyorum. Çok yalnızım sahnede. En önemli partnerim seyirci. Seyirci eğer o gün yalnız bırakırsa, daha da yalnızlaşabilirsiniz ya da elinizden tutarsa beraber bir şey paylaşabilirsiniz. Seyirciyle yapılan bir iş bu. Her performansım bambaşka bir oyun haline gelebiliyor. Hiçbir oyun birbirine benzemiyor. Bu yüzden seyircilerin benim yalnızlığımı engellediklerini, benimle başrolü paylaştıklarını düşünüyorum. 'Muhabir'; aslında benim hikayem oldu. Mustafa ve Övül Avkıran, 'A Takımı'nda 17 buçuk ile 19 yaş arası yaşadığım maceralardan yola çıktılar. Hedefleri ise benim kendi kişisel hikayem üzerinden bellek tazelemekti. Yani ben her gece seyircilerle kendi hikayelerimi paylaşıyorum.