Başbakan Ahmet Davutoğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda konuştu.
Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun konuşmasından satır başları;
Aralık ayı içerisinde AB ile 17. faslın açılmasını sağladık. AK parti olarak 7 Haziran ve 1 Kasım seçimlerinde milletimizin verdiği mesajı aldık.
Türkiye'ye yakışan büyüklükte hedeflerimiz var. Türkiye'nin çözülemeyecek bir meselesi yok. AK Parti sorunları çözmeye muktedirdir.
CUMA MÜJDESİ
Cuma vakti için taslak Başbakanlık'ta. Hepimizin neler çektiğini biliyoruz. Kardeşliğimize yaraşır bir şekilde bir düzenleme olacak. Cuma bayram olacak.
Bundan sonra Cuma namazına gitmek isteyen huzur içinde gidebilecek, mesaiden de bir eksilme olmayacak.
BU ANAYASA TÜRKİYE'YE DAR GELİYOR
Türkiye'nin yıllardır konuşulan ana meselesi var anayasa problemi. Artık tüm toplumsal kesimler artık bu anayasanın Türkiye'ye dar geldiğini ifade ediyor. Anayasanın yapılış süreci ve zulümlere hep sesimizi yükselttik. Milletimiz siyaset kurumundan bu yönde adım atılmasını bekliyor. Biz AK Parti'nin kuruluşundan bu yana Türkiye'nin bir sistem sorunu olduğunu dile getirdik. Birçok adım attık, özgürlüğü esas alan perspektifi hayata geçirmeye çalıştık. Biz yamalı bohça gibi değil millet iradesine sunulmuş aziz meclis tarafından hazırlanmış bir anaysa istiyoruz. Üstünde bir devlet otoritesini tesis eden asırlar geçse bile eskimeyen ihtiyaçlara cevap versin. İnsan onurunu esas alsın. Biz geleceğin Türkiye'sini inşa edecek olan bir anayasa istiyoruz. Bu konuda Meclis'te bazı çalışmalar yapıldı.
Türkiye'nin yeni anaysa ihtiyacı tartışılması gereksiz bir konudur konuşulması gereken bu anayasanın hangi ilkeler üzerinde inşa edileceğidir. Bu ihtiyaç daha fazla ertelenmez bunun siyasi sorumluluğundan hiç kimse kaçamaz.
GELENEK BAŞLATMAK İSTİYORUZ
Liderlerle gerçekleştirilen görüşmeler sembolik olarak da önemliydi. Bir gelenek başlatmak istiyrouz. Bu ziyaretlerimin gündem dışında bir gelenek başlatmaya matuf olduğunu da söyledim.Biz onların eleştiri ve denetim hakkına saygı duyarız onlarında bizim hızlı icraat hakkımıza saygı duymasını bekleriz. İlişki bizi doğru zemine oturursa önümüzdeki dönemde genel kurulda farklı bir ortam oluşacaktır. Bu gelenek devam eder muhalefet partileri ile görüşme devam eder. Mutabık kalınan husus gerekli görüldüğünde kapıların açık kalması. Üç noktada uzlaşıya vardıık. Bir uzalaşı komisyonu kurulması ve anayasa sürecinin buradan işletilmesi. Bu toplantılardan çıkan bir diğer husus ise 3 liderin de 1982 Anaysasının değişmesi gerektiği hususundaki görüş birliği. İç tüzüğün değişmesi gerektiği husu. AB uyum yasaları konusunda destek veremelerini bekliyoruz.
Herhangi bir şekilde gücün tekelleşmediği, güçler ayrılığı prensibinin en iyi şekilde gerçekleştirildiği bir anayasaya ihtiyacımız var. Gücün tek meşruiyet kaynağının halk olduğu, halkın onayını almamış hiçbir mekanizmanın, hiçbir vesayet odağının meşruiyet kazanamayacağı bir yapı öneriyoruz.
27 NİSAN'DA SUSKUN KALDIRLAR
140 yıllık meclis tecrübemiz var. Yapılan bütün çalışmalarda her zaman eksik olan husus sistemin iç işleyişinde. Hiç kimse parlamenter sistemin kusursuz işlediğini söyleyemez. Bugün parlamenter sistemi savunanların 27 Nisan günlerinde suskun kalmaları da her türlü eleştiriye açıktır. O gün ses çıkarsalardı bugün anlardık.
Muhalefet partileri başkanlık sistemini tartışmadan en baştan reddediyor. Neden herkes eteğindeki taşı dökerek müzakere etmesin. Torunlarımızın rahat edeceği kalıcı bir sistem kurabilmeliyiz. Tabuları bir yana bırakarak konuşabilmeliyiz.
HDP'den de randevu talep etmiştik. Meclis'te gurubu bulunan parti olmaları hasebiyle randevu talebini iletmiştik. Kendileri bu teklifimize aynı ciddiyetle yaklaşmadı. Biz HDP ile görüşmek istedik ama onlar kendileri ile görüşülebilecek nezaket düzeyinde olmadıklarını gösterdiler. Sanki biz hesap vermek için onların huzuruna gidiyormuşuz gibi gördüler. Onlar hesap sorma değil, hesap verme konumundalar. Teröre karşı tavır koyamadıkları için, her türlü ifadeleri ile nifak tohumları ektikleri için hesap verme makamındadırlar.
HDP YOL AYRIMINDA
Artık bir karar vermeleri şart. Bir yol ayrımındalar. HDP, Kandil'in kanlı diline mi kendini teslim edecek, yoksa siyasetin meşru zeminine mi? Kandil'in kanlı diline kendilerini teslim ederler, terörün, hendeğin, şiddetin savunucusu olmaya devam ederlerse, kendilerini muhatap almayız. Siyaseti merkeze alarak, çatısı altında bulundukları Meclis'te meşru siyaset yapmaya kalkarlarsa işte o zaman kendileri muhatap alınacak konuma gelirler.
HDP bu hendek siyasetinin bedelini ödeyecek. Kazdığı hendeğe kendileri düşecek. Teröristlere bedeli olduğu gibi, HDP'ye de bir siyasi maliyeti olacak. Diyarbakır'ın geleceğinin Moskova'dan değil, Ankara'dan şekilleneceğini görecekler. Niçin kendi çocuklarınız yok o hendekte? O çocukları okullar yerine hendeklere göndermenin bedelini ödeyecekler. Niye sizin oturduğunuz lüks sitelerin önünde yok o hendekler? Güya kurtarmak istediğini söylediğiniz kardeşlerimiz sizin gerçek yüzünüzü gördü.
Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun konuşmasından satır başları;
Aralık ayı içerisinde AB ile 17. faslın açılmasını sağladık. AK parti olarak 7 Haziran ve 1 Kasım seçimlerinde milletimizin verdiği mesajı aldık.
Türkiye'ye yakışan büyüklükte hedeflerimiz var. Türkiye'nin çözülemeyecek bir meselesi yok. AK Parti sorunları çözmeye muktedirdir.
CUMA MÜJDESİ
Cuma vakti için taslak Başbakanlık'ta. Hepimizin neler çektiğini biliyoruz. Kardeşliğimize yaraşır bir şekilde bir düzenleme olacak. Cuma bayram olacak.
Bundan sonra Cuma namazına gitmek isteyen huzur içinde gidebilecek, mesaiden de bir eksilme olmayacak.
BU ANAYASA TÜRKİYE'YE DAR GELİYOR
Türkiye'nin yıllardır konuşulan ana meselesi var anayasa problemi. Artık tüm toplumsal kesimler artık bu anayasanın Türkiye'ye dar geldiğini ifade ediyor. Anayasanın yapılış süreci ve zulümlere hep sesimizi yükselttik. Milletimiz siyaset kurumundan bu yönde adım atılmasını bekliyor. Biz AK Parti'nin kuruluşundan bu yana Türkiye'nin bir sistem sorunu olduğunu dile getirdik. Birçok adım attık, özgürlüğü esas alan perspektifi hayata geçirmeye çalıştık. Biz yamalı bohça gibi değil millet iradesine sunulmuş aziz meclis tarafından hazırlanmış bir anaysa istiyoruz. Üstünde bir devlet otoritesini tesis eden asırlar geçse bile eskimeyen ihtiyaçlara cevap versin. İnsan onurunu esas alsın. Biz geleceğin Türkiye'sini inşa edecek olan bir anayasa istiyoruz. Bu konuda Meclis'te bazı çalışmalar yapıldı.
Türkiye'nin yeni anaysa ihtiyacı tartışılması gereksiz bir konudur konuşulması gereken bu anayasanın hangi ilkeler üzerinde inşa edileceğidir. Bu ihtiyaç daha fazla ertelenmez bunun siyasi sorumluluğundan hiç kimse kaçamaz.
GELENEK BAŞLATMAK İSTİYORUZ
Liderlerle gerçekleştirilen görüşmeler sembolik olarak da önemliydi. Bir gelenek başlatmak istiyrouz. Bu ziyaretlerimin gündem dışında bir gelenek başlatmaya matuf olduğunu da söyledim.Biz onların eleştiri ve denetim hakkına saygı duyarız onlarında bizim hızlı icraat hakkımıza saygı duymasını bekleriz. İlişki bizi doğru zemine oturursa önümüzdeki dönemde genel kurulda farklı bir ortam oluşacaktır. Bu gelenek devam eder muhalefet partileri ile görüşme devam eder. Mutabık kalınan husus gerekli görüldüğünde kapıların açık kalması. Üç noktada uzlaşıya vardıık. Bir uzalaşı komisyonu kurulması ve anayasa sürecinin buradan işletilmesi. Bu toplantılardan çıkan bir diğer husus ise 3 liderin de 1982 Anaysasının değişmesi gerektiği hususundaki görüş birliği. İç tüzüğün değişmesi gerektiği husu. AB uyum yasaları konusunda destek veremelerini bekliyoruz.
Herhangi bir şekilde gücün tekelleşmediği, güçler ayrılığı prensibinin en iyi şekilde gerçekleştirildiği bir anayasaya ihtiyacımız var. Gücün tek meşruiyet kaynağının halk olduğu, halkın onayını almamış hiçbir mekanizmanın, hiçbir vesayet odağının meşruiyet kazanamayacağı bir yapı öneriyoruz.
27 NİSAN'DA SUSKUN KALDIRLAR
140 yıllık meclis tecrübemiz var. Yapılan bütün çalışmalarda her zaman eksik olan husus sistemin iç işleyişinde. Hiç kimse parlamenter sistemin kusursuz işlediğini söyleyemez. Bugün parlamenter sistemi savunanların 27 Nisan günlerinde suskun kalmaları da her türlü eleştiriye açıktır. O gün ses çıkarsalardı bugün anlardık.
Muhalefet partileri başkanlık sistemini tartışmadan en baştan reddediyor. Neden herkes eteğindeki taşı dökerek müzakere etmesin. Torunlarımızın rahat edeceği kalıcı bir sistem kurabilmeliyiz. Tabuları bir yana bırakarak konuşabilmeliyiz.
HDP'den de randevu talep etmiştik. Meclis'te gurubu bulunan parti olmaları hasebiyle randevu talebini iletmiştik. Kendileri bu teklifimize aynı ciddiyetle yaklaşmadı. Biz HDP ile görüşmek istedik ama onlar kendileri ile görüşülebilecek nezaket düzeyinde olmadıklarını gösterdiler. Sanki biz hesap vermek için onların huzuruna gidiyormuşuz gibi gördüler. Onlar hesap sorma değil, hesap verme konumundalar. Teröre karşı tavır koyamadıkları için, her türlü ifadeleri ile nifak tohumları ektikleri için hesap verme makamındadırlar.
HDP YOL AYRIMINDA
Artık bir karar vermeleri şart. Bir yol ayrımındalar. HDP, Kandil'in kanlı diline mi kendini teslim edecek, yoksa siyasetin meşru zeminine mi? Kandil'in kanlı diline kendilerini teslim ederler, terörün, hendeğin, şiddetin savunucusu olmaya devam ederlerse, kendilerini muhatap almayız. Siyaseti merkeze alarak, çatısı altında bulundukları Meclis'te meşru siyaset yapmaya kalkarlarsa işte o zaman kendileri muhatap alınacak konuma gelirler.
HDP bu hendek siyasetinin bedelini ödeyecek. Kazdığı hendeğe kendileri düşecek. Teröristlere bedeli olduğu gibi, HDP'ye de bir siyasi maliyeti olacak. Diyarbakır'ın geleceğinin Moskova'dan değil, Ankara'dan şekilleneceğini görecekler. Niçin kendi çocuklarınız yok o hendekte? O çocukları okullar yerine hendeklere göndermenin bedelini ödeyecekler. Niye sizin oturduğunuz lüks sitelerin önünde yok o hendekler? Güya kurtarmak istediğini söylediğiniz kardeşlerimiz sizin gerçek yüzünüzü gördü.